Geçtiğimiz hafta sonu gazetelerde Cumhuriyet
Halk Partisi’nin Ocak ayında yapılacak olağan Kurultay’ında Kılıçdaroğlu’nun
Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulunda değişiklik yapacağı haberleri vardı.
Seçildiği günden bugüne kadar yapılan hiçbir
seçimde başarılı olamayan Kılıçdaroğlu, her seçim sonrası başarısızlığını
başkalarının üstüne yıkıp çekildi.
Geldiği günden beri, her seçim başarısızlığı
sonrası kaç MYK üyesi değiştirdiğini sorsanız kendisi bile sayısını söyleyemez.
Her seçim öncesi, çağdaş lider havasında,
sonuçlar kötü olursa ya da kendi açıkladığı oranların altında kalırsa, gereğini
yapacağını söyler ve hakikaten gereğini yapar, faturayı bir kısım MYK üyelerine
çıkartır.
Aslında bu söylenti aylarca önceden Kılıçdaroğlu’na çok yakın bir kişi
tarafından “Bu MYK üyeleri Kemal beye
zarar veriyorlar, bunların hepsi yüzüne başka konuşup, dışarıda aleyhine
konuşuyorlar” denerek bu işin altyapısı
hazırlanmaya başlanmıştı.
Aslında bu garip MYK üyelerinin partinin başarısızlığında
hiçbir kişisel sorumlulukları yoktur, onlar Kılıçdaroğlu ne isterse onu
yaparlar ve fakat sonunda faturayı onlar öderler.
Aslında
Kılıçdaroğlu’nun da değil, Okyanus ötesinin Kılıçdaroğlu’na verdiği
talimatları yerine getiriler.
Gazetelerde Kılıçdaroğlu’nun CİA’nın yan
kuruluşu Stradford’un TR 705 KOD numaralı görevlisi Sezgin Tanrıkulu’na , Ocak Kurultay’ından
sonra MYK’ da görev vermeyeceği
haberleri var.
Bu ancak, ABD, bu şahıs artık afişe oldu, bize
bir faydası olmaz, tam aksine zarar verir
noktasına gelip gözden çıkartmışsa, ona MYK’ da yer vermeye bilir.
ABD’ye, “AKP’yi bırakın bizi stratejik ortak
olarak alın” diyen, Amerikan Büyükelçisi ile otel odalarında gizlice görüşen biri,
Sezgin Tanrıkulu’nu ABD istemediği
müddetçe görevden alması mümkün olabilir mi?
Amerikalıların çok hoşuna gidecek bir
davranış olan, Atatürk resmini duvardan indirme eylemini gerçekleştiren
Milletvekilini, tutup kulağından kapının önüne koyması beklenebilinir mi?
Elbette bu şahsı kulağından tutup atamaz,
Atatürk’e “kefere” diyen adamı kadın kontenjanından Parti Meclisine alıp Genel
Başkan Yardımcısı yapan şahıs, bunu yaparsa kendisiyle çelişkiye düşmüş olmaz
mı?
Bu şahsı kulağından tutup partiden ihraç
ederse kendisine “artı” yazacağına inanması lazım, kendisi için bir çelişki
olup olmayacağını hiç düşünmez; o zaman bir an bile tereddüt etmeden gereğini
yapar.
Ama anlaşılıyor ki, resmi indiren bu
milletvekili kendisi tarafından paraşütle partiye getirilen kişilerden olduğu
için, faturanın kendisine çıkacağından endişe ederek, bu olayın üstünü örtmeye
çalışıyor.
Önümüzdeki Kurultay’da gene kendisinin
başarısızlıklarda hiçbir sorumluluğu yokmuşçasına, dürüstlük nutukları atarak
MYK üyelerini değiştirip yoluna devam edebilir.
Hatta ismini saklayabilirse, Atatürk’ün
resmini indiren bu hanımı, ABD’ye bilgi vererek, MYK’ ya da alabilir
Ama bu Kurultay Kılıçdaroğlu için sonun
başlangıcı olacaktır, artık onu kimse kurtaramaz. Atatürk’e bu kadar
saygısızlığa CHP tabanı sessiz kalamaz.