17 Eylül 2019 Salı

OLSA OLSA BİR SENARYODUR.



Yandaş bir televizyon kanalı, çoğunluğu yandaş gazetecilerden oluşan bir programa, AKP’nin kan kaybettiği bir dönemde CHP’li Muharrem İnce’yi davet ediyor.
Aslında Türkiye’nin gündemi AKP’nin erimesi, kan kaybı olması gerekirken, Muharrem İnce bir anda 2023  Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ediyor.
Önce şunu belirtelim ki, Muharrem İnce yetkili organlar karar vermeden olsa olsa “aday adayı” olabilir. Yoksa kişi istedi diye aday olamaz.
Bundan önce maalesef hatalar yapıldı, Kılıçdaroğlu yetkili kurullarda karar alınmadan Ekmelettin vakasında olduğu gibi yetkili kurul kararı olmadan adayı ilan etti, ama bunun çok yanlış olduğu ortaya çıktı.
Tabii CHP yönetim ciddiyetini kaybettiğinden kişiler kendi kendilerini Cumhurbaşkanı adayı ilan edip, bir önceki katılıp da kaybettiği seçimde aldığı oyların tamamıyla kendisine, şahsına verilmiş  oylar zannediyor. İnce katıldığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 30.6 oy almıştı. Ama bu yüzde 30.6 oy sırf İnce’nin kişiliğiyle izah edilemez.
O seçim sürecinde AKP’de daha bu kadar kan kaybı da yokken İktidarda bulunan ve sadık bir oy tabanına sahip olan Recep Tayyip Erdoğan’la başa güreşiyor görüntüsü, İnce’ye “cumhurbaşkanı seçimlerinde” bir tür “ödünç oylar” getirdiği için yüzde 30.6’ya olaştı. Bunu anlamak için vasat zekaya sahip olmak kafi. Diğer adayların aldığı oylarla partilerinin aldığı oyları karşılaştırınca bu anlaşılıyor. Nitekim, İYİ Parti yüzde 10, Meral Akşener yüzde 7 oy aldı. Aradaki üç puan nereye gitti?
Selahattin Demirtaş’la partisi arasındaki 3 puan nereye gitti? İPSOS’un o tarihteki araştırmasına göre, İnce’ye verilen 15 milyon oyun yüzde 4’ü MHP’ye oy veren seçmenlerden geldi. Ama CHP dışından İnce’ye verilen geçici oylar, milletvekili seçimlerinde tekrar  kendi partilerine döndü.
Böylece CHP oyları da yüzde 25’ten 22.6’ya indi, bir kısmı İYİ Parti’ye, bir kısmı da barajı aşsın diye HDP’ye gitti.
İyi partiden ve HDP’den gelen bir kısım ödünç oyun İnceye verilmesi iki turlu seçimlerin doğasında vardır.
O bakımdan alınan yüzde 30.6 oyun sahibi olarak Muharrem İnce kendisini görüyorsa büyük yanılgı içindedir.
İki turlu başkanlık seçim sistemlerinde, Fransa’da görüldüğü gibi  başa yarışan iki aday etrafında oy birikmesi olur. Siyaset bilimi okuyan herkes de bunu bilir. “İkisinden biri” görüntüsüyle geçen seçimlerde oylarda da “ikisinden birine” gitme eğilimi olur ve oluyor.
Bizde bir kısım ödünç oyların kendi mensupları oldukları partilerin adaylarına değil, kendilerine daha yakın gördükleri adaylara gitmesi gibi.
Bütün bunları anlamadan  değerlendirmeden, yeri ve zamanı değilken yukarıda da yazdığımız gibi tam da AKP kan kaybederken “adayım” diye ortaya çıkmak olsa olsa AKP’nin işine yarar, gündem değişir, dikkatler başka noktaya kayar. Düşündüler ama olmadı, tutmadı.
O meydanları Cumhuriyet Halk Partisi formasını çıkartıp kendi başına  çıktığında dolduruyorsan “Ben çıktım meydanlar doldu” diyebilirsin.
Muharrem İnce  aldığı yüzde 30’u aşan oyu kendisine verilmiş  olarak değerlendiriyor.  Unutulmasın ki 12 Eylül’den sonra Calp’in Halkçı Partisi bile yüzde 30 oy almıştı,ki o tarihte Cumhuriyet Halk Partisi “Beşi bir aradalar tarafından temelli kapatılmış, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ileri gelenlerine siyasi yasak konulmuş, ona rağmen  Halkçı  Parti yüzde 30 oy almıştı.
Onun için iki turlu başkanlık seçimlerinde, Cumhuriyet Halk Partisi adayı ve  iddialı iki isimden biri olarak yüzde 30 oy alması çok önemli değildir.
Onun için yandaş bir TV de AKP kan kaybederken ne yeri ve ne de zamanı değilken Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklamak olsa olsa bir senaryodur!