14 Ağustos 2015 Cuma

CHP NASIL KURTULUR?


Bir siyasetçi beş altı yılda nasıl bu kadar irtifa kaybeder, yaldızları dökülür anlaşılır gibi değil.
İrtifa kaybeden, yaldızları dökülen siyasetçi Kılıçdaroğlu’dur.
Büyük umutlarla CHP’nin başına geçti ama maalesef onu taşıyamadı.
Genel kanı artık bu işin, yani CHP’nin, bir proje olan  Kılıçdaroğlu ile gidemeyeceğidir.
Hele Davutoğlu ile Perşembe günkü toplantı sonrası yaptığı açıklama tam  içler acısıydı. Halkı nasıl kandırdığını anlattı, aslında bu anlatımıyla kendisinin, daha doğrusu CHP’nin AKP tarafından nasıl kandırıldığının üstünü örtmeye çalıştı.
Şimdi CHP’nin içine dönüp, kendisini restore etmesi gerekmektedir.
Bu restorasyon dönemimde en büyük yanlış geçmişi unutalım, geleceğe bakalım demekle olur.
CHP önce “Kılıçdaroğlu projesini”, parti içinden ve dışından arkasındaki aktörleriyle birlikte açığa çıkartmak zorundadır. Bu ileride bir daha böyle olayların yaşanmaması için şarttır.
Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu kaset operasyonunun arkasındaki aktörlerin, zülfü yare dokunabileceği için ortaya çıkartılmasını istemedikleri, bu olayın hiç üstüne gitmemelerinden anlaşılmaktadır.
Hatırlanacağı üzere birileri Baykal’ın görüntülerini, Tayyip Erdoğan’ın seyrederken çekilmiş kasetini Kılıçdaroğlu’na getirmişdi.
Kimdi bunlar? Kılıçdaroğlu bunları kamuoyu ile en azından savcılığa paylaşmak zorundadır.
Kılıçdaroğlu ayrıca ABD Büyükelçisi ile 23 Ekim 2013 tarihinde parti yönetiminden de habersiz olarak Ankara Sheraton otelinde yaptığı  gizli görüşmede ne konuşulduğunu da açıklamak zorundadır.
Kılıçdaroğlu için açıklanması zorunlu olan bir başka konu da, Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekmelettin İhsanoğlu’nu kendisine kimin ya da kimlerin dayattığıdır.
Hatırlanacağı üzere kişinin Cumhurbaşkanlığı adaylığını yetkili kurulların yetkilerini gasp ederek belirlemişti.
CHP’lilerin bunları öğrenmeleri gerekmektedir. Bu CHP’liler için bir haktır. Zira yeni yol haritasını buna göre çizeceklerdir.
Bunları aydınlatmanın yolu öncelikle Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlıktan uzaklaştırılmasıyla olur.
Kılıçdaroğlu ile partide öyle bir çürüme başladı ki; Kılıçdaroğlu’nun yüzüne hiçbir şey söyleyemeyen bazı eski ve şimdiki  milletvekilleri, kapı kapı dolaşıp Genel Başkanlık için nabız yokluyorlar.
Asıl çirkin ve siyasi etiğe uymayan budur.
Bir siyasetçi çıkar, Kılıçdaroğlu’nun neyini beğenip beğenmediğini, açıkça söyler.
Bu kapı kapı dolaşıp nabız yoklayan eylemli ve eylemsiz milletvekillerinin Ekmelettin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı çıktıklarını hiç duydunuz mu?
Duymadınız ama, bunlar kapalı kapılar arkasında Kılıçdaroğlu’nu bu konuda acımasızca eleştiriyorlardı.
Açıkça yapamıyorlardı, zira vekillik bekliyorlardı.
Onun için bu tür adamların hiç birinden ne CHP’ye ve ne de ülkeye bir fayda gelir.
Bir zamanlar Baykal’a karşı imza toplayıp sonradan da dönüp Baykal’a biat edip, her yerde vıcık vıcık zavallılık kokan, “Ben her sabah kalkınca bugün genel başkanım için ne yapabilirim diye” düşündüğünü söyleyerek espiri yaptığını zanneden  omurgasızlardan da bir şey olmaz.
CHP’nin kurtuluşu, siyasal ve kültürel  derinliği olan genç bir ekibe  liderlik yapacak bir ağabeyle olur.
İleride bu genç kadrodan birisi muhakkak öne fırlayacaktır.
Deneyimli ağabey siyaseti bırakırken CHP’de en az üç dört tane Genel Başkanlık yapabilecek aday yaratmalıdır.
CHP’de zamanında bu yapılsaydı, kaset operasyonuna, onca parlatmalara  rağmen CHP Genel Başkanlığı Kılıçdaroğlu’na kalır mıydı?
Elbette kalmazdı.
O zaman CHP tabanı, Deniz Baykal’ı, böyle bir ekibin başında partiyi yeniden yörüngesine oturtmak için harekete geçmeye zorlamalıdır.
Yoksa koskoca Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Atatürk’ün partisine, devletten evvel var olan ve devleti kuran partiye yazık olacaktır.
O  kadar yazık olacaktır ki, HDP’lilerle beraber APO posterleri altında miting yapan, 10 Aralık hareketi içindeyken “CHP kapatılsın vakıf olsun” diyenlerin elinde yok olacaktır.
HAYDİ BAYKAL, KURACAĞIN GENÇ BİR EKİPLE, GEÇMİŞİN BEKÇİLİĞİNİ YAPMAK İÇİN DEĞİL, GELECEĞİN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPMAK İÇİN  GÖREV BAŞINA.