14 Haziran 2015 Pazar

KUYUDAN ADAM ÇIKARTMAK


“Kuyudan Adam Çıkartmak” Türk siyasi hayatında zaman zaman  kullanılan bir deyimdir.
Kâh haksızlığa, hukuksuzluğa uğramış insanların itibarını iade anlamına gelir, kâh zamanda, siyaseten yaptığı hatalar sonucu siyasi hayatının sonuna gelmiş, siyaseten tasfiye olmuş, işi bitmiş birine can vermektir.
Ben bu yazımda “Kuyudan adam çıkartmayı”  siyaseten işi bitmiş birine can vermek olarak kullanacağım.
Bir siyasi parti ve onun lideri düşünün ki; ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmiş, TSK dahil Cumhuriyetin bütün kurumlarını darmadağın etmiş, bağımsız yargıyı ortadan kaldırmış, Anayasa’dan Türk tanımını çıkartmaya çalışmış, Orta Doğuyu kan gölüne çevirmiş, ülkeyi o bataklığa sürüklemeye çalışmış, bağlı kalacağına yemin ettiği Anayasa’yı açıkça çiğnemiş, dini siyasete alet etmiş, yolsuzluğa batmış olsun.
Ve yapılan ilk seçimde de, devletin bütün imkânlarını hukuka aykırı biçimde kullanmasına rağmen seçmenden ağır bir darbe yemiş olsun.
Birde, halkın iktidara büyük bir darbe indirdiği seçimde hiçbir varlık gösterememiş bir Ana Muhalefet Partisi kadrolarını düşünün.
Seçimin iktidar partisi için başarısızlıkla sonuçlanacağı, günler öncesinden her aklı başında kamuoyu araştırmacısı, gazeteci, siyasetçi tarafından söylenirken, Ana Muhalefet Partisi genel başkanı çıkar da “Devri Sabık yaratmayacağız” derse, kendisini müstemleke valisi zanneden bir ABD muhibbi de  “ABD AKP ve CHP Koalisyonu istiyor” deme saygısızlığını gösterirse, bunu tezgahlarsa buna “Kuyudan adam çıkartma” denir.
Siyaseten bitme erime noktasına gelmiş AKP ile “devri sabık yaratmayacağım” diyerek koalisyon kurmak, AKP iktidarının hukuksuz davranışlarından, yolsuzluklarından, ülkeyi savaş bataklığına götürecek eylemlerinden hesap sormayacağım demektir.
Seçimin iki kaybedeninden bir diğeri olan Ana Muhalefet Partisi, AKP’ye bu tavizi, “aman benimle koalisyon yap” bende kendi tabanımı iktidar ortağı olmakla avutup, başarısızlığımın üstüne şal örteyim, deyi verir.
Yani dayanışma içinde her ikisi de birbirlerine destek vererek “Kuyudan adam çıkartmış” olacaklardır.


Ana Muhalefet Partisi yöneticileri toplumda yitirdikleri saygınlıklarını, geçmişten hesap sorarak, yani devri sabık yaratacak bir ortaklığın içinde olarak geri kazanabilirler.
CHP’ye gönül ve oy vermiş milyonlarca insan, CHP yönetimi ülkenin yıkılan hukuk düzenini yeniden kurma, geçmiş hırsızlıkların hesabını sorma çabasına girerse, parti yönetiminin bundan evvel yaptıklarını unutur ve kendilerine destek verir.
Muhafazakâr çevrelerden ve özerklikten yana olanlardan oy desteği almak uğruna, CHP’nin laiklik karşıtı söylemlere sessiz kalmasını, Cumhuriyetin temel değerlerine sırtını dönmesini, ne olduğunu kimsenin bilmediği açılım politikasına destek vermesini bile unutabilirler.
Ama öyle görülüyor ki, ana muhalefet partisi yöneticileri, sırf siyaseten kendilerini kurtarabilmek için “devri sabık” yaratmama sözü vererek, hem kendilerini ve hem de Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını kuyudan çıkartacaklar.
Ama bu uzun sürmez, AKP’nin CHP’den istediği kendisine bir altı ay kazandırmasıdır.
Altı ay içinde eksiği olan yirmi milletvekilini devşirdiği zaman artık CHP’ye ihtiyacı da kalmayacaktır.
CHP koalisyondan çekilse de o “Bul 276’yı da düşür” diyecektir.
CHP açısından yapılması gereken, hiç geciktirmeden sınırlı bir program  ve süreyle , MHP ve HDP ile uzlaşıya giderek, Kaçak Saray’dan başlayarak, tüm hukuksuzlukların, hırsızlıkların hesabının sorulacağı bir işbirliği yapmaktır.
Bu CHP de  dahil olmak üzere üç partiye de artı puan yazar ama eğer bu gerçekleşmez de, iç ve dış dayatmalarla AKP ile hangi parti koalisyon kurarsa  ilk seçimde baraj altı kalır.
Tayyip Erdoğan’ın kırk beş gün beklerim sonra gereğini yaparım sözü, yeni seçilen milletvekillerine gözdağıdır.
Bu tezgahlanan oyunla  seçimlerin iki kaybedeni birbirlerine sarılarak bir birlerini kuyudan çıkartmış olacaklar, yani iki mağluptan iki galip çıkartmış olacaklardır.