14 Aralık 2014 Pazar

NE YAMAN ÇELİŞKİ


Aslında bu okuduğunuz yazı yerine, Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet döneminde insanlara gösterebileceğiniz ne yapıldı ya cevap niteliğinde bir şeyler yazayım diye düşünüyordum, ama Pazar sabahı baktık ki günlerdir yapılacağı söylenen Cemaate karşı operasyon başlamış.
Ama Tayyip Bey’in söylediklerine birkaç kelimeyle de olsa cevap vermezsek, sonra “O” her söylediğinin doğru olduğunu zanneder diye, bir iki şey söylemek ihtiyacını duydum.
Bak Tayyip Bey, Cumhuriyet döneminde bu ülkeye nelerin kazandırıldığını, kaç kilometre demiryolunun yabancılardan parası verilerek satın alındığını, on iki ay açık yol bulunmayan dönemde bu ülkede karayolları yapıldığını, sata sata bitiremediğin o değerlerin tamamının Cumhuriyet yönetimlerinin eserleri olduğunu, Osmanlı borçlarının son meteliğine kadar ödendiğini, biz anlattık ama sen anlamak, görmek istemiyorsun.
Bir eser bırakmayı sadece estetikten yoksun bina yapmak zannediyorsun, onun için sana sadece Ankara’da yapılanları kısaca özetleyeceğim.
Öncelikle Anıtkabir, tabii bunu duymaktan çok hoşlanmayacaksın, zira orada bir türlü milletin gönlünden silemediğin Atatürk yatıyor.
Dünyanın en güzel parlamento binalarından biri olan TBMM var. Hani o senin ve yandaşlarının faşist, diktatör olmakla suçladıklarınız var ya, daha 1938 yılında Prof. Clemento Holzmeister’in projesini seçtiler o projede daha Türkiye’de kimsenin aklından bile geçmediği tek parti döneminde Senato salonu ve siyasi partiler grup salonları  var.
Bakanlıklar var, Ulustaki İş bankası, Ziraat bankası, Osmanlı bankası binaları var.
Opera binası var, Şimdilerde Resim Heykel müzesi olarak kullanılan bina var.
Ankara Gar’ı, Hukuk ve Ziraat Fakülteleri var.
Bir gün o binaları bir dolaş estetik neymiş, abidevi eser nasıl olurmuş bir gör.
Sadece bir küçük Anadolu kasabasından yaratılan Ankara başlı başına bir eserdir. Tabii anlayabilenler için.
Tabii bütün Türkiye’de Cumhuriyetin öyle muhteşem eserleri var ki, yaza yaza bitiremezsin.
Bugün konumuz bunlar değil, eski dostunuz, şimdi büyük düşmanınız Fettullah Gülen Cemaatine karşı başlattığınız operasyon.
Daha düne kadar bugün içeri aldırdığınız Cemaat mensubu polislerin düzmece belgeler düzenleyerek hayatlarını kararttığı insanlara karşı yürütülen operasyonlar sonrasında açılan davaların savcısı siz değil miydiniz?
Fettullah Gülen’e yönelik “ Ne istedin de yapmadık, vermedik”, “ Bu hasret ne zaman bitecek” diyen siz değil miydiniz?
F tipi polislerin yönlendirdiği F tipi savcıların sabaha karşı insanların evlerinde arama yaptırıp, göz altına aldırdıkları günlerde, bu insanları suçlu, darbeci  ilan eden sizler değil miydiniz?
Yıllarca bu insanlar zindanlarda çürürken, ellerini ovuşturarak seyredenler, dünün dostları, bugünün kanlı bıçaklı düşmanları olanlar sizler değil miydiniz?
Adalet, hukuk şimdi mi aklınıza geldi?
Hukuk ve adalet bir gün hepimize lazım olabilir diye hiç düşünmediniz mi?
Beyler ne zaman ve nasıl demokrat olunur biliyor musunuz?
En can düşmanınıza bile hukuksuzluk adaletsizlik yapıldığı zaman isyan edebiliyorsanız, demokratsınızdır.
Haksızlık, hukuksuzluk düşmanınıza yapılırken isyan ediyorsanız, aydın ve demokratsınız demektir.
Yıllar önce Ankara’da ART Tv binasını yine bugünkü gibi polis basmış arama yapıyordu. Milletvekili olarak oraya gittim ve kapı önünde dizilmiş çekim yapmaya gelen TV kameralarına “Bugün bu olayı tepkisiz çekerseniz, yarın sizin kurumlarınıza aynı işlem yapılırken çekecek kamera da bulunmayacak demiştim”
Basının geldiği son nokta bu.
Pazar sabahı Cemaatin yayın organlarına karşı yapılan yayını merkez medya sessizce seyrederken, yandaş medyadan çıt yok. En azından, ben bu yazımı kaleme alıncaya kadar.
Yaşayarak öğreniyoruz, yansız ve tarafsız yargının önemini.
Yargının oncusu buncusu olmaz.
Yargı insanların, korkmadan, güvenerek  sığınabileceği en son liman olmalıdır.
Bu inanç yıkıldığı zaman devlet yıkılır. Bunun için “Adalet mülkün (yani devletin) temelidir” demişler.