16 Kasım 2014 Pazar

AKP’NİN YENİ “DERSİM” OYUNU


AKP, CHP’yi parçalamak için yeni bir senaryo peşinde.
AKP’nin Tunceli’nin adını tekrar “Dersim” yapmak ve Devlet adına özür dilemek için bir yasa önerisi getireceği Ankara kulislerinde çokça konuşuluyor.
Bunu yaparak bir taşla birden fazla  kuş vuracak. Hem Atatürk ve onun yakınlarını katliamcılıkla suçlayacak, aynı zamanda  Alevileri Cumhuriyetten koparacak, sözde Ermeni soykırım iddiasını tanımanın önünü açacak ve asıl önemlisi de, laik Cumhuriyeti savunan Atatürkçülerin,  CHP’den ayrılmasını sağlayacak.
AKP bu konuda akıllı, CHP Genel Başkan Yardımcısı, partinin yetkili kurullarında alınmış bir karar olmamasına rağmen GERÇEK DIŞI BEYANDA bulunarak   “CHP ADINA ÖZÜR DİLİYORUM” demesini kullanacak.
Böyle bir söylem CHP’nin Atatürk ile bağlarını koparması ve onu katliamcı ilan edilmesidir.
Bugüne kadar, CHP’nin hiçbir Genel Başkanı, yöneticisi böyle çirkin bir söylemde bulunmamış, bunu düşünmemiştir dahi.
Bu söyleme destek verenler, AKP’liler, HDP’liler ile bir kısım etnik bölücüler, CHP’lileri “vicdanlılar”, “vicdansızlar” diye ayıran, On Kasım saat 9’u 5 geçe ayağa kalkmamayı kişilik gösterisi zannedenlerdir.
Hiçbir yetkili CHP adına böyle bir söylemde bulunamaz. Atatürk ile CHP’ni bağlarını koparmaya kimsenin gücü yetmez.
Bu bir siyasetçinin tarihi istismar etmesi olayıdır. Bu tarihten ders çıkartmak yerine husumet yaratmak çabasıdır.
Tarihin, siyasetçilerin  istismar alanı olmadığını söyleyen bir Genel Başkan, bu söyleminde samimi ise, aynı zamanda parti suçu da oluşturan  bu gerçek dışı beyana  tepki vermesi gerekirdi.
AKP getireceği bu yasa ile CHP’de büyük bölünmelere, ayrışmalara neden olacağını hesap etmektedir.
Böylece bölünmüş, ayrışmış bir CHP’den,  APO’ya af çıkartma hazırlıklarında olan AKP ve HDP’ye,  bir kısım “vicdan sahibi !”, gerçek dışı beyanda bulunmakta ahlaki  sakınca görmeyen, CHP’lilerden de  sayısal  destek sağlanacağı hesap edilmektedir.
CHP Genel Başkan yardımcısı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersim olaylarının mağduru olduğunu da söyledi.
Avrupa  Adalet Divanı, siyasi nitelik taşıyan parlamento kararlarının hukuk alanında hiçbir geçerliliğinin olmadığına karar verdiğine göre, Kılıçdaroğlu eğer gerçekten Dersim olaylarından dolayı mağdur olduğunu  düşünüyorsa, yapacağı  tek şey, hiç zaman geçirmeden mağduriyetinin giderilmesi için Türkiye’de  yargıya başvurmak ve olayı gerekirse AHİM’e kadar taşımaktır.
TBMM den çıkacak bir Dersim olayları nedeniyle “özür dileme”  kararının hukuki bir değeri olmadığı uluslararası yargı kararları ile sabitken, böyle bir yasa çıkartmanın, bu yasaya destek vermenin  tek amacı, Atatürk’ü ve onun kurduğu laik Cumhuriyeti siyasi bir kararla mahkûm etme çabasıdır.
Vurulacak bir diğer kuşta, yüzüncü yılına girilen sözde Ermeni soykırımının  tanınmasının önünü açmaktır.
Sözde Ermeni soy kırımı iddiaları hakkında bir komisyon kurulması istemini ret eden Kılıçdaroğlu, Ermeni diasporası ile aynı  görüşümü paylaşmaktadır.
Yoksa bu da, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kendisine kimin tarafından telkin edildiği gibi açıklanmaması gereken bir sır mıdır?
Ama asıl vurulmak istenen kuş, Alevilerin Cumhuriyete bağlılığıdır.
Dersim olaylarını tarihçiler enine boyuna incelemelidir, incelemelidir ki, bu olayın bir “Alevi kıyamı”  yapmak için olmadığı  ortaya çıksın.
Bu olayı “Alevilere karşı bir kıyam” gibi gösterenlerin bütün amacı Türkiye Cumhuriyetine bağlılıkları tartışmasız olan Alevilerin, bu inançlarını örselemek, onları bölücülerin yanına çekmektir.
O olay Alevilere karşı yapılmış olsaydı, Türkiye’nin başka yerlerindeki  Alevilere de saldırılar olurdu, ama o tarihte hiç böyle bir olay yaşanmamıştır.
Olay Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkenin bölünmesine yönelik, İngiltere ve Fransa’nın kışkırtmasıyla başlatılan  bir ayaklanmaya karşı takındığı tavırdır.
 Her iç ayaklanma da olduğu gibi o zamanda acılar yaşanmıştır.
Ama bu acıların yaşanmasının yaratıcısı, devlet değil, orada halkı isyana teşvik edenlerdir.