1 Aralık 2017 Cuma

UTANÇ VERİCİ


Bu ülkenin “hayır sever” insanı ZARRAP New York Mahkemesinde görülmekte olan dava da tam tabiriyle ötmeye başladı.
O konuştukça insanın midesini bulandıracak pislikler ortaya çıkıyor. Aslında 17-25 Aralık da biz o gün bu adamları yargılasaydık, bugün bu yaşananlarla muhatap olmazdık.
Ama TBMM’de  soruşturma önergeleri reddedilirken, AKP’li milletvekillerinin oy kupaları önündeki arsız çocuklar gibi verdikleri pozların fotoğrafların arşivlerde, o  tarihte Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’a  Reza Zarrab’ı sorduklarında  “Altın ihracatı yapan bir zat. Ülkeye katkısının olduğunu biliyorum. Hayır işlerine girdiğini biliyorum.” diye cevaplamıştı.
Türkiye 17-25 Aralıkta ortaya saçılan pisliklerin üstüne gitse Reza Zarrap dahil bütün bu pisliklere bulaşanları yargılasaydı, bugün ABD de yaşanan, ülkemiz açısından utanç verici tabloyu yaşamazdık.
Bugün Amerikan mahkemesinde yaşanan kepazeliğin sorumlusu, Reza Zarrap ve adı geçenler değildir. En az onlar kadar suçlu olanlar, meclis soruşturmalarını reddi yönünde oy kullanan AKP milletvekilleridir.
Tabii o gün bunların konuşulmasını engelleyince bu işin üstünün kapanacağını düşündüler, ama öyle olmadı, bugün o gün üstü örtüldü zannedilen pislikler bugün başka bir ülkenin mahkemesinde ortaya dökülüyor.
Rüşvet paraları hırsızlara iade edildi hem de faiziyle. New York Mahkemesinde Reza Zarrap’ın anlatımlarından sonra birilerinin utanıyor olmaları gerekir.
Ya New York Mahkemesi telefon tapelerinin hukuken geçerli olduğuna bunların düzmece, montaj olmadığına karar verirse ne olacak, gene AKP’lilerin oylarıyla Mecliste bunun üstünü örtebilirsiniz ama kamu vicdanında aklanamazsınız.
Yani kusursuz yolsuzluk yoktur, muhakkak bir izi vardır.
Nitekim, AKP’lilerin büyük bir panik içinde oldukları açık. Şimdi bu adamın (Reza Zarrap’ın) gidişine niye izin verildi demeye başladılar. Bu korkunun işaretidir, daha fazla bilgi vermesinden korkulmaya başlandığının işaretidir.
Dikkat edilirse, Recep Tayyip Erdoğan  “hayırsever bir kişidir” demişti. Ama hangi hayır işlerine para yatırdığını söylememişti. Ya şimdi en çok himayeye mazhar vatandaş olmak için bazı  vakıflara para yatırmışsa ve bunların isimlerini açıklamaya başlarsa ne olacak.
O zaman “hayırsever vatandaşlıktan” çıkarıp hain mi ilan edeceksiniz.
Peki ya Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler için ne diyeceksiniz.Biri belgeler sahte diyor, öbürü kalkıp bunlar ticari belgelerdir diyor. Önce bu konuda bir karar verin. Belgeler sahte mi, gerçek ama ticari mi.
Bu belgeler sahte veya yasal ticari bir işin belgeleri, TBMM’de CHP’nin verdiği araştırma önergesini niye reddediniz. Önergeyi kabul edeydiniz de, bunların sahte olduğunu, ya da yasal ticari belgeler olduğunu tespit edeydiniz. Demek ki bir korkunuz vardı ki bu önergeyi reddediniz.  
Financial Times gazetesi, iş adamı Rıza Sarraf’ın ABD’de görülen davada eski ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’a rüşvet verdiğini itiraf etmesinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hükümeti için utanç verici bir gelişme olduğunu yazdı.
Reza'nın mahkeme huzurundaki anlatımları utanç verici. Bu adamı zamanında Türkiye’de  yargılamadınız! Birde Türk Bayrağı önünde TV'lerde konuşturdunuz! Beşlik simit gibi sırıtarak pozlar vererek bu adama ödül  bile verdiniz!  Tabii bu davranışınızdan dolayı utanmalısınız!
Ama utanacağınızı da hiç zannetmiyorum.
Anlaşılıyor ki, bu itiraflar daha devam edecek çok başka kişiler de üzülecek, tabii o kişiler üzülmenin yanında utanacaklar mı, zannetmiyorum.
Utanacakları bir nokta olmasa, kendilerinden emin olsalar, medeni ve şeffaf toplumlarda olduğu gibi, haklarında bu iddia ortaya atıldığında,  derhal TBMM araştırılmasını istemeleri gerekirdi.
Korktukları bir şey var ki, konunun, mecliste çoğunlukları olmasına rağmen araştırılmasını istemiyorlar.
Tahmin ediyorum ki şimdi gerek Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları ve gerekse Zarrap’ın açıklamaları nedeniyle de bu olaylara 28-29 Kasım darbe girişimi derler.
AKP İktidarının herhangi bir yolsuzluğunu, hukuksuzluğunu yakalayanlara söyleyecekleri tek bir şey var “darbe girişimi!”