Bay Çipras, Türkiye’deki tüm Türkleri
muhatabınız Tayyip Erdoğan gibi yakın
tarihi bilmiyor zannetmeyin.
1967’lerden itibaren “darbeler dönemi”
yaşayan Yunanistan’da 1973 de cunta lideri olan Albay Papadapulos Haziran ayında monarşiye son vererek Cumhuriyeti ilan
etti. Papadapulos da Cumhurbaşkanlığı görevini yüklendi ve aynı zamanda da
sivil yönetime dönme hazırlıklarına başlamıştı. Ancak yine aynı yıl sonlarına doğru gene bir
Yunanlı subay olan Dimitrios Ioannides ‘in önderliğinde bir grup albay öğrenci olaylarını bahane ederek yönetime el koymuştu.
Yunanistan’daki bu darbeden sonra,Yunan cuntası adada bulunan subaylara verdiği
emirle darbe yaptırdı. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios kaçarak İngiltereye
sığındı.EOKACI NİKOS SAMPSON yeni hükümetin başkanı olarak Dünyaya ilan edildi.
Enosis yanlısı bu hükümetin teşviki ve göz
yumması ile Türklerin mal ve can güvenliğine saldırılara başlayınca Ecevit
Başkanlığındaki Türk hükümeti garantör
devlet olarak, hem Kıbrıs’ta anayasal düzeni tekrar tesis etmek ve hem de
soydaşlarımızın mal ve can güvenliğini sağlamak için müdahaleye karar verdi.
Türkiye, İngiltere ve Yunanistan ile beraber
garantör devletler olduğundan, Kıbrıs’ta anayasal düzeni tekrar tesis etmek bu
üç devletin görevi olmak gerekirdi. Ancak Yunanistan’ın o tarihteki hükümeti,
adayı Yunanistan’a ilhak etmeye çalıştığı için
Türkiye garantörlük haklarını diğer garantör İngiltere ile beraber kullanmak istedi.
Ecevit apar topar İngiltere’ye gitti. Ancak
gerçekleştirdiği temaslardan sonucu alamayınca müdahale kararını kesinleştirildi.
Rahmetli Ecevit’in söylediği gibi Türk
ordusu Kıbrıs’a savaş için değil yalnız Türklere de değil Rumlara da barışı
getirmek için gitti.
Nitekim rahmetli Ecevit 20 Temmuz sabahı
Türk halkına ve dünyaya Türk ordusunun adaya yaptığı harekatı şu cümlelerle duyurdu
“Türk
silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’a indirme ve çıkartma harekatı başlamış
bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin.Bu
şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz.
Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışma olmaz. Biz
aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türklere değil Rumlara da barışı
getirmek için adaya gidiyoruz. Bu kararı ancak tüm politik ve diplomatik
yolları denedikten sonra bu karari verdik……”
Türkiye’nin müdahalesin de haklı olduğu
sadece bizim ve sağduyu sahibi bazı yabancıların dışında Yunan
Mahkemesi’nin Cunta hükümetine karşı
açılan dava sonunda verilen kararında “ Zürih ve Londra antlaşmalarına göre Kıbrıs’a yapılan Türk askeri müdahalesi
yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör
devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu
surette müdahalenin koşullarını
hazırlayan Yunan subaylarıdır” denerek Türkiye’nin adada işgalci olmadığını
mahkeme kararıyla kabul etmiştir.
Bay Çipras unutmayın ki; Türkiye’nin adaya
müdahalesi sadece Kıbrıs’a değil Yunanistan’a da demokrasiyi getirmiştir.
Türkiye’nin Kıbrıs harekatının ardından
Yunanistan’daki cunta, mecbur kaldığı için ülkenizin yönetimini
29 Temmuz 1974 de sürgündeki lider Konstantin Karamanlis’e, ülkenizde demokrasiyi tekrar kurması için devretmiştir.Sizde 28 Temmuz 1974
doğumlu olduğunuza göre Türkiye sayesinde
demokratik bir ülkede dünyaya gelmiş oldunuz.
Yani Kıbrıs Barış Harekatı, sadece adaya
değil sizin ülkeniz Yunanistan’a da demokrasiyi
getirmiştir.
Bay
Çipras, bugün o başbakanlık
koltuğunda oturuyorsanız, dolaylı da olsa
bunu Türkiye’ye borçlusunuz.
Türkiye’yi adada işgalci olarak nitelemek,
orada yaşanmış olan EOKACI vahşetini yok saymak, büyük haksızlık olur. Hele de bunun
emperyalistlerin tetikçisi olarak Anadolu topraklarında bir vekalet savaşı
yapmış olan Yunanistan’ın Başbakanı söylerse.
Türkiye ve Türk Milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri
hiçbir zaman işgalci ve öç alıcı olmamıştır.
Bay Çipras, bugünkü Türk muhatabınız Recep
Tayyip Erdoğan yakın tarihi bilmiyor olabilir, ama Kıbrıs’ta yaşananlar daha
çok yenidir ve hala bizlerin hafızasında ve arşivlerdedir.