BM'ne başvuru
konusunda ortada dolaşan bilginin kaynağı Daily Sabah'da çıkan aşağıdaki haber.
Ancak, fazla ayrıntı yok.
Bugünlerde ortada
Türkiye Birleşmiş Milletlere "ABD Türk vatandaşlarını yargılayamaz"
diye başvuru yapılacakmış, diye bir haber dolaşıyor.Bilginin kaynağı Daily
Sabah, tabii çok saçma bir iddia...Yurt dışında yargılanıp hüküm giymiş
binlerce vatandaşımız var. Nitekim Türk Ceza Kanunun Yabancı ülke mahkemesinde
yargılanıp hakkında hüküm verilen Türk vatandaşlarından söz eden maddeler var.
Demek ki, Türk vatandaşları bir yabancı ülkenin yasalarını çiğnerse, o ülke
tarafından ele geçirildiği takdirde o ülkede yargılanacağını bizim yasalarımız
da kabul etmiş. Tam aksi yani Türk yasalarını ihlal
ettiği için Türkiye'de yargılanıp hüküm giymiş yabancılar olduğu gibi.
Gazetede yer alan Türkiye'nin
iddiasına göre, dava siyasallaşmış; zira, davaya bakan yargıcın FETÖ ile
bağlantısı kanıtlanmış. Yine iddiaya göre, FETÖ yasadışı yollarla elde ettiği
ve ürettiği -ses kayıtları dahil- delilleri kullanarak davayı istismar etmekte
imiş ve bu "deliller" yasa dışı yollarla elde edildiğinden ABD
hukukuna göre de kullanılamazmış.
Evvelce
de yazmıştım 2016 yılı Nisan ayında kabul edilen “6706 sayılı, Cezai
Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunun” ve bu kanun “Adli yardımlaşma talebi kapsamında ilgili devletin (yani bu olayda ABD) iç
hukukuna uygun olarak yerine getirdiği işlemler, Türk hukuku bakımından da
geçerlidir” diyen 7. Maddesinin 1/ç fıkrası
var iken, gazetenin ileri sürdüğü iddia ne kadar geçerli olabilir.
Ayrıca Amerika yasalarının ihlal edilip edilmediği Birleşmiş Milletleri ne açıdan ilgilendiriyor,
anlaşılmıyor. Amerika’da görülen dava , Birleşmiş
Milletler ambargolarının delinmesiyle
ilgili değil, kendi yasalarının ihlal edildiği iddiasıyla görülmekte olan bir
dava. Konu Birleşmiş Milletler ambargolarının ihlali olsa, Amerika Birleşik Devletleri’nin
yargılama yetkisi zaten olamaz. O zaman konu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yetki alanına girer.
Ayrıca
Birleşmiş Milletlerin neresine ve Birleşmiş
Milletler Şartı'nın hangi maddesine
dayanılarak başvuru yapılacak, o da belli değil. Ama,böyle bir girişim
olursa saçma bir girişim olacağı tartışmasız.
Başta
Cumhur Başkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere diğer AKP’li
yetkililer hem toplumun gazını almak ve hem de olayı saptırmak için yüksek
perdeden konuşmalar yapıyor, ama hukuken bunların hiçbir geçerliliği yok.
Amerika
Birleşik Devletleri Mahkemesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargılanmıyor ki,
“devleti yedirmem” lafının bir geçerliliği olsun. Orada Amerika’nın İran’a
karşı uyguladığı ambargoyu delenler yargılanıyor.
Ayrıca
böyle açıklamalar yapılırken de , çelişkiler içinde gidip geliniyor. Madem Zarrap
denen sahtekâr, baskı altında kendini kurtarmak için konuşuyor, o zaman adı
rüşvete karışan eski üç bakan için niye yurt dışına çıkış yasağı koydunuz.
Demek
ki, adamın Amerikan Mahkemelerinde söylediklerinin doğruluğunu sizde kabul
ediyorsunuz.
Eski
üç bakan hakkında bu yurt dışına çıkış yasağının sebebi, onlarda kendilerinin
korunması karşılığında Amerika’ya giderlerde öterler korkusu mu? Nitekim hatırlanacaktır,
yurt dışına çıkış yasağı konmayan dördüncü bakan, “Her şeyi bilgi dahilinde
yaptım” dememiş miydi?
Türkiye’de olayı saptırmak için Birleşmiş
Milletlere böyle saçma sapan başvuruda
bulunup ülkeyi daha fazla komik durumlara düşürmeyin.
Çelişki
içindeki konuşmalarınız ve davranışlarınız tam bir suçluluk telaşı gösteriyor.
Kriminologlar suçluyu teşhise çalışırken evvela telaşlanan insanların üzerinde
dururlar.