25 Aralık 2017 Pazartesi

BESİÇ MODELİ GELİYOR,ELİ SOPALILARA KORUMA GELİYOR


Bütün insanlar eşit yaratılmıştır.Doğuştan vaz geçilmez ve  başkasına devir edilmesi mümkün olmayan hakları vardır. Yaşam, özgürlük ve mutlu ve güvenli yaşamak  bunların arasındadır. Siyasi iktidarlar, hükümetler  insanlar tarafından bu hakların sağlanması için kurulurlar. İktidarların meşruluğu idare edilenlerin onu kabullerinden doğar.
Bir hükümet şekli bu amaçlara ulaşmayı engellerse veya o başkalarına devir edilmesi ve vaz geçilmez haklara engel olursa, halk o iktidarı değiştirmek ve kendisine mutlu ve güvenli yaşamayı vaad eden yeni bir hükümet kurulmasını ister, bunun için çaba sarf eder.
Hükümetin çıkardığı son Kanun hükmünde kararnamede iç savaş maddesi olarak nitelenebilecek bir madde var.
696 sayılı KHK getirilen bu madde ile “Resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15.7.2016 tarihinde gerçekleşen  darbe teşebbüsü  ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin, fiilleri nedeniyle, hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu olmayacak.
Bununla yaratılmak istenen İran İslam Devriminden sonra kurulan Devrim Muhafızların alt birimi olan  Besiç benzeri eli sopalı  bir yapılanmadır.
Bu eli sopalıların hoşlanmadığı insanlara saldırmalarının önünü açar. Hangi eylemin 15 Temmuz 2016 nın devamı olduğuna kim karar verecek, sokaklara salınmış eli sopalı sokak serserilerimi.
Herhangi bir sebeple parmağını kıpırdatana "darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerde" bulunduğu yaftası yapıştırılacak. Onlara müdahale eden -belki öldüren- sokak serserilerine de  yasal koruma sağlanacak
Tüm suç işleyenler bunda, sonra  böyle ifade verir.Yahut eli sopalı militanlar, sokakta iktidar karşıtı bildikleri herkese saldırmayı kendilerinde hak görür, Yani vatandaşın güvenli yaşam hakkı elinden alınır.
Kanun Hükmünde Kararnameyle getirilen bu düzen kaba kuvvet ve keyfilik yoluna sapılmasıdır.Keyfilik ve kaba kuvvet yoluna sapılması hükümetin meşruiyetini ortadan kaldırır.
Hükümet bu Kanun Hükmünde Kararnameyle, hukuk dışına çıkmıştır.Buna rağmen bu iktidarı anayasa ve kanunlar çerçevesi içinde ve yetkili devlet organları eliyle yola getirmek gerekir.
Kimdir bunlar, bunlar muhalefet partileridir, Anayasa mahkemesi ve diğer yüksek yargı organlarıdır.
Hiçbir yargı organı hukuktan ayrılan bir siyasi iktidarı görmezden gelemez, gelmemelidir.
Burada en önemli görev  Anayasa Mahkemesine düşmektedir. Bu getirilen Kanun Hükmünde Kararnamenin Olağanüstü halin ilanıyla hiçbir alakası yoktur.
Onun için Anayasa Mahkemesi bu Kanun Hükmünde kararnameyi TAYYİP Erdoğan’dan korkmadan inceleyip, Anayasaya aykırı bulduğu hükümlerini iptal etmelidir.
Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler artık iktidar tarafından rafa kaldırılmıştır.
Bir hukuk devletinde asayişi sağlamak, yasal kolluk kuvvetlerinin görevidir. Yoksa sokağa salınmış/ çağrılmış çapulcunun görevi değildir.
Bir iktidar eli sopalı insanlara, ihtilal önlüyorlar diye sokağa çıkmağa çağırırsa, meşruiyetini yitirir.   
Şimdi en az Anayasa mahkemesi kadar önemli bir görevde Cumhuriyet Halk Partisine düşmektedir. Kanun hükmünde kararnamenin sözünü ettiğimiz maddesi Olağan Üstü Halin gerekli kıldığı bir düzenleme olmadığını vurgulayarak ve tarihi sorumluluklarını da  kendilerine hatırlatarak olayı Anayasa Mahkemesine taşımalıdırlar.
Çünkü getirilen bu düzenlemenin hukuk devleti ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu düzenleme AKP iktidarının kuvvet ve keyfilik yoluna sapmasıdır.Bu sapma en büyük zararı da kendilerine ve kendileriyle beraber demokrasiye verecektir.