30 Nisan 2018 Pazartesi

CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN CUMHURBAŞKANI ADAYI


    
Baskın seçime iki aydan az bir zaman kaldı Tayyip Erdoğan ve Meral Akşenerden başka Cumhurbaşkanı adayları henüz belli değil.
Özellikle geniş halk kesimi Cumhuriyet Halk Partisinin adayını merakla bekliyor.
Abdullah Gül,ismi üstünde mutabakat sağlanamadığı gerekçesiyle aday olmayacağını açıklayınca, Ekmelettin faciası yaşamış bir partinin üyesi olarak, derin bir “oh” çektik.
Geçtiğimiz günlerde de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı, kendi adaylarının ismini vermedi ama Cumhurbaşkanı adayında olması gereken nitelikleri saydı.
Ekonomi bilecek, kimseyle kavgalı olamayacak gibi bazı doğru ve haklı özellikler saydı.
Atatürk’ten bu tarafa bu görevi yapmış insanlara bir düşünürseniz, bunlardan partili olanları bile o göreve geldikleri andan itibaren tarafsız ve halkın tüm kesimlerini kucaklayan, mensubu olduğu partinin yararından çok, ülke yararını gözeten insanlar olduklarını görürsünüz.
Türk siyasetinde zaman zaman çok sert tartışmalar olmuştur, ama bu tartışmalar hiçbir aşama da “Lan”, “Ulan”, “Tezek” düzeyine düşürülmemiştir.
O bakımdan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı adayının vasıflarını sayarken “Kimseyle kavgalı olmayacak” nitelemesini yaptı.
Bana göre buna birde herhangi bir Genel Kurmay başkanı, bakan, Vali’den söz ederken “Benim Genel Kurmay Başkanım, Benim Bakanım, Benin Valim” demeyecek bir insan olması gerektiğini de ilave etmesi gerekirdi.
Atatürk’ün  bile  “Benim Bakanım, Benim Genel Kurmay Başkanım, Benim valim” dediği duyulmamıştır.
Hata hatta bir vilayete gittiği zaman Vali’nin makamına oturduğu bile görülmemiştir.
Zira, bizde bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı yapan kişiler onların Devletin Genel Kurmay başkanı, Devletin Bakanı, Devletin Valisi olduğunu idrak edecek düzeyde insanlardı.
Bizde Cumhurbaşkanları ne kadar sinirlenirlerse sinirlensinler üsluplarına çok dikkat ederlerdi. Bir defa rahmetli Özal “Küçük Turgut” tabirini kullandı, o zaman basının yaptığı eleştirilerin haddi hesabı yoktu.
Tabii o zaman Cumhurbaşkanını eleştirmek, şimdiki gibi işinden atılmak ya da hapse girme nedeni olmuyordu.
O zamanlar Türkiye’de insanlar “Bu ülkede hakimler var” diyebiliyordu. Şimdi yüreği yeter mi bir gazetecinin “Lan”, “Ulan”,”Tezek” diyen Cumhurbaşkanını eleştirmeye, ya da o gazeteciyi işinden atması telkin edilen gazete patronun   baskılara direnebilmesine.
Siyaset adamı ve de özellikle lider konumuna gelen insanların kültürel derinliği olmalı, geniş kelime haznesi olmalı, kendisine yönelik hicivleri tolere edip hatta kahkaha atabilecek düzeyde bir insan olmalı.
Devletin kamu görevlisini kendi siyasi yarışında kullanmamalı, bunun demokrasiyle bağdaşmadığını, hiç şık bir davranış olmadığını bilebilecek düzeyde olmalı.
Eğer sert bir üslup kullanması gerekiyorsa bunu ülkedeki siyasi rakiplerine karşı değil, “Ordumuz bir saatte Ankara’ya girer” diyen hadsiz, küstah Yunanlı siyasetçiye karşı kullanmalı, hatta onu bile kendisi yapmamalı, devletin bakanını tarif ederken “benim bakanım” dediklerinden biri olan Milli Savunma bakanına yaptırmalı.
Bu bakımdan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı çok önemlidir. Vasıflı olması gerekir, sosyal medya ağzıyla konuşan değil, sıradan vatandaş hoşlanıyor diye, halka incem diye “Lan”,”Ulan”, “Tezek” gibi kelimeler kullanmayan birisi olmalı, diploması var mı yok mu tartışmalarına neden olacak biri olmamalı.
Dünyayı kendi gözüyle, kulağı ile takip edebilecek düzeyde yabancı dil bilmeli.
Kendisinin emrine verilen örtülü ödeneği, cebindeki şahsi parasından daha çok sakınacak, israftan, şımarıkça, görgüsüzce lüksten kaçınacak biri olmalı.
Seçilirse Parlamenter demokratik rejime dönülmesi için elinden gelen çabayı göstereceğini şimdiden Türk Halkına ilan ve taahhüt etmeli.
Cumhurbaşkanlığı Makamını günlük siyasi tartışmaların dışına çıkartıp layık olduğu, daha doğrusu olması gereken saygın sınırlara çekeceğini şimdiden ilan etmelidir.
Bu bakımdan Cumhuriyet Halk Partisi’nin göstereceği Cumhurbaşkanı adayı çok önemlidir.