Erken seçim kararının alındığı bugünlerde
elbette ülkenin içinde bulunduğu tehlikeyi yazmak gerekirdi.
Demokrasiyi istenilen durağa gelindiği zaman
inilecek bir tren olarak niteleyen, egemenliği halktan alıp gene saraya, tek adama vermeye çalışan
zihniyeti teşhir etmek gerekirdi.
Sarayın oyununu bozmak için, millet
egemenliği için, CHP’nin İYİ parti hamlesinin doğruluğunu anlatmak gerekirdi
ama bugün başka bir konuyu yazmaya karar verdim.
Dış mihrakların, emperyalistlerin,Türkiye’ye
karşı oynadığı oyunların yoğunluğu, aynen bugün olduğu gibi, içeride ve dışarıda
itibar ve saygınlığı kalmayan iktidarlar dönemlerinde artar.
Bu nedenle bugün yazımı Sözde “Ermeni soykırımına” ayırdım.
24 Nisan 1915’te “ayaklanma hazırlığı
yaptıkları” iddiasıyla çok sayıda Ermeni örgütü kapatılmış, göz altına alınan
örgüt yöneticileri Ankara Ayaş ve Çankırı’ya sürgüne gönderilmişlerdir.
27 Mayıs 1915 tarihli tehcir kararı “ Ermeni
soykırımı” lobisinin iddia ettiği gibi,
İttihatçıların, Ermenileri yok etmek ve Anadolu’yu Türkleştirmek için yıllar
öncesinden planladıkları bir uygulama değildir.
Bu katliam iddiaları, uydurulmuş rivayetler
ve bir takım yalan ve iftiralardan ibarettir.
Rumlar, Ermeniler ve ayrılıkçı Kürtler batı emperyalistlerinin hizmetkarlarıdırlar.
Kuzey Irak’ta, Kuzey Suriye’de önceleri İngilizler şimdi de başta ABD ve
kuyruğunda İngiltere ve Fransa o bölgelerde bir Kürt yapısı oluşturamaya
çalışmaktadırlar.
Yani senaryo aynıdır, baş aktör ve figüranlar değişmiştir.
Bugün batılı emperyalistler tarafından
kullanılan Ermeni diasporası Türkiye aleyhine, etkin oldukları ülkelerde siyasi kararlar aldırmaya çalışmakta ve 15
yıllık AKP iktidarının aymazlığından, zamanında gerekli girişimleri yapmamasından
ötürü de zaman zaman başarılı da olmaktadırlar.
1915 Ermeni olayları tarihsel olarak da,
hukuki olarak da Yahudilere karşı işlenen Holokost suçlarından farklıdır. Nazi
döneminde Almanya’da Yahudilere soy kırım yapıldığına ilişkin kesin, yetkili uluslararası
bir mahkeme tarafından da kabul edilen kanıtlar vardır. Yahudi soy kırım bu
bakımdan tarihi gerçektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki
dönemde gerçekleştiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı konusunda
ülkemizi suçlayıcı keyfi, siyasi
kararlar alınmaktadır.
Ancak bu alınan siyasi kararların hiçbir
hukuki değeri yoktur. Nitekim Avrupa Adalet Divanı, “Ermeni Soykırımını
tanıyan” parlamento kararlarının siyasi
nitelik taşıdığına, hukuki alanda hiçbir geçerliliği bulunmadığına, hukuki
alanda hiçbir geçerliliği bulunmadığına hükmetmiştir.
1948’de
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen Soy
kırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinde yapılan açık “soykırım” tanımı
çerçevesinde, konun bağımsız tarihçiler tarafından, Türkiye, Ermenistan, Rusya,
İngiltere, Fransa ve diğer tüm ülkelerin arşivlerine erişim olanakları
kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargısız
incelenmesi gerekir.
Hatırlanacağı üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 22. Döneminde Cumhuriyet Halk
Partisinin öncülüğünde Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu yönde bir karar
çıkmış ama bunu Ermeniler kabul etmemişlerdi.
Tarafsız tarihçiler bunu incelerse, bu
iddiaların gerçek olmadığı ortaya
çıkacak, o zaman emperyalist yalan son bulacağı ve Türkiye’ye
karşı bir istismar konusu orta kalmayacağı için bu teklifi reddettiler.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre;
“Ermeni soykırımı” lobisinin yaratmaya çalıştığı “1925 olaylarının soykırım olarak
kabulü konusunda Dünya genelinde bir görüş birliği olduğu” yolundaki algı doğru
değildir. “Soykırım” iddialarının “mutlak kabulü” anlamına gelecek böylesi bir
uzlaşma yoktur. “Ermeni soykırımını” günümüzde 190 devletten sadece 20 si
tanımaktadır.Ötesinde, akademik çevrelerde de hem “soykırım oldu” diyenler hem
de “olmadığını” savunanlar bulunmaktadır.Dolayısıyla, “Soykırımın kanıtlanmış
bir tarihi gerçekmiş gibi dayatılması ve olmadığını söylemenin cezalandırılması
yoluna gidilmesi hukuka aykırıdır.” Diye hüküm vermiştir.
Yani hukuken kabul bulmuş bir soykırım söz
konusu değildir. Bu nedenle Ermeni dostlarımız için en iyi yol,
emperyalistlerin oyuncağı olmadan, tarihten husumet çıkartmadan Türkiye ile iyi
ilişki kurmalarıdır.