AKP’nin oyunu bozulunca şimdi karar kara
düşünmeye başladılar. Kendi kazdıkları kuyuya kendileri düştüler.
2017 de
Kanunun amir hükmünü çiğnemekte bir
sakınca görmeyen Yüksek Seçim Kurulu başkanı Sadi Güven seçim takvimi için uyum yasalarının
çıkarılması gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasi
hamlesinden sonra oyununun bozulmasından
rahatsız olan olan Recep Tayyip Erdoğan, bu seferde 23 Nisan resepsiyonunda,
Yüksek Seçim Kurulu’nun İYİ Parti kararını geç verdiği gerekçesiyle gıyabi fırça atmış.
Yüksek Seçim Kurulu’na kararını geç açıkladı
diye fırça atan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
Meclis çoğunluğuna sahip olmasına rağmen Anayasanın Geçici 21. Maddesine göre,
Anayasa değişikliği kanunun yayımı
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde
bu Anayasa değişikliklerinin gerektirdiği uyum yasalarını çıkartmayarak
yapılacak seçimin meşruiyetine baştan
gölge düşürmüştür.
Ayrıca Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
(AKPM) İzleme Komitesi 24 Haziran seçimleri hakkında bir açıklama yaptı ve demokratik koşullarda
geçmeyeceği belli olan seçimlerin ertelenmesini talep etti.
Başbakan ve hükümet sözcüsü, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisine 'ne ateş püskürdüler.
Oysa, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin
yaptığı Türkiye'deki erken seçim koşullarının objektif bakışla yansıtılmasından
ibaretti. Yaptıkları saptamalardan daha fazlasını biz de zaten uzun zamandır
yapıyoruz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin saptamaları başlıklar
halinde şöyle:
Seçim yasasında ittifaklara da izin
veren esaslı bir değişiklik yapılmasından sadece bir ay sonra seçimlere gitme
kararı alınması, siyasi partilere yeni koşullara uyum sağlamak için yeterli
zaman bırakmıyor;
OHAL koşullarında gerçekten demokratik
seçimlerin yapılması imkânsızdır;
OHAL, özellikle düşüncenin açıklanması, medya
ve toplanma özgürlükleri olmak üzere, temel özgürlükleri kısıtlamaktadır;
Parlamenterler, basın mensupları
hapistedir. Birçok STK kapatılmıştır. Diğer birçokları terör bağlantılı
iddialarla karşı karşıyadır;
Birçok medya organı kapatılmış veya
hükümet yanlısı iş insanları tarafından satın alınmıştır;
İnternet yayıncılığı üzerindeki kontrol
sıkılaştırılmıştır. Bu, seçim zamanında ihtiyaç duyulan serbest tartışma
ortamını daha da kısıtlamaktadır;
Yeni seçim yasasının birçok maddesi,
seçimlere yürütmenin müdahalesine imkan vererek, seçim güvenliği ve saydamlığı
hakkında ciddi soru işaretleri yaratmaktadır;
Sandık başlarında polislerin
bulunabilmesi, seçmenler üzerinde caydırıcı etki yapacağından, özellikle endişe
kaynağıdır;Mühürsüz oyların kabul edilmesi kararı, mühürlü oyların sağladığı
güvenceyi ortadan kaldırmaktadır;
Seçim kampanyalarının ve partilerin
finansmanı hakkında daha önce ifade edilmiş olan kaygılar giderilmemiştir;
Bu seçimler önemlidir, zira, seçilecek
cumhurbaşkanına kontrol ve denge mekanizmaları kısıtlanmış geniş yürütme
yetkileri vermektedir;
İzleme Komitesi, bu olumsuz ortamın
gerçekten demokratik seçimlerin yapılmasını engelleyeceği derin kaygısındadır;
Komite, surecin sonunda, seçimlerin
meşruiyetinin bütünüyle tehlike altında olacağını teyit etmiştir.
Bu saptamaların hangisi yanlış?
Bence yanlış olan, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi'nin ancak bir kısmını saydığı olumsuz koşullar yıllardır
ortada iken ülkenin son Başbakanı,
işgüder Binali Yıldırım bey,”Avrupa Konseyi kendi işine baksın” diye biliyor.
Zavallı, Avrupa Konseyi’nin asıl işinin bu olduğunu bile bilmiyor. Aynen “ğ”
üstündeki inceltme işaretini ne zaman konulacağını
bilemediği gibi.
Bu nedenlerle yaşadıklarımız için
söylenecek tek şey cahil bilgiçliğidir.