12 Mart 2018 Pazartesi

DAHA RAHAT OYNANABİLİR BİR TÜRKİYE PROJESİ



Neo liberal  batıcı çevrelerce  “ CHP 30’lu yılların otoriter laiklik anlayışıyla büyüyemez kampanyası yürütülmektedir. Anlaşılıyor ki; bu propaganda CHP yönetim kadrolarını da etkilemiş ki “Biz 1930’ların CHP’ si değiliz” deyiverdiler.
Bu kampanyayı yürütenler yazılarında, Partide “Kürtler gibi dindarlar da yok”  CHP, “Sosyal Demokrasiyi üst şemsiye olarak kullanıp, etnik  ve jakoben din karşıtı zihniyeti aşabilir” diye yazdılar. (Y-CHP, Turhan Özlü 2015 Kaynak yayınları sayfa 206)
Neo liberal batıcı çevreler ya da daha gerçekçi bir tanımlamayla emperyalizmin yerli uşakları, Atatürk ve silah arkadaşlarının emperyalizme karşı verdikleri mücadele içinde kurdukları Partisinin büyümesi için “Sosyal Demokrasiyi üst şemsiye olarak kullanıp etnik ve jakoben din karşıtı zihniyeti aşarsa büyüyebilir” diye yazıp propaganda yaptılar.
Bu propaganda da, haklarını teslim etmek lazım başarılı da oldular. Bu tam Hitler’in Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı, kitlesel propagandanın “Büyük Yalan” olaɾak bilinen tekniğini kullanma ustası, Gobbels’in propaganda tarzıydı.
Bu propagandanın ana teması yani büyük yalanı,  CHP’nin “Kemalizm Prangasından kurtulması şarttır” şeklinde dile getirilerek, gerek CHP tabanı ve gerekse yönetimi bu propagandayla etki altına alınmaya çalışıldı. Büyük oranda da bunda başarılı olundu.
Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP kadroları, bu eksen kaymasıyla, hem  AKP ye oy verenlerden ve hem de demokrasiye küsenlerden oy alınabileceği düşüncesine kapıldılar.
AKP’ye giden oylardan   geri alınabilecek olanlar için izlenecek yol ile Demokrasiye, partiye  küsen oyları geri kazanmak için izlenecek yol birbirine taban tabana zıt bir birinden yüz seksen derece farklıdır.
AKP’ye giden oylardan geri alabilmek için Atatürkçülükten, yani devrimcilikten, laiklikten taviz verilmesi gerekir.Yani halkı kandırmanız gerekir. Demokrasiye, partiye  küsenlerden tekrar oy alabilmek için ise olabildiğince açık sözlülüğe, dürüstlüğe dayanan bir tutum takınılmalıdır.Yani devrimci reformcu olunmalıdır.
CHP yönetiminin bu yanlışını gören  Deniz Baykal 8 Kasım 2010 tarihinde Star Tv de yayınlanan Uğur Dündar’ın  Arena Programında”,  İktidar olmak hafif eksen kaydırmasıyla olsaydı bugüne kadar olurdu. Daha derin bir durum var.Bu bir tuzaktır; CHP’yi  AKP’lileştirmektir.Daha rahat oynanabilir bir Türkiye Programının sonucudur.”  Diye uyarmıştı.
Nitekim. Emperyalizmin yerli uşaklarının bu  propagandası da çok başarılı olmuş ki  “ Cumhuriyet Halk Partisi Sosyal Demokrat Bir Partidir” cümlesi parti tüzüğüne girdi.
Bunu yapınca bir anda emperyalizm ile dünya da ilk mücadeleyi yapan mazlum milletlere önder olan, ışık olan 6 oku kendisine prensip edinen çağdaş uygarlık düzeyinin ötesine geçmeyi hedefleyen  Cumhuriyet Halk Partisi, Baykal’ın deyişiyle “daha rahat oynanabilir Türkiye Programının bir parçası haline getirilmiştir.
Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni gençliğe emanet etmesinin ve kendisini tamamlamalarını istemesinin  sebebi, her düşünce sisteminin kendisini gelişen tarihsel koşullara uyduramazsa yok olup gitmeye mahkum olduğunu öngörmesine  dayanmaktaydı. Yani değişime açıktı bu devrimcilik ilkesinin de gereğiydi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin AKP’ye giden bir kısım seçmeni geri alabilmesi veya demokrasiye ya da partiye  küsenleri kazanabilmesi için, ekseniyle oynamaya ihtiyacı yoktur. İtalya’da sol siyasi düşüncenin  teorisyenlerinden Gramsci’nin söylediği gibi “Siyasi partiler, Program, proje, ve örgütlü tutkudur”.
Buradan varılacak sonuç, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kaybettiği küstürdüğü oyları eksen kaymasıyla geri alamaz. Bu oyları geri alabilmek için önce Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun, program ve o programı hayata geçirebilecek projeler geliştirmesine; bu program ve projelere inanmış, devşirme olmayan, partisine tutkulu bir örgüte ihtiyacı vardır.