Doğan Medya Grubu, Tayyip Erdoğan’ın
telefonunda ağlayan, yani tam bir iktidar yandaşına satıldı.
Hürriyet, Posta, Kanal D ve CnnTürk’ün bu
gruba satılması sadece Türk Basınını değil, ama tüm Türkiye’yi şimdikinden çok
daha kötü günlerin beklediğini gösteriyor.
Türk basının yüzde doksanı bu satış sonunda
iktidarın, daha açık bir söylemle Tayyip Erdoğan’ın denetimine geçmiş oluyor.
Bundan sonra doğru, yansız haber
alabileceğimiz medya kuruluşu, bir iki gazete ve Televizyon kanalına kaldı.
Tabii bu gazete ve televizyonların çoğu ve
de özellikle de TV Kanalları D Smart’ta yer,gazeteleri de kendilerini basıp dağıtacak matbaa ve dağıtım
şirketi bulabilirler mi, ondan emin değilim.
Tayyip Erdoğan ve ekibi ilk günden beri adım
adım tüm medyayı susturmayı ve böylece tek yanlı propaganda yapmanın
olanaklarını arıyordu.
Şimdi kimsenin Aydın Doğan’ı dik durmadı
diye suçlama hakkı yoktur.
Aydın Doğan eleştirilmez diye elbette bir
kural da yok ama eleştiri yapılırken
insaflı olmak lazım.
Doğan Medya grubunu baskı altına alıp
susturmak için bugünkü para birimiyle 4.5 milyar lira gibi vergi hukuku
tarihinde eşi benzeri olmayan haksız, hukuksuz vergi cezası kesildiği zaman
muhalefet partileri, Türk aydınları, hatta İstanbul’un
Beyazları ne yaptılar.
Hiçbir şey yapmadılar sadece uzaktan o da
karınlarından konuştular.
Basın özgürlüğü hakkında televizyonlarda
konuşurken, mangalda kül bırakmayanlar
bugün Aydın Doğan’ı “dik duramadı” diye
hiç utanmadan, sıkılmadan eleştiriyorlar.
Aydın Doğan o haksız, hukuksuz vergi cezası
ile susturulmaya çalışıldığı tarihte, Aydın Doğan basın açıklamasıyla kendini
savunurken, İstanbul’un Beyazları arkasında
durup fotoğraf bile vermek yürekliliğini gösteremediler.
Kendisini aydın diye nitelendirenler Aydın Doğan’ın televizyonlarından başka her
hangi bir televizyon kanalında çıkıp
mangal da kül bırakmayan konuşmalar yapabiliyorlar mıydı?
Ama şimdi Aydın Doğan’ı eleştiriyorlar.
İstanbul’un beyazları bunu yaptı da
yıllardır ekmeğini yiyen gazeteci takımı ne yaptı. Hemen yeni patronu bir
şekilde haberdar olur diye geriye doğru
gidip bir yıl evvel onun hakkında
attıkları twitlerini sildiler, sürüngenler.
Totaliterleşme eğiliminde olan iktidarlar
tek bir muhalif sese bile tahammül edemezler.
Şimdi Türk basınının yüzde doksanını kontrol altına alan iktidar,
Türk halk’ını sürekli olarak propagandalarla meşgul etmek, propaganda kampanyasının soğumasına imkan vermeyecektir.
Euro beş
liraya, dolar dört liraya dayanmış, benzin altı lira olmuş, size hala
çıkıp ekonominin iyi gittiğinin propagandasını yapacaklar, İşte bunu ancak ve
ancak yüzde doksanı susturulmuş, elde edilmiş basın sayesinde yapabilirler.
Bunu yaparken de, TSK’nın başardığı Afrin operasyonunu iç politikada kullanacaklar.
Basının yüzde doksanı iktidar tarafından
kontrol altına alındığı içinde kimse çıkıp, “Ey Tayyip Bey, Amerika istiyor
diye, bir zamanlar kardeşim dediğin
Esad’ı, bir anda müstebit diktatör ilan ettin, Suriye üstünde Amerika
Birleşik Devletleri tarafından oynanan oyunu görüp, bu oyunda yer almasaydın
bugün Suriye bölünmeyecekti. ve bizimde terör
örgütünü yok etmek, Suriye Hududumuzda güvenli bölge yaratmak mecburiyetimiz kalmayacaktı” demeyecek,
diyemeyecektir.
Suriye’de yaşanan Amerika Birleşik Devletleri destekli istikrarsızlığın, iç harbin,
Türkiye’ye ekonomik maliyetinin kaç milyar dolar olduğu,
tartışılamayacak.
Bunun dışında artık Esad’a
bir, iki hafta ömür biçen iktidar mensuplarının yüzünü kızartacak
yorumlarda yapılamayacak.
Ben şimdi asıl ekonomik destek bulamayan ve
fakat D samart’ta yayın yapan muhalif televizyon kanallarına acıyorum. D
samart’ın yeni patronu Aydın Doğan’ın gösterdiği müsamahayı onlara gösterir mi?
Hiç zannetmiyorum.
Aydın Doğan’ın medyadan çekilmesi Türkiye’yi
şimdikinden çok daha kötü günlerin beklediğinin habercisidir.