Geçen gün bir siyasetçinin, görev alanı ve
bilgisi dışında olmamasına karşın, Suriye politikası hakkında tutarsız bir
yığın laf ettiğini yazmıştım.
Geçtiğimiz günlerde çok daha büyük bir
rezaletle karşılaştım. Bir Televizyon Kanalındaki sabah programında aynı partiden bir başka
siyasetçi de saçmalayarak. Aynen aşağıdakileri söyledi.
"....Türkiye kendi bölgesinde
caydırıcı güç olmalı. Caydırıcı güç olmanın yolu da caydırıcı altyapınızdan ve
silahınızdan geçer. Türkiye gerekiyorsa caydırıcı silah bile
yapmalı....Kendi savunma silahını yapmalı. Füze ise füze, nükleer ise nükleer.
Caydırıcıdır bunlar. Bu silahlar bazen barışı getirir.... Bu silah
İran'da var, Suriye'de var, İsrail'de var, tüm komşularımızda var. İncirlik'de
Amerikalıların var. Bende niye olmasın. Bugün Kuzey Kore ile masaya oturdu
Amerika. Niye oturdu? Kuzey Kore'de caydırıcı silah olmasaydı masaya oturur
muydu Trump? Türkiye barış için, caydırıcı güç olabilmesi için bu tip silahlara
sahip olmalı..."
Arkadaş açıkça Türkiye'nin nükleer silah
yapmasını istiyordu. Kulaklarıma inanamadım. Program sunucusu da inanamadı.
İfadeyi düzeltmeye çalıştı. Arkadaş ısrar etti.
Söylediklerinin neresini düzeltebiliriz
ki!
Birincisi, söyledikleri
Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine ters. Türkiye Nükleer Silahların
Yasaklanması Antlaşmasına taraf. Nükleer silah üretimine teşebbüs ederse ağır
sonuçlar ile karşılaşır. Büyük bir siyasi partinin üst düzey yöneticisinin
böyle bir görüş açıklaması bile uluslararası alanda dikkat çeker.Devleti
sıkıntıya sokar.
İnanılmaz bir sorumsuzluk!
İkincisi, verdiği bilgiler
yanlış. İran'ın ve Suriye'nin nükleer silahları yok. İsrail'de olduğu İsrail
tarafından kabul edilmiş veya uluslararası bağımsız kuruluşlarca saptanmış
değil. Kesine yakın bir şekilde olsa da, ancak tahmin edilebiliyor.
Üçüncüsü, söyledikleri
partisinin programı ile de uyumlu değil.
Programda aynen şu yazıyor:
“……, Nükleer silahlardan arındırılmış
bir global güvenlik konseptinin egemen kılınmasını her uluslararası platformda
destekler".
Dış politika partiler üstü ve millidir herkesin aklına geldiğini
söyleyebileceği bir alan değildir. Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri
falan bazı parti yöneticilerinin ve
milletvekillerinin umurlarında değil.
Bu arkadaşın mensubu olduğu parti her
halde hiçbir şeye egemen değil ve de
özellikle üst düzey görev yapan mensuplarına. Toplum da, bu insanları
seyredip onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Ama bu ara da olan Türkiye'ye
oluyor.
Dördüncüsü, bir siyasetçinin
Türkiye'ye örnek olarak gösterdiği
ülkeye bakar mısınız! Dünyadan kendisini soyutlamış, tamamen içine kapanmış,
uygar dünyanın dışladığı, en zalim
diktatörlükle yöneltilen Kuzey Kore!
Türkiye öyle mi olsun? O zaman "tek
adam" rejiminden neden şikayetçisiniz?
Bunlar Türkiye'yi yönetebilecekleri
konusunda halkı ikna edecekler, öyle mi? Bu siyasetçinin söylediklerini "fıkra" sözcüğü bile yeteri kadar
tanımlamıyor
Bu arkadaşa birisinin barışın bir bütün olduğunu, onun için Türkiye
kendi iç güvenliğini sağlarken , dünya
barışına yönelen tehlikeleri mümkün olduğu kadar azaltan; böylece bölge ve
dünya barışına katkıda bulunan bir politika izlemelidir. Uluslararası silahlanma yarışının önlenmesi sürecine sürekli katkı
sağlamalıdır.Kitle imha silahlarının yaygınlaşmasını teşvik etme yerine tam aksine yayılması önlenmeli ve
özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede
bu silahların ve fırlatma araçlarının
konuşlandırılmaması için özel çaba göstermelidir.
|