Hafta içinde yandaş
ve yanaşma basın ağız birliği etmişçesine aynı "şarkı"yı başlık
yapmış: Bir gece ansızın gelebiliriz! Bunu söyleyebilmek için, yani ansızın
gidebilmek için Amerika’dan icazet
almayan, dik duran bir iktidara ihtiyaç var.
Birisi de çıkıp da,
"Haydi, gidin de görelim.. Petrol vanasını çevirin de görelim... Habur'u
giriş-çıkışa kapatın da görelim" dese, diyebilse blöf anlaşılacak da bunları kim söyleyecek.
Ama maalesef
Meclisteki siyasi partiler, ülke çıkarı, ülkenin bölünmez bütünlüğü söz konusu
iken bile Washington’u kızdırmamak çabası içindeler.
Barzani ile
yıllar içinde gelişen ilişkilerde, Kürtler küser, Amerika kızar diye ses çıkarmayanlardan ciddi bir şey beklemek
hatadır.
iktidarın ciddi bir
yaptırım adımı atmaya niyetli olmadığını Dışişleri Bakanı hafta içinde bir TV programında “Habur sınır kapısında
muhatabımız bölgesel yönetim değil Bağdat yönetimidir. Habur'u kapatmıyoruz.” Demiş. Hani Habur da
gidiş gelişleri yasaklayacaktınız. Ülkeyi öyle bir iktidar yönetiyor ki,
İktidarın başı başka şey söylüyor, bakanı çıkıp tam aksini söylüyor.
Bunları halka anlatacak
basında maalesef bir iki tane var.
İktidar mensupları,
“Kerkük'te Türkmenlere saldırı olursa gereği yapılır” diyerek insanların
aklıyla alay ediyorlar, Kerkük’te Türkmenlere zaten saldırılıyor da, ayrıca saldırı beklemeye de lüzum yok. Barzani Kerkük'ün tamamını yuttu. Gereği
ne ise, yapsanıza, soydaşlarımızın mal ve can güvenliği kalmamış, hadi,
soydaşlarımızın mal ve can güvenliğini korumak için “Bir gece ansızın
gelebilirim” diye halkımızın gazını alacağınıza ansızın, gidiverin.
Kifayetsiz iktidar
konuşuyor “Bağdat talep ederse, ortak bir tehdit çıktığı zaman birlikte hareket
edermişiz.”
Yani tehdidin Türkiye
ve Irak’a ortak mı olması gerektiğini söylüyorlar. Bizim ülke bütünlüğümüz
tehdit altında girerse, Irak bizimle olmaz ise gereğini yapmayacak mıyız?
Acaba aslında, itiraf
edemediğiniz gerçek korkunuz, FETÖ terör
örgütüyle kurduğunuz kumpas Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar ile orduyu
bitirdiğiniz olgusu mudur? Amerika’nın eğittiği donattığı 150.000 kişilik Peşmerge
ordusundan mı çekiniyorsunuz.
“Biz Erbil Başkonsolosluğunu açarken
Erbil'den izin almadık, Bağdat'tan izin aldık” gibi dolambaçlı laflar
söylemeye gerek yok. Erbil’deki konsolosluğu kapatmayacağınızı, başkonsolosu da
çekmeyeceğinizi açıkça söyleyin.
Biz o başkonsolosluğu
kapatırsak, Amerikalı ağbilerimiz çok kızar diye korktuğunuz için, bizim muhatabımız Bağdat
yönetimidir, Irak Dışişleri Bakanlığıdır, diyerek Başkonsolosu
çekmeyeceğinizi, Kürt yönetimiyle her türlü ilişkiyi sürdüreceğinizi dolaylı
olarak söylüyorsunuz.
Zaten de ne vana kapatıldı, ne hava sahası ve ne de Habur hudut
kapısı. Habur’a alternatif kapı arıyormuşuz(!)
Ceyhan’dan
dünyaya satılan Kürt petrolünü taşıyan gemiler kime aitti.Hadi bir söyleyiverin.
İktidar sahipleri “Bir
ülkenin içerisine askeri olarak girebilmemiz için o ülkeden davet gelmesi
gerekiyor. Burada da bizim muhatabımız Bağdat'tır.” Diyerek kendi başımıza bir
şey yapamayız diyorlar. Sanki aklımızla alay ediyorlar. Birleşmiş Milletler
anlaşmasına göre benim Türkiye olarak “Sıcak takip hakkım yok mu? 1926 Ankara
Antlaşması ve ekleri Türkiye’ye tek başına hareket imkânı vermiyor mu?
Türkiye Kıbrıs’a
çıkarken birisi bizi davet mi etmişti?
Efendiler dürüst
olun, Amerikalı ağabilerimiz kızar, biz onların izni olmadan bir şey yapamayız
deyin ve rahatlayın.
İktidar,
Washington'u kızdırmamak ona sempatik görünmek için elinden geleni yapıyor.
Barzani bile Lozan ve
1926 Ankara antlaşmalarından kaynaklanan haklarımızın farkında olduğu için “Diğer ülkelerin ne dediği önemli
değil, burada Türkiye'nin ne dediği önemli, Türkiye'nin tavsiyelerini
dinleriz.” demişti. Ama sizi dinlemedin, siz her zaman ki gibi gene
aldatılmış oldunuz.
Barzani lütufta
bulunmuş, “hudutları değiştirmeyeceğiz” demiş. Buna da susuyoruz ya……
Çok zavallı
durumdayız, vah canım ülkem vah.