8 Eylül 2017 Cuma

BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN İLANI SAVAŞ SEBEBİDİR

BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN İLANI SAVAŞ SEBEBİDİR
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu  uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi Türkiye’nin toprak bütünlüğüne de saldırı niteliğindedir.
Bir halkın geleceğini  kendilerinin saptaması hakkı self determinasyon hakkıdır.
Kuzey Irak bölgesinde, Arap’ı, Türkmen’i, Kürt’ü bir arada yaşamaktadır. Hatırlanacağı üzere, Kürtler bölgeye silah zoruyla egemen olduklarında bölgenin demokrafig yapısını değiştirebilmek için Türkmenleri ve Arapları bölgeden sürerken nüfus  ve tapu idarelerini de yakmışlardı. Bunu bölgenin demografik yapısını lehlerine çevirmek için yaptılar.
 Uluslararası hukuka göre bağımsız bir devlet kurulabilmenin ana koşulunun sömürge  altında bir halkın var olması  kabul edilmektedir. Bölgede sadece bir Kürt halkı olmadığı gibi, bölge bir sömürge de değildir.
Kuzey Irak Kürt yönetimi anayasasında yırtıp, tarihin çöplüğüne attığımız Sevr antlaşmasına atıf vardır. Bu, anayasa taslağını yazıp ellerine veren emperyalistlerin arzusudur.
Kuzey Irak Kürt yönetiminin kurulmasını isteyenler, emperyalistlerdir. Daha 1920 de Londra konferansı sırasında, İngiltere’nin bölgede bir Kürdistan devleti kurdurma isteği vardı. Bugün de bu istek aynen devam etmektedir.
Kukla Kürt Devletinin kurulması, Türkiye, İngiltere ve Irak arasında akt edilen 1926 Ankara Antlaşmasıyla belirlenen Türkiye-Irak sınırının değişmesi anlamına gelecektir. Türkiye-Irak sınırında şimdi Ankara antlaşmasına taraf olmayan bir de Kürdistan olacaktır.
Aslında bu Kuzey Irak Kürt yönetiminin kurulması, üçüncü Balkanizasyon hareketidir.
Bilindiği üzere birinci Balkanizasyon hareketi Yunanistan’ın Osmanlıdan bağımsızlığını kazanması ve 1. 2. Balkan savaşları sonrası Osmanlı’nın Balkanlardaki topraklarının büyük bölümünü kaybetmesi ve bu bölgede bağımsız devletlerin kurulmasıdır.
2. Balkanizasyon ise Yugoslavya’nın dağılma sürecidir. 3.sü ise Ortadoğu da oynanmak istenmektedir.
25 Eylül de yapılacak bağımsızlık oylaması ise bunun ilk adımı olacaktır.
Bu oylama da sadece Kuzey Irak Kürt bölgesinin değil, diğer komşu ülkelerdeki Kürtlerinde bağımsızlığı da oylanmaktadır.  Bu oylamadan sonra aynı senaryo ülkemiz toprakları üzerinde uygulanmak istenecektir.
Böylece kukla Kürdistan devleti, sayesinde petrol ve doğalgaz  Akdeniz’e ulaşacaktır.
Emperyalistlerin bölgede Kürdistan  adı ile bağımsız bir devlet kurmasının altında yatan en önemli  sebep  Türkiye ile Türkiye’nin tarihi bağları olan Musul arasında kendi kontrollerinde tampon bir bölge sağlama düşüncesidir.
Emperyalistler  Anadolu’yu bölmek için bugün de 1920’lerde de olduğu gibi Kürtçülük propagandalarına hız verdiler, bundaki başlıca amaçları  Musul ve Kerkük petrollerin koruyacak kendilerinin güdümünde kukla bir Kürt Devleti kurdurmaktır.
Kurulacak olan Kürt Devleti  ve yapılan oylama Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı da bir tehdittir. Sorulan soru da ileride Türkiye’de de aynı konun gündeme getirileceğinin işaretidir.
Bir yabancı ülkede ve hem de o ülkenin meşru yönetiminin iradesi dışında  Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı bir halk oylamasına gidilmektedir.
Bu durum Türkiye’nin o bölgeye askeri harekât yapmasını meşru kılar. Bu tehlikeli durum “karşımızda bir devlet yok ki” sözü ile geçiştirilemeyecek kadar vahim bir durumdur.
Karşımızda henüz bir devlet yoksa da, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik  talepleri de gündeme getiren silahlı bir örgüt söz konusudur. Bu durum Türkiye açısından  bir savaş sebebidir.
Tabii ilk hata Türk ordusunda en fazla bir onbaşı ile muhatap olabilecek bir insanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyinde muhatap kabul edip sözde bayraklarını göndere çektirmektir.

Peşmerge paçavrasına bayrak, sözde liderine de devlet başkanı muamelesi yapılarak, Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir devlet kurmak isteyenlere  AKP iktidarı tarafından açıkça ve de ana muhalefet partisi tarafından da sessiz kalınarak destek verilmiştir.