22 Kasım 2019 Cuma

PARTİ DİSİPLİNİ



Cumhuriyet Halk Partisi’nde Deniz Baykal’ın ayrılıp yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldikten sonra, bazı İl başkanları, Milletvekilleri, Genel Başkan Yardımcıları ve hatta Genel Başkan dahil partinin görüşlerine aykırı açıklamalarda bulunarak partiyi zor duruma düşürdükleri görülmüştür ve görülmektedir.
Bir il başkanı, bir milletvekili çıkıp “Ermeni soykırımından” söz edebilmektedir. Bir diğer milletvekili “Ben CHP milletvekiliyim ama CHP’li değilim” diyebilmekte, bir diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’nin onurlu tarihini reddi miras eder şekilde “Ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak, Dersim olayları nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi adına özür diliyorum”  diyebilmektedir.
Bu saydığımız örneklerin tamamı parti tüzüğü ve programına aykırı söylemlerdir.
Kamuoyunda partiye kuşku ile bakılmasına yol açan bu söylemlerin sahiplerine hoş görüyle yaklaşıldı ve haklarında hiçbir işlem yapılmadı.
Hiçbir parti üyesi, parti içinde hangi makamı işgal ederse etsin, parti programında yer almayan bir görüşü savunamaz. Eğer böyle bir görüşü ve inancı varsa partiden ayrılır ve fikrini, düşünce ve düşünceyi ifade özgürlüğü çerçevesinde her yerde savunabilir.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanları bu konuda çok hassastırlar. Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisi eski Senatörlerinden Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim,  Bir Cumhuriyet Senatörünün anıları isimli kitabında İsmet Paşa ve Turan Güneş arasında geçen bir olayı anlatmış, bende bu hikayeyi burada siz değerli okurlarımla baylaşmak istiyorum.
İsmet Paşa partinin Genel Başkanı, Turan Güneş’te Parti Meclisi üyesidir. Turan Güneş kendinsinin ve diğer 10-15 kişinin imzaladığı NATO’dan çıkalım diye bir bildiri yayınlarlar.
İsmet Paşa, Turan Güneş’e imzanın kendisine ait olup olmadığını sorar, Turan Güneş imzanın kendisine ait olduğunu söyleyince, Paşa parti programında, NATO’dan çıkalım diye bir görüşü var mı? Diye sormuş. Turan Güneş, Yok deyince, Paşa  o zaman sen böyle bir bildiriyi nasıl imzalarsın deyince, Turan Güneş, ben üniversite öğretim üyesiyim, istediğim yere imza atarım diye cevap verince, Paşa “O kadar basit değil, sen her yere imza atamazsın. Öğretim üyesisin ama aynı zamanda CHP Parti Meclisi üyesisin ve Parti Meclisi Üyesi olarak partinin görüşüne aykırı olarak bir bildiriye imza atamazsın, imza atacaksan Parti Meclisinden istifa eder ve öğretim üyesi olarak istediğin bildiriye imza atarsın. CHP Parti Meclisi üyeliğinin sorumluluğu bunu gerektirir.”
Tabii bu olay İsmet Paşa’nın parti disiplinine bakış açısını ortaya koyduğu için çok önemlidir.
Parti programına aykırı görüşleri,   kamuoyu önünde ileri sürerek partiyi müşkül durumda bırakanlara, hakkı ve  haddi olmadan reddi miras anlamına gelecek şekilde açıklama yapanlara   hiç ses çıkartmayanlar, sadece kendisinin de içinde bulunduğu yönetimin, bir FETÖ operasyonuna direnemediklerini söyleyen partinin her kademesinde görev almış olan bir parti emekçisini partiden ihraç edeceksin, bunu ne vicdanen ve ne de parti iç hukuku açısından kabul etmek mümkün değildir.
Parti içi hukuk her zaman ve herkese eşit şekilde uygulanmazsa ileride telafisi mümkün olmayan büyük zararlara yol açar.