Adalet Bakanlığı'nın
hazırladığı Yargı Reformu Strateji Belgesinde, gazeteleri de çok yakından
ilgilendiren bir madde yer aldı. Belgeye göre yazılı basını ayakta tutan en
önemli gelir kaynağı olan resmi ilan statüsündeki icra ilanlarının,
yaygın/yerel gazetelerde yayınlanma zorunluluğu kalkacak.
Kağıt
ve döviz kurundaki artış nedeniyle zor günler geçiren yazılı basın, şimdi en
önemli gelir kaynağı resmi ilanlarda kesinti riski altında.
Siyasi iktidar basını baskı altına alma
çabasını bundan önce evvela “Resmi İlan ve Reklamlar ile Bunları yayınlayacak
Süreli yayınlar Yönetmeliğinin 110. Maddesinde
Anayasaya aykırı bir
düzenleme
olan “ süreli yayının içeriğinden veya imtiyaz sahibi gerçek veya tüzel
kişilerin ortaklarının çoğunluğunun ya da varsa tüzel kişi temsilcisinin
fiillerinden dolayı haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin işleyişine
Karşı suçlar veya 3717 sayılı Terörle Mücadele Kanununu kapsamındaki suçlar
nedeniyle ceza davası açılan asgari fikir işçileri kadrosunda yer alan
kişilerin asgari kadrodan çıkarılmaması halinde ilgili gazetenin yayınlama
hakkının durdurulacağı” şeklinde düzenlemesiyle çözmeye çalışmıştı.
Ancak Danıştay 10. Dairesi bu Anayasaya
aykırı yönetmelik hükmünün yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.
Resmi ilan ve reklam gelirleri, pek çok
süreli yayının yayın hayatına devamı
bakımından önemli bir kaynak olduğundan bunun kesilmesi halinde bu yayın
organları yayın hayatlarına devam edemeyeceklerdir.
Siyasi iktidarın getirmek istedikleri bu
düzenleme, İcra takip masraflarını azaltmaya yönelik olmaktan ziyade düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti bakımından kısıtlamalar getirmeye yöneliktir.
Bu getirilen yöntemle havuz medyasından da öte
Demokrat Parti dönemindeki gibi bir besleme basın yaratma çabasıdır.
Bu sadece besleme basın yaratmayacak
bugünlerde Türk yayın hayatına girme çabasındaki yabancı sermayeli yayın
kuruluşlarının önünü açacaktır.
Resmi ilanlar bu hale getirildikten sonra,
iktidar tarafından atılacak son adım ise gazete kağıdı ithal ve dağıtımına
iktidarın el koyması olacaktır.
Objektif habercilik yapan basın yayın
kuruluşları siyasi iktidarı çok rahatsız ettikleri için, tüm basın yayın
organlarını susturmanın yollarını aramaya başladılar.
Bu Türkiye’de ilk defa olmuyor. Demokrat
Parti İktidarında da bunlar olmuştu, ama sonuçta bunun iktidar sahiplerine
hiçbir faydası olmamıştı.
Yargı reform paketinde getirilmek istenen bu
düzenleme adalete erişimi kolaylaştırmayacağı gibi, bir çok basın emekçisini de
aç bırakacaktır.
Ülkemizde bugün binin üstünde yerel basın kuruluşu
vardır, bu düzenleme parlamentodan
geçerek yasalaşırsa bu yerel basın organlarının büyük çoğunluğu yayın
hayatlarına son vereceklerdir. Bu da yüzlerce insanın işsizler ordusuna
katılmaları demek olacaktır.
Demokratik bir ülkede siyasal iktidarların
görevi, basına zorluklar çıkartmak değil, tam aksine basının önünü açmaktır. Bu halkın haber alma,
doğruları öğrenme hakkına duyulan saygının
sonucudur.