Birinci Dünya Savaşı
sonrası Sevr antlaşmasını yırtıp atıp Lozan’ın eşit koşullarda yapılmasını
sağlayan Atatürk ve silah arkadaşlarına emperyalistlerin duyduğu kin ve nefret
hiç dinmiyor.
Emperyalistler, bugünkü
Türkiye yerine Sevr antlaşması ile bölünmüş parçalanmış ve küçülmüş bir Türkiye
ve Anadolu istiyorlardı. Onun için Kurtuluş Savaşı döneminden başlayarak, yurt
içindeki hainleri kullanarak isyanlar çıkarttılar. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da bu çabalarından hiç
vazgeçmediler.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin çimentosunun Atatürk ve Atatürk ilkeleri olduğunu gören
emperyalistler içerdeki uşaklarını da kullanarak Atatürk’e karşı bir propaganda
bombardımanına başlamışlardır.
Örneğin Alman
asıllı Kurt Ziemke, “Yapılması gereken
Atatürk’ün hem din düşmanı hem de Kürt düşmanı olduğu fikrini yaymaktır.”
demiştir.
2008 yılında vefat eden Amerikalı Siyaset
Bilimci o Samuel Huntington “Türkiye Atatürk’ün mirasını reddetmelidir.”
derken, Rand düşünce kuruluşunun daimi danışmanı CIA ajanı Graham Fuller de, “Kemalizm’e son verin
Osmanlıyla övünün” demiştir.
Eski CIA Ajanı, 12 Eylül darbesini, ABD
Cumhurbaşkanı’na “ Bizim çocuklar yaptı diye duyuran Paul Henze de “
Atatürkçülük öldü nurcular ileri” demiştir.
Bu şahısların söylediklerine baktığımız
zaman bu söylenenlerle aynı düşünce yapısına sahip, bu söylenenleri harfiyen
yerine getiren onbinlerce hain olmasına
rağmen, Atatürk’e ve onun devrimlerine bağlı sessiz ve eğitimli kitlelerde
artık seslerin çok gür bir şekilde çıkartmaya başlayınca, yani Atatürk
sevgisini Türk milletinin kalbinden silemeyeceklerini anlayanlardan Paul Henze,
2016 yılında Beyaz Saraya sunduğu ünlü raporunda bugün ülkemizde yaşanan “Türk
Tipi Başkanlık Sistemini” ve bu sistemin nedenini şöyle açıklamıştır:
“Türkiye’nin
bu şekliyle Amerikan Politikalarının yanında olacağından emin olamayız.
Hükümeti ikna ettiğimizde, Meclis, Meclisi ikna ettiğimizde ordu, Orduyu ikna ettiğimizde,
yargı karşımıza çıkabiliyor. Eğer Amerika’nın çıkarları Türkiye’de bir
federalizm, yani federal devlet kurulması ise; Mutlaka ve öncelikle Türkiye’de; yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek
elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir! Bir kişiyi ikna etmek,
birbirini denetleyen yapıyı kontrol
kontrol etmekten çok daha kolay
olacaktır..!Eğer o kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt
ederse….” Libya ve Irak örnekleri verilerek rapor şu cümleyle tamamlanıyor: BİR KİŞİ ÜZERİNE KURULMUŞ OLAN YAPIYI
YIKMAK, AMERİKA İÇİN SORUN OLMAZ….”
Durum bu kadar net ortadayken, bir takım
kendisini Anayasa Hukuku hocası zanneden zavallılar bu Anayasayı biz yaptık
demesinler
Olayların akışı gösteriyor ki,
emperyalistlerin Türkiye üstüne oyunları bitmiyor.
Ancak, asıl kusurlu olan bizleriz, eğer
böyle bir oyun varsa bunu bozmakta Türk Milletine düşer.
Yedi Düvel’e kafa tutmuş, batan bir
imparatorluğun küllerinden bir Devlet kurmuş, bu millet, yani Türk Milleti
bu oyunu bozar.
Ülkemiz üstüne oynanan oyunu Türk Milletinin
bozması için bunu Millete anlatmak gerekiyor. Bunu da, halka anlatacak olan,
devletten evvel var olan, devleti kuran Cumhuriyet Halk Partisidir.
Herkes demokratik yollarla üstüne düşeni
yapmalı ve bu oyunu bozmalıdır.