PKK’ya karşı yürütülen
operasyon nedeniyle gündemden düşmüş oldu ama üstünde durmamız gereken yargı
reformu kandırmacasıdır.
Eğer bir ülkede
bağımsız yargı yoksa o ülkede hangi reformu yaparsanız yapın bir anlam ifade etmeyecektir.
O bakımdan AKP
iktidarının hazırladığı Yargı Reformu paketinin iyi niyetli olup olmadığı
öncelikle o paketten bağımsız yargı bağımsızlığının sağlanıp sağlanmadığına
bakılması gerekmektedir.
Hakimlerin
bağımsızlığı, onların hiçbir baskı ve etki altında kalmadan hukuka ve
vicdanlarına göre karar vermelerini amaçlar.Hakimlerin bu görevlerine ilişkin nesnel bağımsızlık, onlara tanınan
bir ayrıcalık olmayıp; adaletin her türlü etki baskı, yönlendirme ve kuşkudan
uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektedir.
Nitekim, Anayasamızın
138. Maddesinin 2. Fıkrasına göre “ Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı
yetkisinin kullanılmasında , mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez;
genelge gönderemez;tavsiye ve telkinde bulunamaz” hükmünü getirmiştir.
Ancak, Anayasanın bu
emredici hükmüne karşı AKP İktidarı döneminde hakim teminatı yok edilmiş,
mahkemeler sıradan bir devlet dairesi,
hakimler de sıradan bürokratlar haline getirilmiştir.
Hakim sıradan bir
bürokrat haline getirildikten sonra, artık o aldığı emri yerine getiren bir
görevliden başkası değildir.
Aksi olaydı,
mahkemenin tahliyesine karar verdiği bir siyasi hakkında, daha ceza evinden
çıkmadan ikinci bir tutuklama kararı verilebilinir miydi?
Ya da rahip Bronson
için Trump istedi diye yurtdışı çıkış yasağı kaldırılarak tahliye kararı
verilebilinir miydi?
Elbette bu olayda,
yani rahip Bronson olayında talimat, bu
ülkenin siyasi otoritesi tarafından verildi.
Hatırlanacağı üzere
Başkan Trump, televizyonların önünde “istedim gönderdiler” dedi. Böyle bir
saygısızlığı kendi ülkesindeki bir yargı organı için yapabilir miydi?
Haddi bile olmazdı.
İster kızın ister
nefret edin ama orada Başkan Trump gibi başkanları bile dizginleyen bir yargı
var.
Eğer bu ülkede yargı
gerçekten bağımsız olsaydı Cumhurbaşkanı partili hale geldikten ve yürütmenin
başı olduktan sonra, Cumhurbaşkanına yapılan her eleştiri için Cumhurbaşkanına
hakaretten dava açılır mıydı, açılsaydı bile bu kadar çok mahkumiyet kararı
verilir miydi?
Elbette verilmezdi. Zira
bugünkü Cumhurbaşkanı geçmişte ki, başbakanlar ne kadar hukuki korumaya sahipse
o kadar korumaya sahip olurlardı.
Bunun için yargı
reformuna ihtiyaç yoktur.Bunun için hakim teminatına ve bağımsız yargıya
ihtiyaç vardır.
Kişinin hukuk
güvenliği, düşünce ve düşünceyi açıklama hürriyeti, bağımsız yargının olmadığı
bir ülkede olsa olsa kağıtta bir cümle, ya da siyasetçilerin ağzında güzel bir sözcük
olarak kalır.
Özgür basın ve bağımsız
yargı yoksa kağıt üstünde istediğiniz
kadar yargıda reform paketleri açıklayın hiçbir anlamı olmayacaktır.
Zira basın özgürlüğü,
bağımsız yargı ile teminat altına alınmamış bir ülkede, halkın doğruları
öğrenme şansı olmaz. Bu nedenle de siyasal tercihlerini tam ve sağlıklı
yapamaz.
Bugün AKP’nin
getirdiği yargı reformu paketi tamamiyle bir göz boyamacadır.
Bağımsız yargıyı
kurmayan, hakim teminatını güvence altına almayan, bir reform paketine Türkiye
Barolar Birliğinin destek vermesini de anlamak mümkün değildir.
Türkiye Barolar Birliği
Başkanı ve hem de ilim adamı olan bir Barolar Birliği Başkanının olayı
Avukatların yeşil pasaportuna indirgemesini anlamak mümkün değildir.