AKP iktidarı bugün
olabilecekleri 2011 yılında Suriye ile ilişkilerimizi bozarken öngöremedi.
Hatırlanacağı üzere
2011 yılında CİA’nın o zamanki başkanı gelip Türkiye’de bir hafta kalıncaya
kadar, SURİYE ile ilişkilerimiz çok çok iyiydi. Başkan Esad, kardeşim Esad’dı.
Esad ailesi ile Erdoğan ailesi beraberce tatil bile yapıyorlardı. Müşterek
bakanlar kurulu toplantıları yapılıyordu, nerdeyse iki ülke arasında
seyahatlerde pasaporta bile ihtiyaç kalmayacaktı.
Ama bir anda bunlar unutuldu,
Esad’ın kıyıcı bir diktatör olduğu anlaşıldı ve ABD’nin peşine takılarak
Suriye’nin içişlerine müdahale eder olduk.
ABD’nin teşviki
ile sokak serserilerinden oluşan Özgür
Suriye Ordusu Türkiye tarafından “Eğit Donat” programı çerçevesinde, eğitildi
ve donatıldı.
O günlerde, Türk
Ordusu’nun bir hafta içinde Şam’a girebileceği hesapları yapılarak, bu ülkeyi
yönetenler bir hafta sonra Emevi Camisi’nde namaz kılmayı hayal ediyorlardı.
Tabii bu
öngörüsüzlüğün, bilgisizliğin bir söylemi idi. Bu coğrafyada, yani Ortadoğu ve
Balkanlar’da bir politika oluştururken, Rusya’yı yok kabul edemezsiniz. Ama
maalesef Türkiye’yi yönetenler o tarihte Rusya’yı yok kabul ettiler.
Ama gerçeğin öyle
olmadığı çok kısa bir süre içinde ortaya çıktı.
Sonunda Rusya ve İran ile toplantılar yapıldı ama işi işten geçmişti.
Çünkü artık güvenilir olmaktan çıkmıştık
AKP iktidarı
tarafından, Türkiye, Amerikan’ın dümen suyunda giden bir ülke konumuna sokulmuştu.
Suriye’de yaşanan bu
kaos ortamı bir tek Rusya’nın işine yaradı. Çünkü yüz yıllardır sıcak denizlere
inmeyi hayal eden Rusya bizim öngörüsüzlüğümüz sayesinde Doğu Akdeniz’deki
deniz kuvvetleri varlığını arttırırken, kara birliklerini de Suriye’ye
yerleştirdi.
Suriye oyununda tek kaybeden
Türkiye oldu. 2011’e kadar baba Esad zamanında Türkiye’nin o tarihteki
Hükümeti’nin kararlı tutumu sayesinde terör elebaşını ve terör örgütünü
ülkesinden çıkartmış ve o bölge terörden arındırılmıştı.
Ama 2011 den sonra
ABD’nin oyununa gelerek Esad’ı devirmek gayesine yönelik, ayrılıkçı terör
örgütü mensuplarının hem de bir 29 Ekim’de Türkiye topraklarından geçerek
Suriye’ye girmesini devlet olarak biz sağladık ve hem de Türk Silahlı
kuvvetlerinin korumasında.
Bunu yapan AKP
iktidarı bugün olacakları, oranın bir terör bataklığı haline geleceğini
öngöremedi.
Elbette Türkiye
kendisine yönelik terör faaliyetlerini bir komşu ülkede de olsa sıcak takip
hakkını kullanarak bastıracaktır.
Ama devlet olmanın
gereği bunu ya harekât yaptığı ülkenin yasal ordusu ile beraber yapacaktır ya
da tek başına. Ama Özgür Suriye Ordusu gibi çapulcu güruhu ile değil.
AKP iktidarının daha
doğrusu Tayyip Erdoğan’ın bu bölgedeki öngörüsüzlüğü sadece bununla sınırlı
değil. İslam Dünyası’nın lideri olmak da bir ham hayaldi.
Bakın tüm Arap Dünyası
teröre karşı bir hareketimizde bile, bizimle beraber olmuyorlar. Arap Dünyası
Türklerden nefret eder, bunu bilerek davranmak gerekir.
Müslüman Türk
Kardeşlerimiz Kıbrıs’ta katliama uğrarken bile bizimle değil Rumlarla beraber
oldular.
Asıl üzücü olan AKP’li
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir danışmanı bir ABD yayın organına, Türkiye’nin o bölgede ABD’nin menfaatlerini
koruduğunu söylemiştir.
Yani bu sözün anlamı
şudur şehitler ABD’nin menfaatlerini korumak için ölüyorlar.