11 Ekim 2019 Cuma

ÖNGÖREBİLMEK MESELESİ



AKP iktidarı bugün olabilecekleri 2011 yılında Suriye ile ilişkilerimizi bozarken öngöremedi.
Hatırlanacağı üzere 2011 yılında CİA’nın o zamanki başkanı gelip Türkiye’de bir hafta kalıncaya kadar, SURİYE ile ilişkilerimiz çok çok iyiydi. Başkan Esad, kardeşim Esad’dı. Esad ailesi ile Erdoğan ailesi beraberce tatil bile yapıyorlardı. Müşterek bakanlar kurulu toplantıları yapılıyordu, nerdeyse iki ülke arasında seyahatlerde pasaporta bile ihtiyaç kalmayacaktı.
Ama bir anda bunlar unutuldu, Esad’ın kıyıcı bir diktatör olduğu anlaşıldı ve ABD’nin peşine takılarak Suriye’nin içişlerine müdahale eder olduk.
ABD’nin teşviki ile  sokak serserilerinden oluşan Özgür Suriye Ordusu Türkiye tarafından “Eğit Donat” programı çerçevesinde, eğitildi ve donatıldı.
O günlerde, Türk Ordusu’nun bir hafta içinde Şam’a girebileceği hesapları yapılarak, bu ülkeyi yönetenler bir hafta sonra Emevi Camisi’nde namaz kılmayı hayal ediyorlardı.
Tabii bu öngörüsüzlüğün, bilgisizliğin bir söylemi idi. Bu coğrafyada, yani Ortadoğu ve Balkanlar’da bir politika oluştururken, Rusya’yı yok kabul edemezsiniz. Ama maalesef Türkiye’yi yönetenler o tarihte Rusya’yı yok kabul ettiler.
Ama gerçeğin öyle olmadığı çok kısa bir süre içinde ortaya çıktı.  Sonunda Rusya ve İran ile toplantılar yapıldı ama işi işten geçmişti. Çünkü artık güvenilir olmaktan çıkmıştık
AKP iktidarı tarafından, Türkiye, Amerikan’ın dümen suyunda giden bir ülke  konumuna sokulmuştu.
Suriye’de yaşanan bu kaos ortamı bir tek Rusya’nın işine yaradı. Çünkü yüz yıllardır sıcak denizlere inmeyi hayal eden Rusya bizim öngörüsüzlüğümüz sayesinde Doğu Akdeniz’deki deniz kuvvetleri varlığını arttırırken, kara birliklerini de Suriye’ye yerleştirdi.
Suriye oyununda tek kaybeden Türkiye oldu. 2011’e kadar baba Esad zamanında Türkiye’nin o tarihteki Hükümeti’nin kararlı tutumu sayesinde terör elebaşını ve terör örgütünü ülkesinden çıkartmış ve o bölge terörden arındırılmıştı.
Ama 2011 den sonra ABD’nin oyununa gelerek Esad’ı devirmek gayesine yönelik, ayrılıkçı terör örgütü mensuplarının hem de bir 29 Ekim’de Türkiye topraklarından geçerek Suriye’ye girmesini devlet olarak biz sağladık ve hem de Türk Silahlı kuvvetlerinin korumasında.
Bunu yapan AKP iktidarı bugün olacakları, oranın bir terör bataklığı haline geleceğini öngöremedi.
Elbette Türkiye kendisine yönelik terör faaliyetlerini bir komşu ülkede de olsa sıcak takip hakkını kullanarak bastıracaktır.
Ama devlet olmanın gereği bunu ya harekât yaptığı ülkenin yasal ordusu ile beraber yapacaktır ya da tek başına. Ama Özgür Suriye Ordusu gibi çapulcu güruhu ile değil.
AKP iktidarının daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın bu bölgedeki öngörüsüzlüğü sadece bununla sınırlı değil. İslam Dünyası’nın lideri olmak da bir ham hayaldi.
Bakın tüm Arap Dünyası teröre karşı bir hareketimizde bile, bizimle beraber olmuyorlar. Arap Dünyası Türklerden nefret eder, bunu bilerek davranmak gerekir.
Müslüman Türk Kardeşlerimiz Kıbrıs’ta katliama uğrarken bile bizimle değil Rumlarla beraber oldular.
Asıl üzücü olan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir danışmanı bir ABD yayın organına,   Türkiye’nin o bölgede ABD’nin menfaatlerini koruduğunu söylemiştir.
Yani bu sözün anlamı şudur şehitler ABD’nin menfaatlerini korumak için ölüyorlar.