Ülkenin içinde bulunduğu durum aynı 1950 li
yılların ortasındaki siyasi ve ekonomik duruma benziyor. Yaşanan bozulma,
AKP’ye destek veren geniş halk koalisyonunda dağılmalara neden olmaya başladı.
AKP’ye destek veren geniş halk koalisyonundaki
dağılma çözülme, AKP’nin ekonomik sıkıntılar nedeniyle başlayan eleştirilere
karşı tahammülsüzlük nedeniyle devletin gücünü, hukuka aykırı bir şekilde
kullanarak muhalefeti susturmaya ve şikayetleri bastırma çalışmasıyla daha da hızlandı.
AKP iktidara geldiği günden itibaren adım
adım demokrasiden uzaklaşmaya başladı, önce basın susturuldu arkasından yargı tek adama bağlandı,
parlamento etkisizleştirildi yani AKP hükümeti otoriterleşti.
Bu durum karşısında devrimlerin partisi Cumhuriyet
Halk Partisi’nin, ana sorunu rejim sorunu olmalıdır.
Bu nedenle yapılması gereken, uygar bir
ülkede, hür ve her türlü endişeden uzak vatandaş olarak yaşamanın esas unsuru
rejim olduğundan, rejime ilişkin sorunları ön plana çıkartıp bunun düzeltilmesi
mücadelesini yapmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi şimdi kuracağı geniş
ittifaklarla, tabii bu ittifaklar teröre bulaşmamış ya da terörle arasına
mesafe koymuş millici partiler ve geniş halk kitleleriyle olmalıdır.
Bu geniş ittifak sağlandıktan sonra,
Türkiye’deki hakimlerin siyasi iktidarın baskı ve tehdidinden kurtarılacağını
haykırması gerekiyor.
Zira demokrasilerde yargı bağımsızlığının
esas olduğunu, bu bağımsızlığın gerçekleşmesinin hakimlerin gelecek endişesi
taşımamasına bağlı olduğunu, bu nedenle hakim ve savcıların tayin, terfi,
cezalandırma ve sicillerinin siyasi ve idari makamların etkisinden tamamıyla
kurtarılmış bir hakimler ve savcılar kuruluna verilmesi gerektiği dile getirilmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi, siyasi iktidarları
gerçek anlamda denetlemenin özgür bir basın ile olacağını, bu nedenle basının
gerçek bir hürriyete sahip olması gerektiği vurgulamalıdır.
TRT’nin ve Anadolu Ajansının da siyasi
iktidarın borazanı olmaktan kurtarılıp
bağımsız kuruluşlar haline getirileceği ilan ve taahhüt edilmelidir.
Bu yapılırken basın özgürlüğünün gazetecilere bahşedilmiş bir özgürlük
olmayıp, halkın haber alma özgürlüğünün, dolayısıyla siyasi tercihini doğru
yapabilme hakkının bir güvencesi olduğunun anlatılması gerekir.
Devrimci bir parti olarak Cumhuriyet Halk
Partisi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da toprak ve tarım reformunun, Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında
gerçekleştirileceği dile getirmelidir. Zira Cumhuriyet Halk Partisi ağaların,
beylerin, mütegallibenin partisi değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi emeğin en yüce değer
olduğunu kabul ettiğini, köylünün milletin efendisi olduğunu, buları teminen
her türlü hukuki ve ekonomik tedbiri alacağını,
17 yıllık AKP iktidarı döneminde
yürürlüğe sokulan gelişmemizi
durduran, bütün anti demokratik yasa ve uygulamaların kaldırılacağını,
Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk Milleti’nin bütünlüğünü
ve devamlılığını temsil eden
Cumhurbaşkanlığı’nın, bu temsilin gerektirdiği tarafsızlığa
kavuşturulacağını, bugünkü durumun olumsuzluklarını bütün açıklığı
ile ilan etmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi, devrimci bir
partidir bu nedenle 250 yıldır zaman zaman AKP gibi partilerin iktidarlarında
kesintiye uğramış da olsa çağdaş uygarlık yolunda tavizsiz ilerleyeceğini ilan
etmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, bizim
siyasal yaşamımızın en büyük eksikliği olan, “Hesap sormama” alışkanlığının,
tarafsızlığı ve bağımsızlığı sağlanmış yargı önünde, geçmiş dönemlerin,
hırsızlık ve yolsuzlukların hesabının sorularak kaldırılacağını, yani devri sabık yaratılacağını ilan
etmelidir.