30 Ağustos 2019 Cuma

EY KENDİNİ CHP’Lİ ZANNEDENLER



Son günlerde bir kısım kendini CHP’li zannedende, biz ulusalcılara saldırmak adet haline geldi.
Geçtiğimiz günlerde benim Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Belediyesinde “Kürtçe kursları” açılacağını söylemesi üstüne, sosyal medyada paylaştığım, bölgenin sorunu ana dilde eğitim olmayıp, söylenmesi gerekenin bölgenin en büyük yarası olan feodal düzeni yıkmak için, “Toprak ve tarım reformunu” dile getirin paylaşımdan sonra, kendisini ilerici zanneden tasması yurt dışındaki efendilerinin elinde olan bazı insanlar “Bu ulusalcılar düzelmez” gibi hadlerini  aşan söylemlerde bulundular.
Biz ulusalcılar, bu coğrafyada yüz yıllardır bir arada yaşayan insanları, etnik veya dini kökenlerine bakarak ayırmayız. Hepsini aynı derecede yakınımız olarak görürüz ve severiz.
İnsanları Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut, Laz diye etnik kökenlerine , Sünni, Alevi diye dini aidiyetlerine göre ayırmayız.
Bu ülkede daha on, on beş sene evveline kadar insanların kökenini, nereli olduğunu sormak ayıp kabul edilirdi.
Birileri bu ülkeyi bölmeye karar verdikten sonra bunlar hem sorulur ve hem de ayrımcılık için kaşınır hale getirildi.
Önce Alevi Sünni diye bölmeye çalıştılar, Çorum’da Maraş’ta  katliamlar yaşandı. Etle tırnağı ayıramadılar. 30 yıldır da Türk Kürt diye ayırmaya çalışıyorlar.
Bu ayırımcı şakşakçıları arasında bir tane ulusalcıyı göremezsiniz, gösteremezsiniz.
Biz Cumhuriyet Halk Partililerin Kürt sorununda hatamız yok mu? Elbette var. Biz bölge halkının sorunlarına doğru teşhis koyamadık iki üç tane goy goycuya cevap yetiştirmekle siyaset yaptığımızı zannettik.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ağalarla beylerle siyaset yapmaya çalıştık, halbuki o bölgede tırnaklarıyla hayata tutunmuş, okumuş bölge çocuklarıyla siyaset yapmamız gerekiyordu, yapmadık. Yani işin kolayına kaçtık.
O bölgenin şiddetle bir toprak reformuna, tarım reformuna ihtiyacı olduğunu söylemedik.
Öğretmen, doktor, kamu çalışanı için bölgeyi bir sürgün bölgesi olarak gördük ve kabul ettik. Bunların iyi vasıflılarını oraya göndermedik, bunu teşvik etmedik, ama Amerika Birleşik Devletleri yıllarca önce o bölgeye “barış Gönüllüleri” adı altında ajanlarını gönderdi, bizim o zaman buna karşı çıkmamız gerekirdi ama karşı çıkmadık, seyrettik.
Amerika’nın güdümündeki PKK ile yani terörle arasına mesafe koymuş bölge çocuklarına sahip çıkmadık, onları kaderleriyle baş başa bıraktık. Hatta hepsini potansiyel terörist gibi gördük.
Son yerel seçimlerde o bölge kökenli insanlarımız HDP istediği için değil, kendi sağ duyularıyla Cumhuriyet Halk Partisine destek verdiler.
Çünkü seçimleri kazanan Belediye Başkanlarımız hiç kimseyi etnik kökenlerine göre ayırmadı. Onların bu kucaklayıcı tavrı karşısında Türkiye’nin muhtelif bölgelerinde yaşayan Kürt Kökenli vatandaşlarımız kimsenin yönlendirmesiyle değil, kendi tercihleri olarak Cumhuriyet Halk Partisini yöneldiler.
Demek ki; Cumhuriyet Halk Partililer, doğru duruş sergileyerek, doğru söylemlerde bulunurlarsa Kürt kökenli vatandaşlarımız tercihlerini Cumhuriyet Halk Partisinden yana yapıyorlarmış.
Doğru duruş ve söylemden ötürü, Kürt kökenli vatandaşların Cumhuriyet Halk Partisini tercih etmiş olması Merkez sağdan, hatta ülkücü kökenden gelen vatandaşlarımız bile bundan rahatsız olmadılar.
Demek ki yapmamız gereken insan haklarının, hukukun üstünlüğünün bu ülke çocukları için ayırımsız  bir hak olduğunu bölge ayırımı yapmadan haykırmalıyız.
Bugün bu Kürtler için hak derseniz, yarın da Çerkezler, Arnavutlar, Türkmenler, Boşnaklar, lazlar de özel haklar isterler ve ülke bölünür. Unutmayın ki bu ülkede yirmi dört etnik kökenden vatandaşımız  var.
Toplum ayrıştıracak, ülkeyi bölecek her türlü eylem ve söylemden kaçınmak gerekiyor, anladın mı biz ulusalcıları düzelmez diye niteleyen tasması    dışarıdaki patronları tarafından tutulan  goy goycu efendi.