Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'in Gülşehir ilçesindeki bir
otelde düzenlenen toplantıda CHP İl Başkanları ile bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu toplantıda
yaptığı konuşmada “Partide iç çekişme izlenimi vermemek için bir çok il ve
ilçede uzlaşmaya dayalı tek adaylı kongrelerin yapılacağını, böylelikle Partide
birlik beraberlik görüntüsü verileceğini, parti
içi huzursuzluk çıkartanların parti ile ilişkilerinin kesileceğini” belirtmiş.
Kılıçdaroğlu’nun bu anti
demokratik konuşmasından sonra, bu konuşmadan da cesaret alan, bir zamanlar “CHP kapatılsın vakıf olsun” diyen,
normalde CHP’de hiç olmaması gereken “Aralık Hareketi” mensubu, şuanda Cumhuriyet
Halk Partisi’nin tarihsel köklerinden kopartılmasını isteyenler tarafından
partinin ikinci adamı konumuna getirilen
Oğuz Kaan Salıcı da “test etmek
isteyen varsa buyursun etsin” demiş.
Bu iki konuşma da “tek adam hastalığının” Cumhuriyet Halk
Partisine de sirayet ettiğini, hatta tek adam rejiminin en büyük destekçisinin
Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Tek adam saltanatı Cumhuriyet
Halk Partisi’nin genleri ile uyuşmaz.
Gerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun
ve gerekse de Oğuz Kaan Salıcı’nın
yaptığı “tehdit” niteliğindeki
konuşmalar, demokrasi ile bağdaşmamıştır.
Demokrasi ile bağdaşmadığı
gibi de Anayasa’ya da aykırıdır.
Anayasamızın 68. Maddesinin 2.
Fıkrasına göre “Siyasi Partiler,
demokratik siyasi hayatın vaz geçilmez unsurlarıdır” Yine Anayasanın 68. Maddesinin 3. Fıkrasına
göre de, Siyasi partilerin eylemleri demokrasi kurallarına uygun olmak
zorundadır.
Bu kurulmak istenen tek adam
rejimi, partiyi halktan koparacaktır. Milyonları bulan Cumhuriyet Halk
Partililerin siyasete geniş boyutta katılımını kısıtlayacaktır.
Hasbel kader görev yaptığınız
Cumhuriyet Halk Partisi, bu ülkeye demokrasiyi getiren partidir. Gerçek
Cumhuriyet Halk Partililer, ülkenin demokratikleşmesinin ön koşulu olarak,
siyasi partilerin işleyişinde ve örgüt
yapılanmalarında parti içi demokrasinin ve katılımcılığın yaşama geçirilmesinin
sağlanması gerektiğine inanırlar.
Ancak sizlerin tehditle
sağlamak istediğiniz düzende, ne parti içi demokrasi ve nede katılımcılık
sağlanır. Bu yöntemle parti bir şey kazanmaz ama muhakkak ki çok şey kaybeder
ve böylece belki de istenilen olur parti vakıf haline gelir.
TESEV’ciler, ARALIK HAREKETİ mensupları,
Cumhuriyet Halk Partisi Kültüründen gelmedikleri için, her söylediklerinin
gerçekleşe bileceğini zannetmektedirler.
Belki de bir an için
kazanabilirlerde ama İsmet Paşa’nın muhteşem tespitiyle; zaman zaman
maceraperestler de kazanır, ama bu onların “Maceracı” olma vasıflarını
ortadan kaldırmaz. Sözlerini
hatırlatıyor.
Ayrıca bir partide parti içi demokrasi yoksa, o parti liderinin ülkede demokrasiden bahsetmeye hakkı olamaz! “sen önce kendine bak” derler
adama. Yani toplum indinde hiçbir
itibarınız ve inanırlılığınız kalmaz.
Unutmayın ki partililerimizin en önde
gelen sorunu; Parti
içi demokratikleşmedir! Önce parti içi demokratikleşme,
sonra ülkenin demokratikleşmesini talep etme hakkı.
Anlaşılıyor ki;siz parti içi
demokrasiyi rafa kaldırmak istiyorsunuz. Ama unutulmasın ki, bu
Cumhuriyet Halk Partisi, arkasında Askeri zaferler olan Garp Cephesi Komutanı,
Lozan gibi muhteşem bir diplomatik
başarının mimarı İsmet Paşayı bile gerektiğinde dinlememiştir.
Nerde kaldı ki sizler gibi çok
sıradan kişilerin tehditlerine kulak assınlar.
Unutmayın Cumhuriyet Halk
Partililer Kapı Kulları değillerdir.