CHP’DE PROGRAM HAZIRLIĞI
Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin yeni bir programa
ihtiyacı olduğunu düşünmüş olmalı ki; onun için bir komisyon kurmuş.
Komisyonun başına da Ankara Siyasal Bilgiler
Fakültesinden bir Profesör olan İstanbul Milletvekilini atamış.
Partiler zaman zaman programlarını
değiştirmek ihtiyacı duyabilirler, bu hem çok doğaldır ve hem de zaman zaman gerekli
de olabilir.
Cumhuriyet Halk Partisinin tarihinde önemli program kurultayları vardır. Örneğin 1947 deki
kurultay 19 gün sürmüştür.1959 daki Kurultay da gene siyasi hayatımızda çok
derin izler bırakmış ünlü 1961 Anayasasında yer alacak hedefler ortaya konmuş
ve bunlar tarihe “İlk Hedefler
Beyannamesi” diye geçmiştir.
Ama bu kurultayların hiçbirisinde Kurultay’a
sunulan raporlar, kapalı kapılar ardında hazırlanıp, metinler oldu bittiye
getirilerek Kurultay’dan geçirilmemiştir.
Bu günkü Parti yönetimi de program değişikliği ihtiyacı
duymuş olabilir, bu da çok normal bir şeydir.
Ama bu programın kamuoyu önünde uzun uzun
tartışılması gerekir.
Çalışma şeklinden anlaşılıyor ki, böyle bir
yönteme gereksinim duyulmuyor.
Halbuki Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu
program çalışmasına örgütü de katması gerekmektedir, zira programı halka anlatacak olan örgüttür.
Bu komisyonun hazırladığı ya da
hazırlayacağı program taslağı önce bölge toplantılarında tartışılması oralardan
sağlanacak katkılarla son şekli verildikten sonra da Kurultay’a sunulmalıdır.
Kurultay’da da oldu bittiye getirilmeden
gerekiyorsa günlerce tartışılarak alacağı son şekil Kurultayın onayına
sunulmalıdır.
Yoksa bu program hiçbir şekilde tarihte bir
iz bırakmaz.
Onun için Cumhuriyet Halk Partisi’nin
şimdiki yöneticileri hiç kapris yapmadan, geniş tabanda bu partiye emeği geçmiş
insanlarla da tartışarak bu programı hazırlamalıdırlar.
Ama özellikle birilerine şirin gözükmek için
“Türk” adının anayasadan
çıkartılması gibi bir konun gündeme bile alınmaması gerekir.. Böyle bir
davranış içinde bulunulursa bu ülkenin bölünmesine yol açar.
Zaten ülkeyi “Türk Milleti” tabirini kullanmaktan ısrarla kaçınan bir grup
yönetiyor, böyle bir yanlış yapılırsa Anayasadan “Türk” adının çıkarılma
Anayasa değişikliği ile karşı karşıya kalınılır.
Sadece buna vesile olmakla kalınmaz, ulusalcıların
partiden kopmalarına neden olunur,, tabi
bilemediğimiz belki de istenen budur.
Böyle bir durumun ne partiye ve ne de ülkeye
bir faydası olur.
Ama gelişmeler, daha çok batıcıların hoşuna gidecek, kapalı
kapılar ardında bir program olacağını
gösteriyor.
Eğer bu taslak geniş kitlelerin tartışmasına
açılmaz ise parti halkla kucaklaştırılamaz
İnşallah bu yazdıklarımızın hepsi boşa çıkar
ve aynen 1959 Kurultay’ı gibi tarihe iz bırakacak bir SEÇİMSİZ, UYGARCA TARTIŞMALARIN OLDUĞU BİR KURULTAY OLURDA, ben ve
benim gibi düşününler de
düşüncelerimizden dolayı utanırız, özür dileriz.
Ama bu konuda hiç iyimser olamıyorum.