Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü yıllık "Dünya Basın
Özgürlüğü Endeksi”ni yayımlandı. Türkiye, geçen yıl olduğu gibi, 180 ülke arasında, 157. sırada ve "kötü"
kategorisinde yer aldı.
Örgüt, basın özgürlüğünü yedi ayrı kritere göre ölçüyor.
Çoğulculuk: (Değişik görüşlerin medyada temsil
edilmesi)
Medya
bağımsızlığı: (Siyasi ve yönetimsel olan başta, çeşitli güç odaklarından
bağımsız hareket edebilme derecesi)
Medya ortamı ve oto sansür
Yasal
çerçeve (haber ve enformasyon yasal çerçevenin etkisi)
Saydamlık (haber
üretimini etkileyen kurumların ve usullerin saydamlığı)
Altyapı: (haber
üretimini destekleyen altyapının ölçülmesi)
Kötü
muamele: (gazetecilere karşı kötü muamelenin ve şiddetin ölçülmesi)
Onlarca
gazetecinin sadece düşüncelerinden ötürü cezaevlerinde bulunduğu düşünülürse
ülkemizde basın özgürlüğünün ne hallerde olduğu açıkça görülür.
Yargı
bağımsızlığının da ortadan kaldırıldığı günümüzde Emin Çölaşan, Metin Yılmaz,
Necati Doğru, Mustafa Çetin, Yücel Arı, Gökmen
Ulu gibi gazeteciler, FETO culukdan yargılanıyorlar. Savcıda
mahkumiyetlerini istiyor.
Bu
insanların hiç birisi ilk okul mezunu bir meczubun peşinden gidecek kadar aptal
değillerdir. Bu adamların FETO’cu olmadıklarını siyasi iktidar mensupları da
biliyor; ama gaye basını, özellikle de muhalif
bilinen gazetecileri baskı altına alıp susturmak.
Sınır
tanımayan gazetecilerin bu kriterlerine göre, Türkiye'nin altında sadece 23
ülke var. Bunların arasında Mısır, Yemen, Suudi Arabistan, Suriye, Kuzey Kore
gibi ülkeler bulunuyor. Tamamı demokrasinin olmadığı ya da göstermelik
olduğu ülkeler.
Tahmin
edilebileceği gibi, ilk sıraları Kuzey Avrupa ve Avrupa Birliği ülkelerinin
bazıları paylaşmış durumda.
Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (Kuzey Kıbrıs) "anavatan"ın bir hayli
üstünde, 74. sırada yer alıyor. Körfez şeyhliklerinin bazıları bile Türkiye'nin
üstünde. Örneğin Kuveyt Türkiye'den bir hayli yukarıda, 108. sırada yer
alıyor.
Yayınlanan
raporda Türkiye dünyada en çok profesyonel gazeteciyi hapseden ülke olarak
tanımlanıyor.
Hatırlanacağı
gibi, ülkelerdeki demokratik özgürlüklerin derecesini değerlendiren Özgürlük
Evi (Freedom House) isimli kuruluş Şubat ayında yayınladığı yıllık raporda
Türkiye'yi "özgür olmayan" ülkeler kategorisinde değerlendirmişti.
Yöneticilerimize inanacak olursak, ülkemiz, medyası en serbest
ülke, demokrasisi de destan yazıyor.
Ancak, Dünyanın bağımsız kuruluşları öyle demiyor!
Aslında sınır tanımayan gazetecilerin bu değerlendirmesi çok
doğaldır. Zira AKP İktidarı bu ülkenin tüm geleceğini dilediği gibi elinde
bulundurmak istediğinden, en büyük darbeyi basın hürriyetine yöneltmiş ve bunu
ülkenin menfaati uğruna yapıyorlarmış gibi görünürlerken asıl kendi iktidarlarını
güçlendirmek uğruna, basın özgürlüğünü dünya da yüzümüzü kızartacak biçimde yok
etmiştir.
Ama
unutmamız gereken, toplum hayatında aydınlık günlerin gelmesi, güneşin doğuşu
gibi kendiliğinden olmamaktadır. Basının da, üniversitelerin, sivil toplum
örgütlerinin, baroların, sendikalarında meşru bütün yol ve vasıtalarla kendi
hak ve hürriyetleri için mücadele etmeleri şarttır. Her gazeteci, her
üniversite hocası,tüm baro yöneticileri kendi çıkarlarını düşünmeden,bu yüz
kızartıcı durumdan bir an evvel kurtulmak için, genel olarak basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hürriyeti, kısacası hukuk devleti
için yılmadan mücadele ederlerse, ülkelerine dolayısı ile kendilerine ve
gelecek iyilik etmiş olurlar.