Sayın Bahçel 17.01. 2019 Perşembe günü yaptığı açıklamada "Trump
güvenli bölgeden bahsetmiştir. Bu bölge tamamen Türkiye'nin kontrolünde
olacaksa diyecek bir şeyim yoktur. Güvenli bölge diye tampon bölgeye tamam
diyeceksek Körfez Savaşı'nda yaşandığı gibi bir bölgeye izin vereceksek, bugüne
kadar yaptıklarımızın üzeri çizilecektir. Milli irademiz rehin alınacaktır.
Irak ve Suriye'den sonra sırayı Türkiye alabilecektir"
Bu açıklamayı yapan sıradan bir vatandaş olsa bilgisizliğine verir, güler
geçersin, ama söyleyen iktidar ortağı bir partinin genel başkanı olunca iş çok vahim
oluyor.
Sayın Bahçeli’ye önce şunu hatırlatmak lazım; devletlerin toprak
bütünlükleri ve siyasal bağımsızlıkları Birleşmiş Milletler Şartı ile güvence
altına alınmıştır.
Şartın 2/4 maddesi : "Bütün üyeler uluslararası ilişkilerinde
herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne veya siyasal bağımsızlığına karşı
kuvvet kullanma tehdidinde bulunmaktan veya kuvvet kullanmaktan
kaçınırlar..."hükmünü taşımaktadır.
Durum bu kadar netken! Birleşmiş Milletler üyesi egemen bir devlet olan Suriye'nin
topraklarına, Birleşmiş Milletler kararı
olmaksızın, silahlı kuvvet ile girerek, adına ne denirse densin, o devletin kontrolü dışında bir bölge oluşturmak Birleşmiş Milletler Şartı'nın ihlali anlamına gelir ve bunun
sonuçları ileride Türkiye içinde çok
ağır olur!
Uluslararası hukuk açısından durum bu kadar net iken “Güvenli bölge
Türkiye'nin kontrolü altında olacaksa, "tamam", tampon olacaksa
"hayır" diyor Sayın Bahçeli O bölgede Türkiye'nin kontrolü olsa ne
olur, olmasa ne olur! Bölgeyi biz kontrol edeceksek, o zaman bizi rahatsız eden
PYDistan, o bölgenin de güneyinde kurulur. Bunu mu istiyoruz?
Bilmemiz ve uyanık olmamız gereken nokta, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulacak
“Otonom Kürt Yönetimleri” Türkiye içinde
uzun zamandır da dış güçler tarafından
tahrik edilen, ayrılıkçı hareketleri tahrik eder.
Bu ülkeyi kuranlar, güneyimizde
oluşacak olan Kürt Yönetiminin Türkiye’deki ayrılıkçı hareketleri tahrik
edeceğini, bunun Türkiye için büyük tehlike olacağını boşuna söylememişlerdir.
Ayrıca, ülkemizin içinde yaşadığı ekonomik kriz ne kadar derinleşirse,
önümüze konacak faturada o kadar ağır olacaktır.
Osmanlı’nın mali tarihini bilenler hesapsızca borçlanmanın nelere mal
olduğunu iyi bilirler.
Trump’ın “Türkiye’yi ekonomik olarak
mahvederiz” sözü de patavatsızca, terbiyesizce söylenmiş bir söz değildir.
Nitekim, ABD’nin Kürtlerle tekrar “çözüm sürecine” dönülmesi telkinlerinin
de tam bu dönemde yoğunlaştığı göz önüne
alındığında.
Ne şekilde olursa olsun, belirli bir bölgenin merkezi yönetimin denetimi
dışını çıkarılması -orayı Türkiye kontrol etse de- Türkiye'nin çıkarına değildir.
Böyle bir gelişmeye, bırakalım destek olmayı, şiddetle karşı çıkmaz isek vahim
bir hata işlemiş oluruz. İşte o zaman Sayın Bahçeli’nin istemediği olur, sıra Türkiye'ye gelir (onun
dediği gibi "gelebilir" değil, "gelir").
Bu konuda, iktidardan bir ses beklemek mümkün
değil CHP'den de bu konuda bir ses geldi mi? Ben duymadım.. Zaten çıkarttıkları
ses de hep ABD’nin dümen suyu oluyor!
Ayrıca Ortadoğu
coğrafyasında Rusya’yı yok kabul ederek de oyun kuramazsınız. Sayın Bahçeli
bundan da bihaber gözüküyor.
İktidarıyla,
muhalefetiyle bütün partilerimiz dış politika konusunda da tel tel dökülüyorlar!