Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu
Cumhurbaşkanına "sen meşru değilsin" demiş. Bunu 24 Haziran
seçimlerinin sonuçları üstüne söylüyorsa YANLIŞ.
Zira 24 Haziran
seçimleri hem Cumhurbaşkanlığı ve hem de Milletvekilliği genel seçimleri idi.
Yani bu seçim gerek Cumhurbaşkanı için gerekse sayın Kılıçdaroğlu için işgal
ettikleri makamların yasallık kaynağıdır.
Bu nedenle, bu iktidar
veya parlamento yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olarak kazanılmış statüler
ise yasaldır.
Ama bilindiği üzere 16 Nisan’da yapılan anayasa
referandumu sırasında henüz
oylama devam ederken, Yüksek Seçim Kurulu tam kanunsuzluk yapmış, mühürsüz oy pusulalarının da geçerli
olacağını ilan ederek, seçim sonuçlarına gölge düşürmüş, yani halkın oy hakkı
zedelendiği gibi şaibeli bir referandum sonra rejim değişmiştir.
Bu zedelenme karşısında, oy veren milletin
tamamının veya bunların bir parçasının direnmesi, en
mukaddes hak ve en kaçınılmaz vazifesidir.
İşte siz Sayın
Kılıçdaroğlu, halkın gasp edilen hakkı karşısında tepkisiz kalarak, sandığa
gidip demokratik görevini yapan milyonların hakkını koruyamadıktan ve bu olayın
üstünden 1.5 yıldan fazla zaman geçtikten
sonra dönüp Recep Tayyip Erdoğan’a “Sen
meşru değilsin” demek, dostlar alışverişte görsün, kıvamında bir
söylemdir.
O gün, yani Yüksek
Seçim Kurulu’nun bu kararı açıklandığı gün, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, halkın
demokratik direnme hakkını hayata geçirmesi lazımdı.
Eğer bu seçim sonuçlarına dayanarak Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan’a “Sen
meşru değilsin” diyorsa, O zaman kendisine söylenecek tek söz kalıyor. “Geç
kaldınız beyefendi Avusturalya’ya gidecek gemi kalkalı 1.5 yıl oldu,”
16 Nisan 2017
referandum’u şaibeli ise bu sizin sessiz kalmanızın sonucudur. Bu şaibeli referandum sonucu oluşan yapı maalesef
sayenizde YASAL HALE GELMİŞTİR.
Nitekim,sizin bu
tepkisiz tutumunuz nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan, “Atı alan Üsküdarı geçti”
dememiş miydi?
Artık kalkıp sizin
Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini tartışmanızın hiçbir anlamı kalmamıştır.
Tabii zamanında teslimiyetçi
olup sessiz kalırsanız, Recep Tayyip Erdoğan da size dönüp "9 seçim
kaybettin, hala koltuğunda oturuyorsun. Git de CHP tabanı rahat etsin!" der.
Recep Tayyip
Erdoğan’ın bu sözü, biz gerçek Cumhuriyet Halk Partilileri rahatsız eder. Ama
çevrenizdeki partiyi tümden ele geçirmeye çalışan, “10 Aralık Hareketi”
mensuplarını mutlu eder.
Bakın partiyi kimlere
teslim ettiniz, Anayasadan “Türk” isminin çıkabileceğini savunan Anayasacılara,
Cumhuriyet Halk Partisi kapatılsın, vakıf haline getirilsin diyen, 10 Aralık
Hareketi mensuplarına, Dersim olaylarından ötürü, ben CHP Genel Başkan
yardımcısı olarak Dersim halkından özür diliyorum diyen bölücülere,
Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesi 50.000 Avukatla YSK’nın önündeyim dedikten
sonra, bir daha ortada görünmeyen Cumhurbaşkanı adayına teslim
ettiniz.
Yani hem partiyi
bitirdiniz ve hem de şaibeli bir referandum sonucu rejimin değişmesine sessiz
kaldınız.
Siz gitmeden, parti
restore edilmeden ne parti kurtulur ve ne de Türkiye.