Kimdir Yarbay Mehmet
Alkan?
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da terör örgütüyle aslanlar gibi savaşan fedakar ve fakat
Ordudan uzaklaştırılmış bir Türk subayıdır.
Nedir suçu?
Suçu 14 yıllık AKP iktidarının sıfır terörle
aldığı ülkeyi, önce terör örgütüyle “çözüm süreci” diye masaya oturup, terör örgütünün ülkemizde dilediği gibi
yığınak yapmasından sonra, terörle müzakere edilmeyeceğini idrak edip, mücadele
etmeye başlaması sonunda, ülkenin bütünlüğü için bu ülke topraklarına, terör
örgütüyle mücadele ederken canını eken, şehit kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’ın
tabutu başında, tabuta sarılarak devletin yanlışına tepki vermesidir.
Kamuoyundan da büyük
destek gören bu tepkisinden sonra “Askeri nezaket kurallarına uymamak”
gerekçesiyle disipline sevk edilmiş ve kendisine “uyarı” cezası verilmiştir.
Bir insanın ister
asker ister sivil olsun, devleti yönetenlerin yanlışı nedeniyle şehit olan
kardeşinin cenazesinde tepki vermesi insani bir davranıştır.
Bunda yadırganacak
bir durum yoktur, olmaması da gerekir.
Hele birileri vatan
için şehit olurken, birilerinin çocukları ya rapor alıp askerlikten yırtarken
ya da Vali amcalarının himayesinde kısa dönem
askerlik yaparken, bir şehit yakının tepkisine tahammül edilememesi
anlaşılır gibi değildir.
Bu olaydan sonra
Albay olup emekli olmaya karar veren Yarbay Mehmet Alkan, terfiinden sonra
işleme konulmak üzere emeklilik dilekçesi de vermiştir.
Anlaşılıyor ki,
muktedirler için şehit ve şehit yakını sadece 15 Temmuz şehitleri ve
yakınlarıdır, diğerleri onlar için bir anlam ifade etmemektedir.
Nitekim, yarbay
Mehmet Alkan’ın Türkiye Harp Malulü ve
Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Osmaniye Şubesinde şehit yakınları ile yaptığı
sohbette söyledikleri basına yansıyınca “ideolojik ve siyasi faaliyette
bulunmak” iddiasıyla kendisi hem tekrar
disiplin kuruluna sevk edilmiş ve hem de jandarma Genel Komutanlığı Askeri
Savcılığı hakkında adli soruşturma başlatmıştır.
Ne disiplin ve ne de
Askeri Savcılığın başlattığı soruşturma sonuçlanmadan Yarbay Mehmet Alkan’ın
KHK ile Türk Silahlı kuvvetleriyle ilişiği kesilmiş, yani ordudan atılmıştır.
Bu nasıl bir kindir, şehit kardeşinin tabutu
başında insani bir tepki vermiş ve emeklilik bekleyen bir insanı KHK ile Ordu’dan atmak.Muktedirler, yüreği yanan bir kardeşin haklı eleştirisine dahi tahammül edemez hale gelmişlerdir.
Demek ki muktedirler,
yanlışlarını yüzlerine vuranlar kim olursa olsun, hangi şart altında bunu
yapmış olursa olsun bunları duymaya bile
tahammülleri kalmamıştır.
Şehitler arasında 15
Temmuz şehidi ve diğerleri ayırımı yapılırken, muktedirlere bir şeyi
hatırlatmakta fayda umuyorum. “Devlet Kin Gütmez” bu benim değil, Kurtuluş Savaşı kahramanı,
Lozan’ın büyük diplomatı, bu ülkenin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün
sözüdür.
Bir devlet adamına
yakışan sözdür.
Ne zaman söylemiştir,
kendisi Cumhurbaşkanı iken, yani 1940 lı yıllarda, İngiliz yandaşı, kurtuluş
savaşı sırasında Atatürk ve arkadaşlarına
en ağır hakaretlerde bulunan sonunda İzmit’te halk tarafından linç
edilerek öldürülen Ali Kemal’in oğlu Zeki Kuneralp Dışişleri Bakanlığı imtihanını hakkıyla
kazandığı zaman söylemiştir.
Hariciye Vekaleti
sınavını kazanan Zeki Kuneralp’in dosyası, sırf Ali Kemal’in oğlu olduğu için
“olumsuz” notu ile paşanın önüne
getirilir. O büyük devlet adamı “Devlet Kin Gütmez” diyerek o olumsuz görüşü siler ve Ali Kemal’in oğluna devlet memuriyetinin
yolunu açar.
Kin gütmeyen Devlet,
Zeki Kunaralp’i diplomasi mesleğinin en üst noktalarına kadar çıkartır.
Bu şimdilerde,
kocası, babası, kardeşi tutuklandığı
için eşlerin, evlatların kardeşlerin işlerine son verilmenin yaygın olarak
yaşandığı ülkemizde, geçmişte ve bugün devleti yönetenlerin arasındaki farkın
en güzel örneğidir.
Şimdinin muktedirleri
ne yapıyor, yüreği yanan şehit kardeşi Yarbay Mehmet Alkan’ın insani
tepkisine dahi tahammül edemiyorlar.