24 Ekim 2016 Pazartesi

BAYKAL VE KILIÇDAROĞLU


Deniz Baykal geçtiğimiz günlerde bir gazetecinin kendisine, “Başkanlık sistemi”  ile ilgili yönelttiği bir soruya verdiği uzunca bir cevap içinden bir cümleyi cımbızlayarak başlığa taşıması  üstüne, “Baykal başkanlık sistemini destekliyor”  diye bir grup CHP’li kıyamet kopardı.
Gazeteciye yaptığı açıklama incelendiğinde, Baykal “Bu ortamda başkanlık rejimi Türkiye’nin maruz kaldığı tehlikeleri büyük ölçüde artırır” diyerek başkanlık sistemine karşı olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Bu açıklamasında, başkanlık konusu dışında da,  CHP’nin, Terör, Paralel devlet ve dış politikadaki tutumunu eleştirmiştir.
CHP yönetiminin terörle mücadele konusunda tutarlı bir davranışı yoktur.
Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, terör örgütüyle mücadeleden vazgeçip, onlarla müzakere ederken, Kemal Kılıçdaroğlu, terörle müzakere edilmez, mücadele edilir demesi gerekirken, bunu değil, müzakerelere açık çek verip, bizi niçin bilgilendirmiyorsunuz, diye yakınıyordu.
Bugün,  terörle mücadele ettiğini söyleyen AKP iktidarına, terör örgütünün döktüğü kanın nedeni sizin geçmişteki yanlış politikalarınız  diyemedi. Diyemezlerdi çünkü zamanında içeriğini bilmediği açılım konusunda “açık çek” vermiştiler.
Paralel yapı ile mücadele de, “sadece mağdur yaratmayın” demek, sorunu çözmüyor.
Paralel yapıyı “Sen büyüttün, senin 14 yıllık iktidarında devlette liyakat değil, biat kültürü egemen oldu, FETO olayının tek sorumlusu sensin” diyemiyorlar.
Bunu diyemiyorlar, diyemedikleri gibi, bu kişiliksiz, silik, tutarsız politikalar ve sırtlarındaki kamburlardan da kurtulamadıkları için, Tayyip Erdoğan’ın işgüderi Binali Yıldırımın FETO’culuk suçlamalarına bile cevap veremiyorlar.
Nerede ise FETO’yu devlete yerleştiren CHP diyecekler. Buna bile sesleri çıkmıyor.
CHP,  FETO’nun illegal bir yapılanma olduğunu kabul ediyor mu, etmiyor mu?
Ediyorlarsa, o zaman doğru yerde ve doğru söylemlerde bulunacaklar. Bunu nerede ve ne zaman  dile getirecekler.
Partinin Dış politika’da ki tutumu nedir?
Örneğin, bugün Musul, Musul diye halkı kandıranlara, O gün, yani Musul Başkonsolosluğumuz işgal edildiği gün, niye uluslararası hukuktan doğan hakkımızı kullan demediler, bu konuda ısrarcı olmadılar, iş işten geçtikten sonra bile olsa, bu eleştiriyi yapmak  akıllarına gelmiyor mu?     
Çıkınsınlar halka “Bunlara inanmayın, o gün var olan hakkımızı bile kullanamadılar, sizi kandırıyorlar” desinler, bir şey olmaz, korkmasınlar.
Suriye ve diğer dış politika olaylarında bugüne kadar hangi doğruyu dilendirdiler ki.
CHP tarihinde adı yolsuzluğa karışanlara hiç acıma olmamıştır.
Kılıçtaroğlu, kendisine  sunulan yolsuzluk raporunu niye hasır altı ediyor.
O hasır altı edildiği zaman, 17-25 Aralığın hesabını sorulamaz. Göğsünü gere gere adı karışanları Yüce divanda yargılayacağım denemez.
CHP dürüstlük ve ahlak yönünden örnek olmak zorundadır.
Dürüstlük konusunda toplumda güven yaratacaksınız. Ben dürüstüm demek artık yetmemektedir, eylemli olarak bunu ispat etmek zorundasınız.
Şimdi kalkıp bunları dile getiren Baykal’ı eleştirteceksiniz. Olmuyor, yakışmıyor.
Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP gerçek kimliğine uygun politikalar üretmemekte/üretememektedir.
Tabii Baykal da eleştirilebilinir, öncelikle o gazeteciye demeç verdiği için, sonra da kahve kültürüyle siyaset yapıldığını bilerek açıklama yapması gerekirken buna dikkat etmediği için eleştirilebilinir.
Ama  açıklamanın tümü okunduğu zaman Baykal’ın başkanlık sisteminden yana olmadığı, tam aksine  şiddetle ve kararlılıkla başkanlık sistemiyle mücadele edilmesi gerektiği dile getirdiği görülecektir. İleride verilecek mücadeleye rağmen, bazı koltuk değneği olmuş partiler sayesinde, ülkeyi diktatörlüğe götürecek başkanlık sistemi gelir ise, CHP “Ben küstüm oynamıyorum mu” diyecektir?
Elbette o şartlar içinde de, bu ülkeyi kuran parti olarak, tutarlı, kişilikli bir duruş sergileyerek yarışacaktır.
Mitterand örneği de bunun için verilmiştir.
Fiili durum yaratarak anayasayı ihlal ettiğini açıkça itiraf edenlere bile tutarlı ve doyurucu bir tepki  veremiyorsunuz.
Kılıçdaroğlu yandaşları, siz siz olun Baykal ile Kılıçdaroğlu’nu yarıştırmayın, bu Baykal’a saygısızlık, Kılıçdaroğlu’na haksızlık olur, çünkü aralarında siklet farkı var.