Deniz
Baykal geçtiğimiz günlerde bir gazetecinin kendisine, “Başkanlık sistemi” ile ilgili yönelttiği bir soruya verdiği
uzunca bir cevap içinden bir cümleyi cımbızlayarak başlığa taşıması üstüne, “Baykal başkanlık sistemini
destekliyor” diye bir grup CHP’li
kıyamet kopardı.
Gazeteciye
yaptığı açıklama incelendiğinde, Baykal “Bu
ortamda başkanlık rejimi Türkiye’nin maruz kaldığı tehlikeleri büyük ölçüde
artırır” diyerek başkanlık sistemine karşı olduğunu açıkça ortaya
koymuştur.
Bu
açıklamasında, başkanlık konusu dışında da,
CHP’nin, Terör, Paralel devlet ve dış politikadaki tutumunu
eleştirmiştir.
CHP
yönetiminin terörle mücadele konusunda tutarlı bir davranışı yoktur.
Tayyip
Erdoğan ve arkadaşları, terör örgütüyle mücadeleden vazgeçip, onlarla müzakere
ederken, Kemal Kılıçdaroğlu, terörle müzakere edilmez, mücadele edilir demesi
gerekirken, bunu değil, müzakerelere açık çek verip, bizi niçin
bilgilendirmiyorsunuz, diye yakınıyordu.
Bugün, terörle mücadele ettiğini söyleyen AKP
iktidarına, terör örgütünün döktüğü kanın nedeni sizin geçmişteki yanlış
politikalarınız diyemedi. Diyemezlerdi
çünkü zamanında içeriğini bilmediği açılım konusunda “açık çek” vermiştiler.
Paralel
yapı ile mücadele de, “sadece mağdur
yaratmayın” demek, sorunu çözmüyor.
Paralel
yapıyı “Sen büyüttün, senin 14 yıllık iktidarında devlette liyakat değil, biat
kültürü egemen oldu, FETO olayının tek sorumlusu sensin” diyemiyorlar.
Bunu
diyemiyorlar, diyemedikleri gibi, bu kişiliksiz, silik, tutarsız politikalar ve
sırtlarındaki kamburlardan da kurtulamadıkları için, Tayyip Erdoğan’ın işgüderi
Binali Yıldırımın FETO’culuk suçlamalarına bile cevap veremiyorlar.
Nerede
ise FETO’yu devlete yerleştiren CHP diyecekler. Buna bile sesleri çıkmıyor.
CHP, FETO’nun illegal bir yapılanma olduğunu kabul
ediyor mu, etmiyor mu?
Ediyorlarsa,
o zaman doğru yerde ve doğru söylemlerde bulunacaklar. Bunu nerede ve ne
zaman dile getirecekler.
Partinin
Dış politika’da ki tutumu nedir?
Örneğin,
bugün Musul, Musul diye halkı kandıranlara, O gün, yani Musul
Başkonsolosluğumuz işgal edildiği gün, niye uluslararası hukuktan doğan
hakkımızı kullan demediler, bu konuda ısrarcı olmadılar, iş işten geçtikten
sonra bile olsa, bu eleştiriyi yapmak
akıllarına gelmiyor mu?
Çıkınsınlar
halka “Bunlara inanmayın, o gün var olan
hakkımızı bile kullanamadılar, sizi
kandırıyorlar” desinler, bir şey olmaz, korkmasınlar.
Suriye
ve diğer dış politika olaylarında bugüne kadar hangi doğruyu dilendirdiler ki.
CHP tarihinde
adı yolsuzluğa karışanlara hiç acıma olmamıştır.
Kılıçtaroğlu,
kendisine sunulan yolsuzluk raporunu
niye hasır altı ediyor.
O hasır
altı edildiği zaman, 17-25 Aralığın hesabını sorulamaz. Göğsünü gere gere adı
karışanları Yüce divanda yargılayacağım denemez.
CHP
dürüstlük ve ahlak yönünden örnek olmak zorundadır.
Dürüstlük
konusunda toplumda güven yaratacaksınız. Ben dürüstüm demek artık
yetmemektedir, eylemli olarak bunu ispat etmek zorundasınız.
Şimdi
kalkıp bunları dile getiren Baykal’ı eleştirteceksiniz.
Olmuyor, yakışmıyor.
Kılıçdaroğlu
yönetiminde CHP gerçek kimliğine uygun politikalar üretmemekte/üretememektedir.
Tabii
Baykal da eleştirilebilinir, öncelikle o gazeteciye demeç verdiği için, sonra
da kahve kültürüyle siyaset yapıldığını bilerek açıklama yapması gerekirken
buna dikkat etmediği için eleştirilebilinir.
Ama açıklamanın tümü okunduğu zaman Baykal’ın
başkanlık sisteminden yana olmadığı, tam aksine
şiddetle ve kararlılıkla
başkanlık sistemiyle mücadele edilmesi gerektiği dile getirdiği görülecektir.
İleride verilecek mücadeleye rağmen, bazı koltuk değneği olmuş partiler
sayesinde, ülkeyi diktatörlüğe götürecek başkanlık sistemi gelir ise, CHP “Ben küstüm oynamıyorum mu” diyecektir?
Elbette
o şartlar içinde de, bu ülkeyi kuran parti olarak, tutarlı, kişilikli bir duruş
sergileyerek yarışacaktır.
Mitterand
örneği de bunun için verilmiştir.
Fiili
durum yaratarak anayasayı ihlal ettiğini açıkça itiraf edenlere bile tutarlı ve
doyurucu bir tepki veremiyorsunuz.
Kılıçdaroğlu
yandaşları, siz siz olun Baykal ile Kılıçdaroğlu’nu yarıştırmayın, bu Baykal’a
saygısızlık, Kılıçdaroğlu’na haksızlık olur, çünkü aralarında siklet farkı
var.