Demokrasilerin en büyük düşmanı terör Salı
günü gene bize kapkara bir gün yaşattı.
Görevi başındaki bir Savcı teröristler
tarafından önce rehin alındı arkasından da şehit edildi.
Bunun tek suçlusu AKP İktidarıdır.
Herhangi bir terör örgütüyle müzakereye
başladığınız andan itibaren diğer terör örgütlerinin de iştahını kabartırsınız.
Siz iktidar olarak binlerce insanın
ölümünden sorumlu terör örgütünü ve onun elebaşını muhatap alıp
meşrulaştırırsanız, diğer terör örgütleri de aynı yollardan geçerek
istediklerini alacaklarını düşünürler.
Dün yaşanan olay da aynen böyle olmuştur.
Teröristlerin ileri sürdüğü şartlardan biri
çok dikkat çekicidir.
“Berkin’i
öldüren polisleri halk mahkemesi yargılasın” şartı devletin
Güneydoğu’da yaşattığı utancın yüze
vurulmasıdır.
Güneydoğuda PKK mahkemeler kurup, adam
yargılıya biliyorsa, sözde kolluğu ile yol kesip hüviyet kontrolü yapıyor da
devlette buna göz yumuyorsa, DHKP-C terör örgütü mensupları da aynı talepte
bulunur.
PKK ile masaya otururken analar ağlamasın deniyordu,
bu analar ağlamasından kast edilen sadece PKK terör örgütü mensuplarının
analarımıydı.
Dün öldürülen Savcının anası, babası, eşi
çocukları ağlayacaklar,ağlıyorlar, onların göz yaşlarının PKK terör örgütü mensuplarının
yakınlarının göz yaşları kadar değeri yok
muydu?
AKP iktidarı, bu Cumhuriyeti yıkmak için
elinden geleni yapıyor, önce memleketi, Türk, Kürt diye ayrıştırdılar, şimdi de
Sünni Alevi diye ayrıştırıyorlar.
Önce Berkin Elvan’ın annesini kitlelere
yuhalattılar, devlet olarak sanıkları kulağından tutup yargı önüne getirmediler,
getirilmemesini de büyük bir sorumsuzluk örneği göstererek hiçbir şey yokmuş
gibi seyrettiler.
Bu dinci mezhepçi ayrıştırma aynen dış
politikaya da yansıdı. Zira; iç politika dış politikanın aynasıdır.
Uygulan dış politikada aynen iç politika gibi, burada
nasıl Sünni Alevi ayrıştırmasını kaşıdılar, dış politikada da Sünniler ile
Şiiler arasındaki çatışmada taraf oluyorlar. Dinci/mezhepçi, ABD politikalarının
maşası oluyorlar.
Halbuki Cumhuriyet tarihi boyunca,
Cumhuriyet hükümetleri bu bölgede Arapların içişlerine karışmama, Araplar arası
çatışmalarda tarafsız kalma politikasını başarıyla uygulamışlardı.
Şimdi bundan dönülüyor, ülke Ortadoğu
bataklığına sürükleniyor.
Şimdi de olayları çözeceğiz diye PKK terör
örgütüyle yaptıkları gibi, DHKP-C terör örgütüyle de mi masaya oturacaklar?.
Twitter
fenomeni Fuat Avni 11 Ocak 2015 de attığı twitte, MİT müsteşarı Hakan
Fidan’ın DHKP-C terör örgütüyle görüşmelere başladığını, örgütün tekrar
eylemler gerçekleştireceğini yazdı.
Fuat Avni’nin bu yazdıkları da diğer
yazdıkları gibi doğruysa, bunu ülke de kaos çıkartıp, başkanlık rejimine
geçmenin önünü mü açmak istiyorlar?
Yoksa ülkede olacak bütün terör
faaliyetlerini eski kankaları, yol arkadaşları cemaatin mi üstüne yıkacaklar?
Böyle bir görüşmenin olup olmadığının en kısa süre içinde açıklanması gerekiyor.
Tabii evvelce de “PKK ile görüştü diyenler
namerttir, şerefsizdir” dedikten sonra biranda bu söylediklerini yutmak zorunda
kaldıklarını unutmadan.
AKP iktidarı, Osmanlı İmparatorluğunun
Balkan ve 1. Dünya savaşlarında yaşadığı küçülmeyi, masa başında terör örgütüne “Özerklik” kisvesi
altında bağımsızlığa giden yolu açarak beceriyor.
Bunu yaparken Meclis içi ve dışı
destekçileri de var.
Hep beraber kullandığınız slagonunuz da “analar ağlamasın”.
Analar ağlamasın ama varsın ülke bölünsün,
küçülsün, ne gam.