CHP İstanbul 2. Bölge
birinci sıra kontenjan adayı Selina Özuzun Doğan, adaylığının CHP içindeki
değişimin en önemli kanıtı olduğu ve adaylığının Ermeni soykırımının 100.
Yılına gelmesinin simgesel bir anlamı olduğunu söylemiş, bununla da yetinmemiş
Ermenistan hudut kapısının açılması için çaba göstereceğini beyan etmiş.
Her ne kadar parti
yöneticilerinin ikazı üzerin geri adım atıp, bu söylediklerini Agos gazetesi
internet sitesinden sildirmiş de olsa, gerçek düşüncesinin o yönde olduğu inkar
edilemez.
Bu hanım anlaşılıyor ki,
adayı olduğu partinin en yetkili organı olan Kurultay’dan geçmiş programını
bile okumamış.
CHP Programı “Ermenistan’la ilişkilerin geliştirilmesi
de, bu ülkenin işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmesi, dünyadaki Ermeni
örgütleri vasıtasıyla Türkiye’ye karşı uluslar arası hukuka aykırı biçimde
soykırım iddiasıyla girişimlerde bulunmaktan vazgeçmesi ve Ermeni Devleti’nin
resmi belgelerinde Türkiye’ye ait bazı topraklarda Ermenistan’ın emelleri
olduğu izlenimini veren ifade ve sembollerin çıkartılması koşullarına bağlıdır.
CHP, Sözde Ermeni soykırımı iddiasıyla ülkemizin
haksız ön yargılarla suçlanmasına karşı bugüne kadar PARTİMİZ ÖNCÜLÜĞÜNDE
SÜRDÜRÜLEN KARARLI DURUŞA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEKTİR.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki dönemde gerçekleştirildiği iddia edilen
sözde Ermeni soykırımı konusunda ülkemizi suçlayıcı keyfi kararlar
alınmaktadır. CHP, 1948 de BM genel Kurulu’nda oy birliği ile alınan kabul
edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi tarafından yapılan
açık tanım çerçevesinde, konun bağımsız tarihçiler tarafından, Türkiye,
Ermenistan ve Rusya dahil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları
kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargılara
kapılmadan incelenmesi gerektiği görüşündedir” demektedir.
Öyle anlaşılıyor ki
Selina Doğan CHP’den aday gösterilmesinin değerini anlayamadığı gibi, adayı
olduğu partinin programını okumuş bile olsa, bu seferde CHP’nin en yetkili
organı olan Kurultay’ına meydan
okumaktadır.
Milletvekili adayının
CHP parti programına aykırı açıklamaları karşısında susan ve hatta buna destek
veriyormuş kanaati uyandıracak söylemlerde bulunanParti Genel Başkanı ve Genel
Başkan yardımcısının açıklamaları, Kurultayı hiçe sayarak Sözde Ermeni Soykırımını dolaylı olarak tanımak anlamına gelir.
Bu hanım aday
anlaşılıyor ki, Türkiye’de oluşturulan ASALACI
ENTEL GRUBUN bir üyesidir.
Bu şahsın CHP’den aday
gösterilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun bunu Dünya’ya bir mesaj olarak nitelemesi
maalesef çok yaralayıcı olmuştur.
Öyle anlaşılıyor ki, ne
partinin tepe yöneticiler ve ne de Selina Doğan, CHP’de Atatürk’ün İsmet
Paşa’nın oturdukları koltuklarda oturmanın ve ne de aday gösterilmenin değerini anlayamamışlar.
Bunlara bulundukları konumun değeri acilen kendilerine anlatılmalıdır. Bunların
bulundukları konumlarını, soykırım önyargıları varsa, ki var olduğu
anlaşılıyor, bu konudaki nefretlerini yaymak için istismar etmelerine fırsat
verilmemelidir.
Bu fırsat kendilerine
verilirse, bunun bir adım sonrası, Türk Kurtuluş Savaşı “Bir Etnik Temizliktir” “Dersim’de Soykırım yapıldı” iddialarını
gündeme getirmek olacaktır.
Nitekim Selina Doğan,
Kurmeş Derneği Resmi sitesinde “Atatürk,
dersim soykırımının siyasi sorumluluğunun tartışmasız birinci derece
sorumlusudur”, diye yazmıştır.
Bir başka açıklamasında
da “Son yüzyıl içinde soykırımın (Dersim) en başarılı aktörü kuşkusuz CHP’dir” demiştir.
Bunları söyleyen bir
kişinin aday gösterilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini savunan
CHP’yi “köhne, işe yaramaz, suca batmış,
geçmişte işlendiği iddia edilen suçların ya faili, ya suç ortağı ya da
görmezden gelen bir parti olarak” beyinlere yerleştirmeye çalışmaktır.
“Y-CHP” söylemi de bunun tek kelimeyle özetidir.
Birilerinin parti
yönetici ve adaylarına, değişmediği, değiştirilmediği sürece parti programına
aykırı şeyler söyleyemeyeceklerini anlatması gerekmektedir.
Parti programına aykırı
söylem, Kurultay iradesini yok sayan had
bilmezliktir.