CHP Genel Başkan yardımcısı olan Murat
Özçelik isimli şahıs, birkaç gün evvel, Zaman Gazetesi’nde CHP’nin omurgasını
oluşturan milliyetçileri/ulusalcıları partinin üstünden atılması gereken “bagaj/yük” olarak niteledi.
Bu partiye yıllarını vermiş, en üst düzeyde
görev yapmış, milletvekili olmuş
kişilerden biri çıkıp da Amerikalılar açısından ”korunan kaynak” olan bu zatı muhtereme gerekli cevabı verecek mi
diye bekledim.
Ama maalesef
herkes suskun.
Kimse çıkıp da bana “seçime gidiyoruz parti
zarar görmesin” diye sustuk demesin.
Bu tip çıkışlara susmak partinin aleyhine
oluyor.
Ama ben bu milliyetçileri “Bagaj”/”yük” olarak niteleyen kişiyi
okuyucularıma yakından tanıtmak istiyorum.
Murat Özçelik, 2007-2009 tarihleri arasında
Türkiye’nin Irak Özel temsilcisi olarak görev yapmıştır.
Bu şahıs hakkında bir kanaat sahibi
olabilmek için Wikileaks belgelerine bakmak yeterlidir.
Ankara ve Bağdat’daki ABD
Büyükelçiliklerinden Washington’a, çekilen telgraflar (kriptolar) dikkatlice
incelendiğinde Murat Özçelik’in niçin Amerikalılar açısından korunması gereken kaynak olduğu ortaya
çıkıyor.
Kriptolardan anlaşılıyor ki, arkadaş
Ankara’daki ABD’li diplomatlarla, Irak Özel Temsilcisi olduğu dönemde olağandışı sıklıkta görüşmüş ve bilgiler
aktarmış.
ABD Büyükelçiliği mensupları, bu şahıstan
aldığı bilgileri Washington’a kripto ile gönderirken, isminin arkasına bazen
“Kaynağı koruyun” anlamına gelen “please protect” ibaresini koymuşlar.
Bu ibare, diplomatik jargonda, “normalde vermemesi gereken bilgileri
veren” kaynağın gizli kalması için kullanılır.
Yani ABD’nin Ankara ve Bağdat’daki
diplomatları, Murat Özçelik hakkında bu ibareyi kullanarak Washington’daki
kendi merkezlerini “Bu bilgileri kullanırsanız kaynağına atıf yapmayın” yani bu şahsı gizleyin
diye uyarmışlar demektir.
Nitekim, ABD Ankara Büyükelçiliğinden
Washington’a giden bir kriptoda Murat Özçeleik’in isminin niçin gizli kalması
gerektiği “Bize karşı Bakanlık’daki çoğu
meslektaşından daha açık ve risk alıyor.” şeklinde çok çarpıcı, bir diplomat için çok “onur duyulacak!” bir
değerlendirmeden anlaşılıyor.
Murat Özçelik, Amerikalılara karşı o kadar
açık ki, mensubu olduğu Bakanlığın Müsteşarını Amerikalılara şikayet edebilmiş.
Zira Müsteşar o dönemde “Kuzey Irak Özerk
Yönetimiyle” ilişki kurulmasına soğuk bakıp bu zatın önünü açmıyormuş.
Aynı telgrafta (kriptoda) Genelkurmayın tutumundan da dert yanıyor.
Milliyetçileri/ulusalcıları “yük” olarak niteleyen kişi bu.
O yük olarak nitelediği milliyetçiler,
cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan, çağdaş, ülkelerinin uluslar
topluluğunun eşit haklara sahip saygın bir üyesi olması için çaba gösteren,
sadece siyaseten değil, ekonomik olarak da bağımsız olmayı hedefleyen,
demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laikliği bir yaşam tarzı olarak kabul
eden ve sürekli devrimcilik anlayışını benimseyenlerdir.
Ulusalcıların en büyük özelliği,
kalıplaşmayı, durağanlığı, köhneleşmeyi, toplumun ve çağın gerisinde kalmayı
içlerine sindirememeleridir.
CHP’nin milliyetçileri partilerinin
Avrupa’daki merkez sol partilerle aynı çizgide anılmasından hoşlanmazlar.
Korunan kaynak Murat Özçelik’in
“yük” kabul ettiği CHP’nin
milliyetçi kanadının ellerinde Avrupa’nın Merkez sol partilerinin ellerinde
olduğu gibi Irak’ta öldürülen bir buçuk milyon Müslüman’ın kanı olmadığı gibi,
tam aksine 1 Mart 2003 de TBMM’de sergilenen onurlu duruş vardır.
Onların hiçbiri, ülkeleri hakkında vermemesi
gereken bilgileri yabancı ülke
diplomatları ile paylaşmazlar, o nedenle de bir başka ülke tarafından korunması gereken kaynak diye
nitelenmezler.
CHP, kurulduğu günden beri sol damarı güçlü
bir kitle partisidir. Bu niteliği ile büyük devrimleri gerçekleştirmiştir, o
nedenle kimseye ve özellikle de emperyalizme hizmet edenlere benzemek ihtiyacı
yoktur.
Hele bir yabancı ülke tarafından korunan
kaynak olmaya hiiiiç ihtiyaçları yoktur.