CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın partilerinin
‘millet ittifakı’ içinde yer alıp almayacağı sorusuna karşılık ‘parlamenter
sistem, güçler ayrılığı gibi demokratik temel kurallar noktasında görüş birliği
olduğunu’ söyleyerek, “‘Millet İttifakı’nın öngördüğü ortak noktalarda
benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim” dedi.
Tahmin ediyorum
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında yeterli bilgiye sahip değil.
Davutoğlu'nun henüz
Türkiye'de tanınmadığı yıllarda
yayınlanan çalışmalarına yansıyan felsefi görüşleri Türkiye'de hemen hiç
irdelenmedi. Oysa, ABD'deki Yansız Politika Merkezi isimli düşünce kuruluşu
Aralık 2013'de yayınladığı ayrıntılı bir raporda Davutoğlu'nun 1993/94 yıllarıa
ait doktora tezine ve Malezya'da yayınlanan bir kitabına dayanarak,
Davutoğlu'nun felsefi düşünceleri hakkında çok ilginç saptamalar yapılıyor.
Düşünce kuruluşunun
raporunda bildirildiğine göre, Davutoğlu'nun söz konusu çalışmalarına
yansıttığı görüşleri özetle şöyle:
--Allah'ın "tek"liğini
simgeleyen "tevhit" kavramı, "din" ve "devlet"i
ayıran laik anlayışa karşı, hayatın bütün yönlerinin "bir"liğini de
ifade etmektedir.
-- Batının modernist
modeli insan merkezli kurama dayanması nedeniyle kınanmalıdır. İslam'ın tevhit
kavramına karşılık, batının aydınlanma düşüncesi vahiy ile, yalnızca akıl ile
aydınlanan anlayışı birbirinden ayırmaktadır.
-- Bilgi
kaynağı böylece ikiye ayrılınca, modern çağda vahiy kenara itilmiş ve güvenilir
bilgi kaynakları olarak Batı'nın bireyin akıl ve deneyimine ağırlık vermesi ile
sonuçlanmıştır. Sosyal ve siyasal dünyayı düzenlemesi için insan aklına
güvenmekle, Aydınlanma, şiddetli bir batı medeniyeti krizi yaratmıştır.
--Batı ve İslam dünyaları
arasındaki bu ayrılık, Türkiye’nin uzun süredir gösterdiği “batı”nın bir
parçası olma çabasının hem imkansız, hem de sakıncalı olduğunu göstermektedir.
-- Toplumdaki gerçek kültürel, tarihi, sosyal ve siyasal
güçleri görmezden gelerek tümüyle bir medeniyetsel değişim sağlamayı amaçlayan
hırslı ve ütopik bir proje olan Cumhuriyet projesi, bir medeniyetin
reddedilmesinin, medeniyet değiştirmenin ve (başka) medeniyete uyumun başarılı
olamayacağını kanıtlamıştır. Batı medeniyetinin bir Müslüman ülkeye aşılanması
sakıncalıdır.
Türkiye, Müslüman
kimliğine vurgu yaparak, hem diğer Orta Doğu devletleriyle yakınlık , hem de,
bölgeye dayatılmış yoz ulus devlet modeline alternatif jeostratejik bir vizyon
tesis edebilir.
Özetin özeti
şudur: Davutoğlu, medeniyet kavramını, bireyi odak alan insan hakları gibi
evrensel değerler üzerinden değil, din üzerinden yorumlayan, batı uygarlığına
"Hristiyan medeniyeti" olarak bakan ve Cumhuriyetin aydınlanma
düşüncesini reddeden bir kişiliktir.
Davutoğlu'nun Cumhuriyet'in
temsil ettiği değerleri reddeden bu felsefi arka planı, dış politika pratiğinde
yeni Osmanlıcılık ve"İslam Dünyası" liderliği hayali ile, Sünni İslam
mezhepçiliği olarak kendisini göstermiştir.
Davutoğlu'nun nasıl bir
karakter yapısına sahip olduğuna da kısaca göz atmakta fayda var. Davutoğlu
geçtiğimiz Temmuz ayında üç gazeteciyle yaptığı bir TV söyleşisinde "Dışişleri
Bakanlığındaki FETÖ yapılanmasının sorumlusu kim?" sorusuna muhatap
oluyor. Bu soruya verdiği cevap ibretlik:
".....o
zamanki müsteşarımız Sn. Feridun Sinirlioğlu'na bu yapıya dönük olarak
bakanlıkta gerekli teftişleri soruşturmaları yapın ve bu yapının bakanlığı
nüfuz etmesi konusunda tedbirler alın diye (talimat verdim). Bütün bu
yetkililer şu anda görev başındalar hala. Dolayısıyla elimizden geleni
yaptık".
Davutoğlu'na göre,
bürokratlarına talimat vererek gereğini yapmış. Bürokratlar kendilerine düşeni
yapmadı ise, onun kabahati değilmiş. Bürokratlar bakanlığın teşkilat yasasını,
sınavlarla ilgili bütün yönetmelikleri, sınav sistemlerini. sınav
komisyonlarının kuruluşunu cemaatçilerin içeri doldurulmasına göre düzenlemiş
ve bu işlerin siyasi sorumlusu Bakan'ın haberi olmamış.
Davutoğlu'nun karekter
yapısını anlamak için başka bir örneğe gerek var mı?
Kılıçdaroğlu’nun
bunları bilerek, Davutoğlu ile bir işbirliğine gideceğine inanmıyorum, daha
doğrusu inanmak istemiyorum.
ABD eski büyükelçisi
Eric Edelman, Aralık 2004'de Vaşington'a gönderdiği kriptoda, zamanın
Milli savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün, dönemin başbakanlık/dışişleri
bakanlığı danışmanı Ahmet Davutoğlu'nu "fevkalade tehlikeli" olarak
tanımladığını bildirmişti. Bu kripto Wikileaks tarafından açıklanmıştı.
Vecdi Gönül'ün
teşhisinin gerçekten ne kadar haklı olduğu Davutoğlu'nun sonraki yıllarda
Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak, Suriye başta, Orta Doğu'da yaptığı
uygulamalarla ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı şimdi Türkiye için
"fevkalade tehlikeli" olduğu kanıtlanmış bu şahıs ile işbirliği
peşinde..