26 Mart 2019 Salı

GENE İDAMI TARTIŞTIRIYORLAR



Türkiye’de idamın geri getirilmesi gene gündemde.Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis idam cezasını getirirse ben onaylarım dedi.
Zannedersiniz ki; Cumhurbaşkanı eskisi gibi herhangi bir partiyle bağı olmayan partiler üstü bir kişilikmiş de kendisi parlamentoda istediğini yaptıramıyor. Kendi partisi ve destekçisi MHP’nin oyları bu konuyu Meclise getirebilir  . Ama aslında bu tartışma tamamıyla gündem değiştirmeye yönelik, yoksa kendi milletvekillerine bir talimat verir ve bu kanun teklifini Meclise getirirdi.
Ölüm cezası bugün dünyada 74 ülkede hala uygulanıyor. Amerika Birleşik  Devletleri dışında hepsi hemen hepsi Ön Asya, Orta Asya ve Afrika ülkeleridir., Buna karşılık idam Cezasını bütünüyle kaldırmış ülke sayısı 86’dır.
Türkiye’de İdam Cezası son olarak 1984 yılında uygulandı. Ondan sonra 20 sene bu insanlık dışı ceza yasalarda bulunmasına rağmen hiç uygulanmadı. Bundan 15 yıl önce yani 2004 yılında bir kanunla  bu cezayı kaldırarak bu ülkeler arasına çağdaş bir ülke olarak girmişti. Bunun sonucunda da ölüm cezasının verilemeyeceğine  dair kural Anayasa’nın 38/9. Maddesinde kabul edilmişti. Bu kabule bağlı olarak Anayasa’mızın 17/4 maddesinde bulunan “…Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile ….” Şeklindeki  cümlede anayasadan çıkarılmış ve 17/1 maddesindeki “ herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” Şeklindeki kural mutlak bir içeriğe ve değere kavuşmuştu. Bu önemli kuralın  yanı sıra, Anayasa’nın 12. Maddesinde yazılı “….Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez,vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir…” kuralı da Anayasal çizgiyi de bütünüyle tamamlamaktaydı.
Anayasa’nın 38/9, 17/1 ve 12. Maddesindeki bu düzenlemeler rağmen bugün ölüm cezasını yeniden yürürlüğe koymaya çalışmak Anayasa’ya açıkça aykırı bir tutum olacaktır.  
Anayasa’ya aykırılığının yanında Türkiye’nin 35 yıldır uygulamadığı bir ceza türünün geri getirilmesi, AB üyeliğini kendisine hedef olarak tespit etmiş ülkemizin gelişmişlik düzeyini, sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarına çözüm bulması ve demokratik ve sosyal reformlar için model oluşturması bakımında olumsuz sonuçlar doğurabilir.
 Ülkede yaşanan ekonomik çöküntünün gündem değiştirerek konuşulmasını engellemek için getirilen bu tartışma, ekonomik açıdan da bakıldığında böyle bir konun tartışılması dahi olumsuz sonuçlar doğurabilir.
İdam cezası tartışmaları gerçekçi olmadığı gibi, tamamıyla iç politikaya yönelik sığ bir tartışmadır.
Bu sığ tartışmaya maalesef Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı da katılmıştır. Kılıçdaroğlu bir gazeteye verdiği röportajda “İdam cezasını getirecekleri yok. İdam cezası tartışması ile mutfaktaki yangını örtmeye çalışıyorlar. Yalan üzerine siyaset olmaz. Halka yalan söyleyerek oy devşirmeye çalışmak, halka demokrasiye saygısızlıktır. Saygısızlık üzerine siyaset olmaz. İşsizlik var, çiftçi perişan vaziyette. Esnaf siftah yapamıyor. Gereksiz tartışmalarla beceriksizliklerini kapatmak istiyorlar. Benim idamım işsizliği önleyecekse, yoksulluğu bitirecekse, esnafı rahatlatacaksa, mutfaktaki yangını söndürecekse buyurun idam edin” diyerek tepki göstermiş.
Tabii bu tepkide aynen anayasaya aykırı olan dokunulmazlıkların bir defaya mahsus kaldırılmasına kerhen de destek verilmesinde olduğu gibi yanlıştır.
Siyasiler hiçbir olaya kendi pencerelerinden bakamazlar.
Cumhuriyet Halk Partisi her olaya evrensel değerler açısından bakmak zorundadır.
Yaşadığımız dönemde, insan hakları çok özel bir yer, önem ve değer kazanmıştır. Diğer tüm insan haklarının kaynağında hayat hakkı vardır. Bu nedenle hayat hakkı, insan kaklarının kaynağı olarak, en yücesidir. Bu hakkı tümüyle yok eden bir ceza olamaz. Olmamalıdır.Çağın anlamına da  ruhuna da aykırıdır.Bu nedenlerle hangi gerekçeyle olursa olsun Cumhuriyet Halk Partisi “İdamı getir” diyemez. Derse ucuz popülist politika yapmış olur.