15 Mart 2019 Cuma

ANAYASANIN ÇELİŞKİSİ



Ülkemizde temsili demokrasi uygulanmaktadır, yani halk egemenliğini kendi seçtiği temsilcileri aracılığı kullanmaktadır. Bu temsilciler yani milletvekilleri, bu egemenliği kendi adlarına değil, halk adına kullanmaktadırlar.
Yani Milletvekillerinin parlamento çalışmalarında kullandığı oy ve sözler, temsil ettiği halkı temsilen kullanılmış ve söylenmiştir.
Anayasamızın 175. Maddesinin başlığı “Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılma başlığını” taşımaktadır.
Bu madde içeriğinde, hem anayasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve hem de halkoylaması ile, yani doğrudan halkın iradesi ile olmak üzere iki farklı yöntemle değiştirilmesini kurala bağlanmıştır.
Anayasamız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anayasa değişikliğinin kabulü için üye tam sayısının beşte üçü ve üçte iki çoğunluğu aramaktadır.
Eğer Anayasa değişikliği üye tam sayısının beşte üçünün oylarıyla kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tekrar görüşülmesi için Meclise iade etmezse, değişiklik metni Resmi Gazete de yayınlanarak Halk oyuna sunulur. Eğer üye tam sayısının  üçte iki çoğunluğu ile kabul edilirse Cumhurbaşkanı tarafından halkoylamasına götürülebilinir.Eğer Cumhurbaşkanı halkoyuna değişikliği halk oyuna götürmez ise yayınlanarak yürürlüğe girer.
Burada dikkat edilmesi gereken konu aranan her iki çoğunluğunda üye tam sayına göre hesap edilmesidir.
Üye tam sayısı nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni meydana getiren  toplam Milletvekili sayısıdır. Şimdi toplam üye tam sayısı 600 dür. BU 600 sayısı sabit bir sayıdır, Milletvekillerinden biri veya bir kaçı vefat etseler ya da istifa ile Milletvekilliğinden çekilseler,  üye tam sayısının hesabında bu boşalmalar dikkate alınmaz ve 600 olarak kabul edilmeye devam edilir.
Ancak Anayasa halkoyuna sunulursa değişikliğin kabulü için  toplam seçmen sayısının yarısından bir fazlası değil, geçerli oyların yarısından  bir fazla oy anayasa değişikliği için yeterli sayılmıştır.
Anayasa koyucu Mecliste bütün hesapları üye tam sayısı ve vasıflı çoğunluk üstünden yaparken halk oylamasında geçerli oyların  basit çoğunluğunu yeterli görmüştür.
Bu durum aynı madde içinde çelişki yaratmaktadır. Parlamentoda hesaplar üye tam sayısına göre yapılırken, halk oylamasında sadece geçerli oylara göre hesap yapılmaktadır.
Halk oylamasında, geçersiz oylar yok kabul edilmektedir. Halbuki geçersiz oylar çekimser  oylardır. Örneğin Türkiye Büyük Millet Meclisinde çekimser oylar Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında belirttiği gibi red anlamına gelmektedir.
Bu nedenle geçersiz oylar red olarak kabul edilseydi 16 Nisan 2017 tarihli halkoylamasında evetler%50 nin altında kalmaktadır. Nitekim o halk oylamasında Evet oyları geçerli oyların %51.41 ne tekabül eden 25.157.463 dür.
Geçersiz oylar toplam  oyların %1.7 sine tekabül eden 865.047 dur. Eğer Anayasa Mahkemesi kararı göz önüne alınmış olsaydı “Evet”ler % 50 nin altında kalmış olacaktı.
Hele hesap birde toplam seçmen sayısına göre yapılırsa “Evet” oyları % 43lerde kalacaktır.
Her halükarda şu anda Türkiye’yi bir azınlık yönetimi yönetmektedir.
Yani durum, 16 Nisan akşamı yapıldığı gibi “Adam kazandı” denmeyecek kadar ciddidir.
Şimdi muhalefet partilerinin ve aydınların yapmaları gereken, parlamenter demokrasiye tekrar dönülmesi  ve anayasanın halkoyuna sunulması durumunda  da siyasi partileri uzlaşmaya mecbur bırakacak, toplam seçmen sayısının yarısından bir fazlası kuralı getirilmesi için çabalamaktır.