Ülkemizde temsili demokrasi uygulanmaktadır,
yani halk egemenliğini kendi seçtiği temsilcileri aracılığı kullanmaktadır. Bu
temsilciler yani milletvekilleri, bu egemenliği kendi adlarına değil, halk
adına kullanmaktadırlar.
Yani Milletvekillerinin parlamento
çalışmalarında kullandığı oy ve sözler, temsil ettiği halkı temsilen
kullanılmış ve söylenmiştir.
Anayasamızın 175. Maddesinin başlığı
“Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılma başlığını”
taşımaktadır.
Bu madde içeriğinde, hem anayasanın Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ve hem de halkoylaması ile, yani doğrudan halkın
iradesi ile olmak üzere iki farklı yöntemle değiştirilmesini kurala
bağlanmıştır.
Anayasamız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
Anayasa değişikliğinin kabulü için üye
tam sayısının beşte üçü ve üçte iki çoğunluğu aramaktadır.
Eğer Anayasa değişikliği üye tam sayısının
beşte üçünün oylarıyla kabul edilir ve Cumhurbaşkanı tekrar görüşülmesi için
Meclise iade etmezse, değişiklik metni Resmi Gazete de yayınlanarak Halk oyuna
sunulur. Eğer üye tam sayısının üçte iki
çoğunluğu ile kabul edilirse Cumhurbaşkanı tarafından halkoylamasına götürülebilinir.Eğer
Cumhurbaşkanı halkoyuna değişikliği halk oyuna götürmez ise yayınlanarak
yürürlüğe girer.
Burada dikkat edilmesi gereken konu aranan
her iki çoğunluğunda üye tam sayına
göre hesap edilmesidir.
Üye tam sayısı nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni meydana
getiren toplam Milletvekili sayısıdır.
Şimdi toplam üye tam sayısı 600 dür. BU 600 sayısı sabit bir sayıdır,
Milletvekillerinden biri veya bir kaçı vefat etseler ya da istifa ile
Milletvekilliğinden çekilseler, üye tam
sayısının hesabında bu boşalmalar dikkate alınmaz ve 600 olarak kabul edilmeye
devam edilir.
Ancak Anayasa halkoyuna sunulursa
değişikliğin kabulü için toplam seçmen sayısının yarısından bir
fazlası değil, geçerli oyların yarısından bir
fazla oy anayasa değişikliği için yeterli sayılmıştır.
Anayasa koyucu Mecliste bütün hesapları üye
tam sayısı ve vasıflı çoğunluk üstünden yaparken halk oylamasında geçerli
oyların basit çoğunluğunu yeterli
görmüştür.
Bu durum aynı madde içinde çelişki yaratmaktadır.
Parlamentoda hesaplar üye tam sayısına
göre yapılırken, halk oylamasında sadece geçerli oylara göre hesap
yapılmaktadır.
Halk oylamasında, geçersiz oylar yok kabul
edilmektedir. Halbuki geçersiz oylar çekimser
oylardır. Örneğin Türkiye Büyük Millet Meclisinde çekimser oylar Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında belirttiği gibi
red anlamına gelmektedir.
Bu nedenle geçersiz oylar red olarak kabul
edilseydi 16 Nisan 2017 tarihli halkoylamasında evetler%50 nin altında
kalmaktadır. Nitekim o halk oylamasında Evet oyları geçerli oyların %51.41 ne
tekabül eden 25.157.463 dür.
Geçersiz oylar toplam oyların %1.7 sine tekabül eden 865.047 dur.
Eğer Anayasa Mahkemesi kararı göz önüne alınmış olsaydı “Evet”ler % 50 nin
altında kalmış olacaktı.
Hele hesap birde toplam seçmen sayısına göre
yapılırsa “Evet” oyları % 43lerde kalacaktır.
Her halükarda şu anda Türkiye’yi bir azınlık
yönetimi yönetmektedir.
Yani durum, 16 Nisan akşamı yapıldığı gibi “Adam kazandı” denmeyecek kadar
ciddidir.
Şimdi muhalefet partilerinin ve aydınların
yapmaları gereken, parlamenter demokrasiye tekrar dönülmesi ve anayasanın halkoyuna sunulması durumunda da siyasi partileri uzlaşmaya mecbur
bırakacak, toplam seçmen sayısının
yarısından bir fazlası kuralı getirilmesi için çabalamaktır.