1 Şubat 2019 Cuma

SU-İ EMSAL MİSAL OLMAZ



Son günlerde haftalarda şişirme seçmen söylentileri o kadar yaygınlaştı ki, mezardaki isimlerin,  150 yaşındaki kişiler hala hayatta imiş gibi seçmen listelerine yazıldığı tespit edildi. Hatta tam kanunsuz karar vermekte bir beis görmeyen Yüksek Seçim Kurulu bile bu kişilerin seçmen listelerinden düşürülmesine karar verdi.
Bu usulsüzlükleri yapanların iktidara yakın kişiler olduğu ve böylece seçim sonuçlarına hile karıştırılacağı yönünde kamuoyunda bir kanı oluşunca, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 1946 genel seçimlerinde ve 1947 Muhtarlık seçimlerinde de hile yapıldığını söyledi.
Yani 74 sene evvel olmuş ve bugün kimsenin o seçimlerde yolsuzluk yapılmadığını söyleyip savunmadığı olayları gündeme getirdi.
İsmet İnönü’nün kendisi, 1946 seçimlerinin kısmen hileli olduğundan yakınmıştır. CHP yanlısı yerel yöneticilerin dürüst davranmadığını farkına vardığında-burada özellikle , adını anmaksızın Cevdet Kerim’den söz ediyordu- bu şekilde davranan kişilerin ülkenin onuruna leke sürdüğünü ve bu olayın kendisine hakaret olduğunu söylemiştir.İnönü öfkeyle, CHP’nin “beş milletvekilliğini de” kaybetse ne değişeceğini soruyordu. (İsmet İnönü, Metin Heper, Tarih Vakfı Yayınları Eylül 1999 Sayfa 118-119)
Şimdi Tayyip Beyin de benzer bir açıklamayı, mühürsüz oy zarfları geçerli sayarak tam kanunsuz bir karar veren  Yüksek Seçim Kurulu  hakkında söylemesini bekliyoruz.   
Böyle bir açıklama yapmayacağı gibi, Recep Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman böyle çok eski olayları da bugün yaşanan olumsuzlukları olağan göstermek için örnek gösterdiği hatırlardadır.
301 cana mal olan Soma Kömür ocağı faciası sonrasında da 1820 lerde Avrupa da da benzer faciaların yaşandığını söylemiş ve çok eleştiri almıştı.
Aslında bu tarz söylemler yanlışın kabulü anlamındadır.
İslam hukukunun Mecelle dışında kalan genel kurallarından biri de “Su-i emsal misal olmaz” kuralıdır. Yani kötü bir örnek, örnek olarak alınamaz.
“Su-i misal emsal olmaz” geçerli  bir hukuk ve mantık kuralıdır. Bunun anlamı, bir hareketi mâzur kılmak için o hareket gibi kötü olan veya suç teşkil eden başka hâdiseler örnek gösterilemez demektir.
1946 seçimlerinde usulsüzlük yapılmış olması 31 Martta yapılacak Mahalli İdareler seçimlerinde yapılacak usulsüzlüklerin mazereti olabilir mi?
Örneğin Soma faciasını takip eden günlerde gazetelere yansıyan bir fotoğraf vardı. Yere düşmüş madenci yakını bir vatandaşa tekmeyle saldıran bir danışman(!)vardı.
Şimdi insanlar bu çirkin ve vahşice davranışı örnek gösterip, muhaliflerine ya da karşıt görüştekilere tekme tokat saldırma hakkı mı kazanacaklar.
Ya da demokrasimizin en büyük zaaflarından biri de bir iktidar zamanında yapılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin yargı önünde hesabının sorulmamasıdır.
Şimdi yolsuzluk yapan bir kamu görevlisi yakalansa o da çıkıp canım eskiden de yolsuzluk yapılıyordu bunun hesabı hiç sorulmamıştı, o nedenle benim yaptığım suç değilmidir mi diyebilecek.
Hukuk devletlerinde böyle bir düşünce olamaz.
Demokrasinin tek kuralı zaman zaman ortaya sandık konması değildir.
Ama demokrasinin olmazsa olmazı insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğüdür.