4 Şubat 2019 Pazartesi

BAŞARISIZ MI YOKSA GÖREVLİ Mİ?


                     
Yaşadıklarımıza çok gerçekçi yaklaşırsak, emperyalistler Sevr’in yırtılıp atılıp yerine Lozan’ın yapılmasını içlerine sindirememişler. O günden beri bunun rövanşını alma peşindeler.
1950 den beri yavaş yavaş Cumhuriyetin temel değerleriyle oynamaya başladılar. Bunda kısmen başarılı oldular, zaman zaman da geri adım attılar.
Kemal Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına geçinceye kadar, Cumhuriyete, Cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkan bundan hiç taviz vermeyen bir Cumhuriyet Halk Partisi vardı.
Ama AKP’nin iktidara gelmesinin ardından Cumhuriyet Halk Partisinde yaşanan yönetim değişikliği ile beraber bunu daha fütursuzca yapmaya başladılar. Nitekim yandaş medya yazarlarından biri çıkıp “Cumhuriyet bir parantezdi, şimdi bunu kapatıyoruz” diye yazabiliyor ve bu söylediğinden ötürü ne yasal ve ne de siyasal  en ufak bir tepkiyle karşılaşmıyor.
Ortadoğu’yu bölme planı olan BOP eş başkanlığını bir övünme meselesi yapan AKP yönetiminden bu tür davranışlara karşı bir tepki beklemek elbette hayalcilik olur.
Bu arada ekonomi çökmüş güya tarım ülkesi olan ülkede insanlar pazara çıkamaz olmuş, dış borç gırtlağa kadar, iktidar sahiplerinin şımarıkça harcamaları ortadayken, ana muhalefet partisi topluma umut vermiyor.
Devletten evvel var olan devleti kuran Cumhuriyet Halk Partisi o kadar sıradanlaşmış ki, topluma bir proje, bir program sunamayan günlük karşılıklı laf ebeliği yapmayı muhalefet yapmak zanneder hale gelmiş.
Durum böyle olunca, bu durumdan çok rahatsız olan gerçek Cumhuriyet Halk Partililerde tam ortadan ikiye bölündüler.
Bir grup, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve yönetim kadrolarının yeteneksiz, beceriksiz oldukları için partinin topluma umut veremediğini söylüyorlar. Bu yeteneksiz, beceriksiz kadroları seçen görevlendirilen de Genel Başkan olduğu için sorumlunun Genel Başkan olduğunu ileri sürüyorlar.
Gerçek CHP’lilerin bir diğer yarısı ise  bugün Cumhuriyet Halk Partisinde oluşan  yapının bir proje olduğunu ileri sürüyorlar.
Bu tezi savunanlar, emperyalistlerin Ortadoğu’da kurmaya çalıştıkları yapının Türkiye ayağının önündeki en büyük engelin Sevr’i yırtıp atan Lozan’ı yapan Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu bu nedenle istediklerine ses çıkartmayan, AKP’nin iktidarda kalmasını sağlayacak bir Cumhuriyet Halk Partisi yapısı kurduklarını söylüyorlar ve buna inanıyorlar.
Buna örnek olarak da, Partinin ve Devletin kurucusuna “Kefere” diyebilen, ayrıca özerklik yanlısı bir kişiyi, “ Ben Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekiliyim ama Cumhuriyet Halk Partili değilim” diyen bir diğer şahsı ve daha bunlar gibi bir çoğunu milletvekili, hatta Genel Başkan yardımcısı yapan bir Genel Başkan’ın proje olduğunu söylüyorlar.
Şimdi bir de buna Belediye başkan adaylarının seçimi eklenince bunların savı iyice kuvvetlenmiş oluyor.
Aday gösterilen Belediye Başkan adaylarına bakınca sanki bu söylenenleri nasıl haklı çıkartırız gibi aday tespitleri yapıldığını görürsünüz.
Hayatında hiç Halk Partili olmamış bir çok küçük bir partinin Genel Başkanı İstanbul’da bir ilçe Belediye Başkanlığına aday gösterilebiliyor.
Bu görüşü savunanların iler sürdüklerine Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazanma şansının olduğu yerlerde benzer aday belirlenmesinin  yapıldığı söyleniyor.
Parti yönetiminin bu basiretsiz tutum ve davranışından ötürü, bugün Cumhuriyet Halk Partililer yönetim kadrolarının “BAŞARISIZ MI YOKSA GÖREVLİ Mİ?” olduklarını tartışıyorlar.