Cumhuriyet Halk Partisi 2010 öncesi dönem Genel Başkan
yardımcılarından Yılmaz Ateş bir yazılı açıklama yaptı. Müsaadesini alarak onu
siz değerli okuyucularımızla paylaşıyorum.
Açıklama şöyle:
“Cumhur ittifakını oluşturan partiler, 31 Mart’ta yapılacak yerel
seçimlere odaklanırken yönetimin adaylaştırma sürecinde parti içinde yarattığı
tahribatla kamuoyunda tartışılması ve sürecin halen sonuçlandırılmamış olması,
iktidar uygulamalarından memnun olmayan çevrelerde üzüntüyle karşılanmaktadır.
CHP
yönetimi, halkın sorunlarına çözüm olacak projelerle kamuoyu karşısına
çıkmak yerine kişi odaklı muhalefet, toplumsal açılımlar yerine popülist kişi
transferleri, partiyi bugüne taşıyan politika ve kadroları dışlamayı tercih
etmiştir. 2010 yılından beri bu anlayışla girilen bütün seçimler
kaybedilmiştir. İzlenen yanlış politika ve uygulamaların hesabının görülmesi
talepleri, bir sonraki seçim öne çıkarılarak “Aman partiyi yıpratmayalım, zarar
görmesin, iktidarın ekmeğine yağ sürmeyelim” Gerekçesiyle hep ertelenmiştir.
Ertelemeler partiyi kimliğinden kadrolarından uzaklaştırmıştır.
Bu yönetimin işbaşına gelmesinde katkıları
olan kadrolar dahil bu yanlış uygulamalara tahammül edemez duruma gelmişlerdir.
İlçe, İl. Belediye Başkanları, Parti Meclisi üyeleri. Genel Sekreter
görevlerinden, bir kısmı da partilerinden istifa etmişlerdir. Eski Genel
Sekreter kamuoyuna “ Liyakat ve emek dikkate alınmadan, bireysel yakınlığa
dayalı adaylaştırma yapılmıştır .“ Açıklamasını yapmıştır.
Parti Meclisi (PM)’nin onay vermediği
isimleri Genel Başkan aday yapmıştır. PM, kurultaydan sonra en yetkili
organdır, Genel Başkanın üstündedir. Demokratik kurumlarda hiçbir
makam sınırsız yetkilerle donatılmamıştır, hiçbir makam tüzük ve yasaların
vermediği yetkiyi kullanamaz.
Örgütlere gönderilen bir önerge ile üyeler
tarafından “eğilim yoklaması” ile seçilen
Belediye ve İl Genel Meclisi Üyeleri’nin değiştirileceği ifade
edilmektedir. Umarım böyle bir uygulamaya gidilmez.
Demokratik teamüller, , örgütler, emek,
liyakat, temiz toplum özlemi parti içinde birliktelik sağlanmadan, ilkeleri
belli olmayan yapay ittifaklar, popülist adaylar CHP’yi başarıya götürmez.
Başta Genel Başkan olmak üzere yönetim,
partiyi ayrıştıran uygulamalardan vaz geçerek, adaylaştırma sürecini bir an önce
sonuçlandırıp Türkiye’nin aydınlık geleceği için 31 Mart’ı, demokrasi
güçlerinin ortak hedefi haline getirmelidir.”
Aklı başında hiç kimse bu açıklama içinde
söylenenlere itiraz edemez.
Parti Meclisi’nin onay vermediği isimleri
Genel Başkan aday olarak atamıştır. Genel Başkanın bu davranışı (Führerprinzip) Führer ilkesini
yani diktatoryal bir anlayışın hayata geçirilmesidir.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
kendisi Kurultaydan sonra en yetkili organ olan Parti Meclisi’nin reddettiği
adaylarını aday olarak atarsa bu bir diktatoryal anlayışın göstergesi olur. O
zaman nasıl dönüp Tayyip Erdoğan’ın davranışlarının demokrasi ile
bağdaşmadığını söyleyebiliriz ki.
Bugüne kadar parti ilkelerini benimsememiş,
hatta kendi politik çizgilerini tarif ederken “Ben Cumhuriyet Halk Partili
değilim ama Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekiliyim” diyen ya da partinin
kurucusu Ulu Önder Atatürk’e “Kefere” diyebilen, 2010 Anayasa değişikliğin
sürecinde üyesi olduğu partide “YETMEZ
AMA EVET” dedirtmek için çaba sarf eden kişilerin Cumhuriyet Halk Partisi’ne
hiçbir katkıları olmadığı gibi gerçek partilerinde eksen kaymasından ötür,
partiye karşı mesafeli durmalarına neden olmuştur .
Sayın Yılmaz Ateş’in yaptığı açıklamanın
tamamına katılmamak mümkün değildir. Açıklama da yazılan her şey bire bir
doğrudur,