Yalan hedef kitleyi aldatmak için bir
kimsenin yalan olduğunu bildiği olguları uydurması veya doğru olduğunu bildiği
olguları inkâr etmesidir.
Nitekim,
birkaç gün önce ölen ABD eski başkanı George Bush ( Baba Bush) son 40 yılda bir
dönem seçilebilen tek ABD başkanıydı. Neden mi? Halka "dudaklarımı iyi
okuyun, yeni vergi yok" deyip, vergi koyduğu" için.
Yani burada
Başkan Bush, yalan olduğunu bile bile halkından gerçekleri saklamıştır.
Gelişmiş
demokrasilerde seçmen "yalan söyleyen" siyasetçiyi seçmez diyor Sayın
Cem Toker sosyal medya paylaşımında.
Ülkemizde
de siyasetçiler gerçekleri çarpıtırlar.
Son günlerde bunun en tipik örneklerinden biri de, Cumhuriyet
döneminde bir zamanlar ezan okunmasının
yasaklandığının söylenmesidir.
Türkiye’de ezan okunması hiçbir zaman
yasaklanmamıştır. Bunun böyle olduğunu, “Ezan yasaklandı” diyenler de biliyor.
Ama buna hedef kitlenin inanacağını düşünerek söylüyorlar.
Örneğin ülke borç içinde yüzerken, itibar
göstergesidir diyerek 15 uçaklık filo kurmak da ülkedeki ekonomik bunalım
konusunda halkı kandırmaya çalışmaktır.
Bizde halka gerçekleri söylemeyen sadece iktidar mensupları değildir. Muhalefet mensupları da önce halka
iktidarı suçlayan sözler söylerler, sonra iktidara payanda olup söylediklerinin
tam aksini yaparlar. Örneğin, HDP bölücüdür onlarla hiçbir şekilde beraber
hareket etmeyiz der, sonra payanda olduğu AKP öyle istiyor diye, “T.C” nin
resmi kurumların tabelalarına geri dönmesi ile ilgili yasayı reddettirmek için
HDP ile birlikte TBMM de yapılan oylama da çekimser kalarak yasanın reddini
sağlarlar.
Böyle gelişi güzel gerçek dışı beyanlar,
davranışlar da yaygınlaşırsa bu durum, halkın demokratik yönetime olan inancını
kaybetmesinin, otoriter yönetimlere meyil etmesinin önünü açar.
Bu yalanların yaygınlaşmaya başlaması,
kamuoyunun siyasetçiler hakkında yalancılar güruhu olduğunu düşünmesinden
dolayı siyaset kurumuna olan inanç azılır. Geniş kitleler demokrasiden
uzaklaşıp totaliter bir düzenin beklentisi içine girerler.
Gelişmiş toplumlarda herhangi bir konuda
halkına yalan söyleyen siyasetçi bunun bedelini bir daha seçilememekle
öder.
Bu
sonucun temel nedeni, o ülkeler de özgür basının olmasıdır..
Bizim
siyasi hayatımız yalanlarla doludur. Hatta o kadar kanıksanmıştır ki,
siyasetçiler her hangi bir ürüne zam yok
derlerse, halk o mala zam geleceğini düşünmeye başlar ve de öyle olur.
Son
günlerde Türkiye de iktidar sahibi siyasetçiler çıkıp, “ekonomik kriz yok, bu
büyük bir yalandır” diyebiliyorlar.
Ama artık
geniş halk kitleleri de bunlara inanmıyor. Zira o hedef kitlede bu ülke de
yaşıyor ve çarşıya pazara gittiği zaman acı gerçeklerle yüzleşiyor.
Hedef
alınan o kitle bile işin vahametini anlamış olmalı ki, onlar bile doğruları
öğrenmek için, bugün iktidara muhalif olduğu bilinen birkaç Televizyon kanalını
seyredip, birkaç gazeteyi okumaya başlamışlar.
Yazılı ve
görsel basına ne kadar egemen olursanız olun, her geçen gün kullanıcısı artan
bir de sosyal medya gerçeği var, halk artık söylenen yalanların doğrularını
buradan öğrenmeye ve takip etmeye başladı.