Türk Ceza Kanunu’nun 216.
Maddesinin başlığı “Halkı Kin ve Düşmanlığa
Tahrik ve Aşağılama” dır.
AKP’li
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçenlerde yaptığı bir konuşmada Çankaya,
Beşiktaş, Şişli gibi yaşam kalitesinin yüksek olduğu ilçelerdeki CHP
seçmenine yönelik olarak “Türkiye yansa da şaha kalksa da bunların
umurlarında değildir” dedi.
Toplumlar, genelde ekonomik
durum, kan bağı, din mezhep veya coğrafi köken yönünden farklılıklar
göstermektedir. İşte AKP’li Cumhurbaşkanı, Anayasanın 104. Maddesinin 2.
Fıkrasına göre Türk Milletinin birliğini temsil etmesinin yanında,
Cumhurbaşkanlığı görevine başlarken, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine
getireceğine dair ant içmiştir.
Yani Cumhurbaşkanı’nın
yaşam kalitesi görece yüksek bu bölge de yaşayan insanları, ülkenin
sorunlarıyla ilgisiz bir kesim olarak göstermesi, diğer kesimde yaşayan
insanları bu halk kesimine karşı tahrik etmektir.
Sarf edilen sözler bölge
halkını, ülkenin büyük sorunları karşısında üzülmeyen, büyük başarıları
karşısında sevinmeyen, duyarsız insanlar olarak tarif etmek, o insanları vatan
haini gibi göstermektir.
Cumhurbaşkanınca yapılan bu
açıklama toplumun diğer kesimlerindeki insanlara, sayılan bölge insanlarına
karşı, düşmanca duygular, kin ve nefret duymayı telkin eder mahiyettedir.Bu
söylem insanlar arasında kitlesel düşmanlıklar uyandırmaya elverişlidir.
Hiçbir görev, vatandaşlar
arasında muayyen özelliklere sahip bir kesimin
diğer kesim aleyhine kin ve düşmanlığı yöneltecek şekilde konuşamaz, konuşmamalıdır.
AKP Genel Başkanı’nın bu
söylemi bu nedenlerledir ki, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında da mütalaa
edilemez.
Cumhurbaşkanının, yemininde
milletin bölünmez bütünlüğünden de söz etmektedir. Halbuki söylem toplumu
ayrıştırıcı bir söylemdir.
Yeni anayasal
düzen içinde Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğunun
da mutlak olmaması gerekir; zira Cumhurbaşkanı artık hem tarafsız
değildir ve hem de yürütmenin başıdır.
Bir Cumhurbaşkanı
vatandaşların birbirlerine karşı düşmanlık duymalarını veya kin beslemelerini,
birbirlerinden nefret etmelerini istemez, istememelidir.
Bilerek veya
bilmeyerek ama özensizce seçilen bu sözcükler toplum da ayrıştırmaya, kin ve
nefret tohumları ekmeye müsait olduğu gibi tahrik de teşkil eder.
“Türkiye
yansa da şaha kalksa da bunların umurlarında değildir” sözü bazı kesimlerde
yaşayan vatandaşları, yaşam kalitesinin yüksek olduğu bölgelerdeki insanlara
karşı tahrik teşkil ederek, bu suretle insanlar arasında kitlesel düşmanlıklar
uyandırmaya neden olabilir.
Siyasetçiler, ülkede
barışın, huzurun tesis edilmesini istiyorlarsa, gerek siyasi rakiplerine, gerekse
kendilerin karşı olduklarına inandıkları kitleler hakkında daha düzgün ifadeler
kullanmak zorundadırlar.
Yarın birisi de kalkıp,
ülke ekonomik bunalımda ama, bu AKP yöneticilerinin umurunda değil, onlar için
mühim olan yakın çevrelerini ekonomik menfaatleridir, derse ne olur.
Ayrıca yaşam kalitesi yüksek yerlerde yaşayan
insanları itham eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 100 odalı sarayda
oturup, beyaz çay ve ejder meyveli smoothie içip, Sarayın
bahçesindeki meyveler üşümesin diye ısıtma sistemini kuran, millet
ekonomik kriz ile boğuşurken 500 milyon
dolarlık uçak alan kişi olarak, bu insanları itham etmesi de düşündürücüdür.
Bu nedenle danışmanları AKP
Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a bu tür söylemlerden uzak durması gerektiğini
telkin etmelidirler.