Albert Einstein “Hep aynı
şeyi yapıp farklı bir sonuç beklemek aptallıktır” demiş.
Türk siyaset adamları bunu
doğrulamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
1950 seçimlerinden sonra Orhan
Veli Kanık, kendi çıkarttığı Yaprak Dergisinde 15 Mayıs 1950 de “ Demokrat
Parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı.Oysa ki Halk Partisi; halkın kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son
zamanlarda ne fedakarlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din
dersleri, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, imam hatip kursları, türbeler,
şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaa tanınan haklar ……Hiçbiri
kar etmedi. Zavallı Halk Partisi” şeklinde
bir yazı yayınlamış.
Bugün ki Halk Partisi
Yönetimi de benzer şeyleri yaparak, kendi ilkelerinden, programından tavizler
vererek seçim kazanacağını zannediyor.
Türkçe dilini savunurken, “Ezan Türkçe okunsa
ne olur” diyen milletvekilini, sırf belli çevrelere hoş görünmek için “Kesin
İhraç Talebiyle” disiplin kuruluna sevk ediyor.
Laikliğin rafa kaldırılmasına, karşı
taraftan oy alacağız düşüncesiyle sessiz kalmak.
Ayrılıkçı Kürtleri memnun etmek için örneğin
Cumhuriyetin Tunceli iline, “Dersim” demek.
Bu yöntemlerle seçim
kazanılsaydı, Orhan Veli’nin yazdıkları 1950 seçimlerinde olmazdı.
Bu yöntemlerle iktidar
olunmaz, olunmayacağı da görülmüştür. Kimse
aslı varken taklidine oy vermez.
Çiftçinin, köylünün
sorunlarıyla ilgili bugüne kadar dişe dokunur tek kelime bir şey söylediniz mi?
Tarımda aile işgücü temelinde
küçük ve orta ölçekli Köylü işletmelerini yeniden tarımın öznesi yapmak için
planınızı, projelerinizi halka anlatıyor musunuz?.
Türkiye de yargı bağımsızlığı
olmadığını söylüyorsunuz da,iktidar olduğunuzda yargı bağımsızlığını ve hakim
güvencesini nasıl sağlayacağınızı halka anlatmıyorsunuz.
Söylemediniz iktidar olmak için
öncelikle bunları söylemeniz gerekiyor.
Türk Halkı
rejimin korunmasını ve Atatürk ilke ve Devrimlerinin sürmesini ister. Ancak
bunların yanında adalet, temel hak ve özgürlüklerin korunmasını, bunların
yanında, işsizlik sorununun ve köylünün, çiftçinin sorunlarının çözümünü, gelir dağılımında eşitliği, barış ve
düzenin hakim olduğu bir ülkede ister.
Onun için çürüme noktasına
gelmiş AKP’yi iktidardan uzaklaştırabilmek için oluşturulacak nitelikli
kadrolar, halkın ekonomik sıkıntılarına, yolsuzluk ve hortumlara, politik çıkar
tezgahlarına, talancılık ve siyasal
kirlenmeye bir tepki yaratıp, bir alternatif olduğunu geniş kitleleri ikna edip
Cumhuriyet halk Partisini iktidar olunabilinir.
Bu yöntemlerle iktidar olunabilinir ancak
Cumhuriyet Halk Partisi’nin şuandaki yönetimi, inatla Albert Einstein’nın haklılığını ispat etmeye çalışır şekilde, 1950
seçimleri öncesi Halk Partisi Yönetimlerinin yaptığı yanlışları yapmaya devam
ediyor.