Cumhurbaşkanı
tarafından casus, ajan olduğu söylenen Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel
yurt dışına çıkma bile yasağı konmadan hem de hakkında 18 yıla kadar hapis
istemli iddianame düzenlendiği gün tahliye edildi. O da elini kolunu sallayarak
yurt dışına gitti.
Tabii kaçtı
mı kaçmasına göz mü yumuldu bunlar hep bir soru işareti.
Hatırlayın
söylenenleri “Burası hukuk devleti, yargının işi” gibi güzel sözlerin daha
mürekkebi kurumadan Merkel Binali Yıldırım konuşmasından hemen sonra bir anda
serbest bırakıldı.
Deniz Yücel
tahliyesinden sonra şunları söylemiş “ Niye çıktım, bir sene önce niye
tutuklandım halen bilmiyorum. Önemli değil, Sonuçta şunu biliyorum. Ne geçen
sene tutuklanmamın , ne bu sene bırakılmamın hukukla, hukuk devletiyle alakası
yok. Söyleyecek çok şey var ama şimdilik bu kadarıyla kalsın” demiş.
Cezaevinden
çıkarken de kendisine 13 Şubat tarihli tutukluluğa devam kararı verilmiş.
Yaşanan tam
bir komedi aslında komedi falan değil yargı bağımsızlığının bu ülkede söz
konusu bile olmadığının açık göstergesidir.
Nitekim
sosyal medyada bir dostum harika bir pasaj yayınlamış tam halimizi anlatıyor.
“Eskiden arkanda seni kollayan dayının, eniştenin olması yeterliydi .şimdi
işler değişti artık...
Merkel Yenge Arkanda Olsun Yeterli...” diye
Merkel Yenge Arkanda Olsun Yeterli...” diye
Soruşturma
sonucunda hazırlanan iddianamede, Deniz Yücel'in "terör örgütü
propagandası yapmak" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek"
suçlarından 4 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Yargı bağımsızlığının olmadığı gün gibi
aşikarken, siz nasıl olacakta firari FETO sanıklarını ya da başka siyasi
suçluları iadesini isteyebileceksiniz.
Türkiye bir
hukuk devletidir söyleminize kimi nasıl inandıracaksınız. En basitinden
Almanlar buna inanır da elinde bulunan siyasi suçluları iade eder mi?
Bir
gazetecinin sırf gazetecilik faaliyetinden ötürü tutuklanması, yargılanması
elbette demokratik bir ülkede kabul edilemez.
Ama en
yetkili ağızlardan, onun bir gazeteci olmadığını, onun bir casus, ajan olduğunu
ilan edeceksiniz, ondan sonra Merkel Binali Yıldırım görüşmesinden bir gün
sonra tahliye edeceksiniz ve Türkiye’yi terk etmesine de göz yumacaksınız.
AKP iktidarı
döneminde Türkiye hiç olmadığı kadar dünya ya rezil oldu.
Geçtiğimiz günlerde ABD
Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Türkiye ziyareti öncesi Cumhurbaşkanı başta olmak
üzere Türk yetkililer estiler gürlediler, Osmanlı tokadından bile söz ettiler.
Bu konuşmaları dinleyince
hani Türk Hükümetini çok kararlı zannetmiştik. Misafir Dışişleri Bakanı’nın 24
saat bile sürmeyen Türkiye ziyareti sonrasında yapılan açıklamalar tam
tabiriyle “Dağ fare doğurdu” denecek cinstendi.
Ama sonradan
yabancı gazeteciler Osmanlı tokadını sorunca “Afrin’e bakın” diyerek
geçiştirmeye çalışıyorsunuz.
Üç buçuk
çapulcuyu da dövemiyorsak, bundan ancak utanılır. Bugün Afrin’i yaşıyorsak tek
sorumlusu da sizsiniz.
Suriye’nin
içişlerine karışıncaya kadar, Suriye’den Türkiye’ye terör ihraç edilmiyordu.
Emperyalizme hizmet etmediğimiz dönemde Türk Suriye ilişkileri gelişmişti.
Suriye’nin içişlerine karıştık bugün kendi yaptığımız hatayı düzeltmek için
Suriye’de savaşıyoruz.
Tabii sizin
çocuklar cephede yoklar, ya sakat raporları var ya da paralı askerlik
yapmışlar. Şimdi sadece ok ve yayla
gösteri yapıyorlar.
Bir daha
kandırıldım dememek için, emperyalistlerin lafıyla hareket etmeyeceksin. Onun
için geleneksel Türk dış politikasından sapmayacaksın ve komşular arası ihtilaflarda taraf
olmayacaksın, Arapların içişlerine karışmayacaksın. Yoksa Suriye’de olduğu gibi
bataklığa saplanırsın.
Bu dış
politika desturu emperyalistlerin kucağında öğrenilmedi. Arap çöllerinde
Osmanlı’nın topraklarını savunurken öğrenildi.