Anayasamızın 68. Maddesinin 2. Fıkrasına
göre “demokratik siyasi hayatın vaz
geçilmez unsuru” olduğu vurgulanan siyasi partilerde parti içi demokrasinin
varlığından söz edebilir miyiz?
Bu soruya “evet” diye bilmek mümkün
değildir.
Milletvekili seçimlerinde adayların siyasal
partiler tarafından gösterilmesinde üç yöntem vardır.
1-Adayların partinin yöneticileri ya da
yetkili organları tarafından gösterilmesi. Bu yöntem parti içinde oligarşik eğilimlerin güçlenmesine
neden olmaktadır.
2-Karma sistem diyebileceğimiz bu
sistemde parti üyeleri delegeleri seçmekte, delegeler adayların bir kısmını belirlemekte kalan bölümü de parti merkez karar organları
tarafından belirlenmesi biçiminde de uygulanmaktadır. Bu da parti içi oligarşiyi teşvik eder.
3-Adayların parti üyelerinin bütünü
tarafından seçilmeleri. Bu yöntem diğer ikisine nazaran daha demokratik bir
yöntemdir, parti içi demokrasiye daha uygun düşmektedir.
Bu üçüncü yöntem de uygulansa, parti üyeliği
ciddi bir kurum haline getirilmediği sürece, parti içi demokrasiyi
sağlamak mümkün olmayacaktır.
Ülkemizde parti üyesi olmak için hatta
partinin yetkili organlarına seçilmek için
partinin tüzüğünü, programını bilmek gerekmez.
Parti üyesi olarak,parti içi seçmen sıfatına
sahip olabilmek için parti üyelerinin, öncelikle parti üyeliğinin en önemli
yükümlülüğü olan devamlı ve kesintisiz
olarak aidat ödemiş olmak mecburiyetini, belli saat parti içi eğitime katılmış olmak
zorunluluğunu getirmek gerekir.
Örneğin İlçe düzeyinde seçmen olabilmek için
belli saat parti içi eğitime katılmış
olmak,
İl düzeyinde seçmen olabilmek içinde yine
belli saat parti içi eğitime katılmış olmak,
Kurultay/Büyük Kongre üyesi ya da yasama
organı aday belirlemesinde seçmen olabilmek içinde belli süre parti içi eğitime katılmış olmak mecburiyetini
getirmek zorunlu olmalıdır.
Gerek düzenli aidatı ödemek, gerekse parti içi eğitimlere katılmak
partiye aidiyet duygusunu arttırır.
Parti üyelerinin parti içi seçimlerden evvel sanal bir şekilde
aday adaylarınca şişirilerek parti içi seçimlerinin manipüle edilmesini engellemek için parti içi
seçmenin belli bir aidatı, üyenin gerçekliğine işaret edecek kadar uzunca bir süredir ödüyor olması gibi
şartta getirilmelidir.
Parti içi demokrasiyi gerçekleştirmeden tam
bir demokratik seçim yapmak mümkün olmayacaktır. Bu ülkede demokrasiyi temin
etmek için evleviyetle parti içi demokrasiyi tesis etmek mecburiyetindeyiz.
Parti içi demokrasi de en genel anlatım ile
“üyelerin yönetime hakimiyeti” anlamına
gelmektedir. Bu anlamıyla, parti içi demokrasi, her şeyden evvel “Führer ilkesini”yani tek adam ilkesini REDDETMİŞ VE BU ŞEKİLDE TEŞKİLATLANMAMIŞ
PARTİ DEMEKTİR.
Parti içi demokrasiyi kurmuş olabilsek, bir
milletvekilinin “ Ben bilmem
büyüklerimiz bilir” cümlesini sarf etmesi mümkün müdür, ya da partinin genel başkanının partili
yetkili organlarına danışmadan gösterdiği Cumhurbaşkanı adayını herhangi bir
vatandaş gibi televizyonlardan ya da bir gün sonra yazılı basından öğrenmesi
üzerine buna tepki vermesi mümkün müdür. Bugünkü parti içi işleyişte mümkün
değildir.
Ülkemizde genel
başkan hemagonyasının çarpıcı iki örneği
vardır.
İlki Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Recep Tayyip
Erdoğan tarafından ismi zikredilinceye kadar partinin yetkili organlarından alınmış
bir karar yoktu. Milletvekilleri, adayı tahmin etseller de Tayyip Erdoğan kendi
kararını, partisini yetkili organlarında tartışmak gereğini hissetmeden açıkladığı zaman adayın kim olduğunu resmen öğrenmiş oldular.
İkincisi siyasi tarihimize “Ekmelettin Olayı” diye
geçecek olan, Ekmelettin İhsanoğlu’nun, yetkili kurul kararı olmadan Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayı
olması,
Bu örnekler parti
içi demokrasinin olmadığının en açık göstergeleridir.
Demokrasinin vaz
geçilmez unsuru olduğu anayasamızda yazan bir ülkede, parti içi demokrasiyi tesis
edemezsek, gerçek bir demokrasinin varlığından söz edemeyiz.
Dikkat edilirse
ülkemizde parti yetkilileri, kendilerini demokrasi kuralları ile bağlı
saymazlar ama demokrasiyi sadece ülke
yöneticilerinin tutum ve davranışlarında ararlar.
Gerçek bir
demokrasiye ulaşmak istiyorsak, öncelikle parti içi demokrasiyi tesis etmemiz
gerekir.