Recep Tayyip Erdoğan ABD önceki başkanı
Obama tarafından kandırıldığını söylüyor. Son zamanlarda iyi niyetli uyarılara
önce kulak tıkayıp sonradan uyarıların doğru olduğu anlaşılınca Tayyip Bey kandırıldım
diyor.
Tayyip Bey, kandırılmadı yanlış yaptı. Önümüzde
yaşanmış bir Irak vahşeti varken, Amerikalılar istiyor diye Suriye’nin
içişlerine müdahale etmek Türkiye’nin hudut güvenliği açısından yanlış
olmuştur.
Sanayileşmiş batılı ülkeler için doğalgaz ve
petrolün güvenilir bir biçimde sağlanması yaşamsal önem taşıyor.
Bu nedenle Musul petrollerini ve bölgenin doğal gazını Akdeniz’e bir peyk
devlet üstünden akıtmak batılı emperyalistlerin işine gelirdi.
ABD
önce Irak’a müdahale etmenin yollarını aradı ve Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi
için tahrik edip, bunu temin ettikten sonra Saddam’ı hedef tahtasına koyup ABD
ve Avrupalı ortağı İngilizlerle beraber Irak’ı işgal ettiler.
İşgal etmekle kalmadılar.Irak’ın kuzeyini
önce Saddam’ın denetiminden çıkarttılar, daha sonra da 2005 Anayasası ile Irak’ı bir federasyon olarak yapılandırarak,
Kuzeyde bir Kürt federe devletciği oluşturdular. Ancak bu payk devletçik Musul
Petrollerinin Akdeniz’e akıtılması için yetmiyordu.
O zaman Rusya ile ilişkileri güçlü olan
Esad’ın Suriye’sini de parçalamak gerekiyordu.
İşte o zaman Kuveyt’te Saddam’ın oynadığı
rolü, Suriye’de Tayyip Erdoğan oynayacaktı ve oynadı.
Aslında Türkiye’nin stratejik konumu ve
ekonomik olanakları, kendi sınırları dışında insan ve kaynak israfına yol
açacak hamlelerde bulunmamasını gerektiriyor, ama maalesef bulunduk.
O güne kadar ikili ilişkilerin gayet iyi
gittiği hatta iki ülke arasında vizelerin
kaldırıldığı, müşterek bakanlar kurulu toplantılarının yapıldığı, Tayyip
Erdoğan ve Esad ailelerinin beraberce tatil yaptığı, Suriye Devlet Başkanına
“Kardeşim Esad” hitabından Amerikan yönetimi istiyor diye bir anda vaz geçildi
ve Suriye’de insan haklarını ihlal eden, baskıcı bir rejim olduğu Türkiye tarafından
fark edildi!
Esad oldu Esed, Esad muhaliflerine her türlü
destek verildi; Suriye iç karışıklığında kullanılmak üzere ülkesine yabancı
devletlerden yardım alarak savaş açan çapulculara askeri eğitim verildi, buna
da “eğit, donat” denildi.
Suriye karıştı, Tayyip Erdoğan da, Suriye
rejimine karşı mücadele eden herkese de kucak açtı. Geçen yazımda da belirttiğim gibi Esad’a karşı
savaşması için PYD’yi yıllarca muhatap alıp destekledik. Salih Müslim’i
bu amaçla defalarca ağırladık. Tabii şimdi Salih Müslim de sanki eşit bir
devletmiş gibi “koşulsuz masaya” otururum demek küstahlığını gösteriyor.
Bu küstahlığın sebebi
zamanında onu Türkiye’de ağırlamamış olmamızın yanında, Suriye için Rusların hazırladığı anayasa taslağında
ülkenin kuzeyinde bir “Özerk Kürt Bölgesi”ne yer verilmiş ve bu konuda ABD ile
Rusya’nın müştereken karar vermiş olmaları mı?
Irak’ın kuzeyindeki Kürt
Federe Devletçiği ile Suriye’nin Kuzeyindeki “Özerk Kürt Bölgesi” adı geçen
koridorun kurulması için yeterli olacaktır.
Irak ve Suriye’nin Kuzeyinde
oluşacak bu iki Kürt bölgesi münasip bir siyasi ortamda birleşerek bağımsız bir
Kürt Devlet oluşturacaklardır.
Türkiye geleneksel Türk dış politikasının komşuların iç işlerine karışmama
anlayışını sizin iktidarınız da terk
ederek komşularının içişlerine müdahale etti.
Bu anlamsız müdahale batılı emperyalistlerin işine geldi; zira Suriye bölünme noktasına geldi. Biz de şimdi
kendi elimizle bozduğumuz Suriye’nin bütünlüğünde, Kuzey Suriye’de yaratılan bataklıkta
haklı olarak kendi güvenliğimizi
tesis etmek için sizin yanlış politikalarınız sonucu insan ve kaynak israfına
girmiş bulunuyoruz.
İşte bu nedenledir ki
“Aldatılmadınız Tayyip Bey, siz yanlış yaptınız” diyoruz.