Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, artık her türlü bilgi
paylaşımının sınır tanımaksızın dolaşıma açık vaziyette olduğunu
belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, zehir
evlerimizin içine girmiş durumda. Bu nedenle, aileler ve öğretmenler olarak
üzerimize büyük sorumluluklar düşüyor. Bugün teknoloji, internet bağımlılığı
tıpkı uyuşturucu bağımlılığı gibi çocuklarımızı tehdit ediyor" dedi.
Türkiye’de
parti içi demokrasi olmadığı için tüm milletvekilleri parti genel başkanlarına
hoş görünmek mecburiyetindeler. Bu nedenle de zaman zaman genel başkanlarının
söyledikleri ne kadar yanlış ve tehlikeli olursa da olsun, o cümlenin aynısını
kurarlar ve “genel başkanımızın söylediği gibi” demeyi de ihmal etmezler. İşte
bu nedenledir ki, Türkiye de demokrasiyi kurtarmak istiyorsak öncelikle, Kurtarıcı beklemekten vaz geçip, kendimizin
kurtarıcısı olmak zorundayız.
Türkiye’de muhalefet partilerinin üyeleri, iktidarı
eleştirirken oligarşik bir yapının oluştuğunu, ülkenin totaliter bir rejime
kaydığını söylerler/söyleriz.
Ama hiç
birimiz de çıkıp ülkede demokrasiyi kurtarmanın ilk adımının mensubu ya da sempatizanı olduğumuz partilerde parti içi
demokrasiyi tesis etmekten geçtiğini söylemeyiz.
Türkiye’nin
tarihine bakın demokrasinin kesintiye uğradığı bütün dönemlerde partilerde ve
özellikle de iktidarda bulunan partilerde lider sultasının olduğunu görürsünüz.
İşte Bakan
Kaya’nın daha doğrusu genel başkanının
gençlerin teknolojiyi kullanmasından duyduğu endişeni nedeni,
teknolojiyi kullanmaya başlayan genç neslin iktidar tarafından
kullanılamayacak, kandırılamayacak olmasıdır.
Seçim
sonuçlarına baktığımız zaman bu korkunun sebebini anlarız. Zira AKP’nin aldığı
oylar eğitim düzeyinin artmasıyla ters orantılıdır. Korkunun sebebi budur.
Teknolojiyi kullanan gençler artık hurafelerle, boş laflarla
kandırılamayacaklardır.
AKP genel
başkanı ve onun atadığı milletvekillerinin teknolojide korkularının sebebi
budur.
Teknolojiyi
iyi kullanan gençler ülkemizde ve dünya da olan olayları kendi gözleriyle
göreceklerdir. O zaman iktidar gerçekleri ne kadar çarpıtırsa çarpıtsın artık
etkili olmayacaktır.
Yalnız AKP
Genel başkanının söylediği, bakanın ona atfen söylediği ve teknolojiyi zehir
olarak nitelediği “Bugün teknoloji, internet bağımlılığı tıpkı uyuşturucu
bağımlılığı gibi çocuklarımızı tehdit ediyor” sözü ciddi bir tehlikeyi işaret ediyor.
Dünya da totaliter ya da totaliterleşme eğiliminde olan rejimler zaman
zaman internet kullanımını yasakladılar. Bunun en yakın örneği İran’dır. İran’da
mollalar bunu yapmışlardı.
Dünya da 12 ülkede interneti yasaklamıştı. Bunlar Suudi Arabistan,
Myanmar, Çin, Kuzey Kore, Küba,Mısır, İran, Özbekistan, Suriye, Tunus,
Türkmenistan ve Vietnamdır.
Dikkat edilirse bunların hepsinde totaliter rejimler hüküm sürmektedir.
AKP genel başkanının söylediği bu sözler, Türkiye de ekonominin çöktüğü,
gerçek enflasyonun çift hanelere tırmandığı, dünya da yalnızlaştığımız,
bakanların aldığı rüşvet söylemleri yabancı mahkemede söylendiği, yabancı
basında Türkiye lehine tek bir haberin çıkmadığı bir ortamda söylenmiş olması
ve bunlara yazılı ve görsel Türk basınında tek kelimeyle yer verilmemesi gezi
olayları sırasında olduğu gibi gene interneti engelleyecekler mi, endişesine sevk ediyor insanı.
Yazılı ve görsel basını susturulduğu için gerçekleri yazamadığı bir
dönemde bir de internet “eve giren
uyuşturucu” nitelemesiyle susturulmak istenirse, o zaman bu ülkede mizah
tavan yapar.
Bütün otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde mizah, çoğu zaman muhalefet ya da protestonun bir
parçası gibi kullanılmış
ama daha çok sorunun ta kendisi olmuştur.
Kulaktan kulağa dolaşan bu insan zekasının ürünü görsel ve yazılı basın gibi
susturulamazda. Yayılır gider.