8 Ocak 2018 Pazartesi

ÇOK TEHLİKELİ BİR GİDİŞ


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, artık her türlü bilgi paylaşımının sınır tanımaksızın dolaşıma açık vaziyette olduğunu belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, zehir evlerimizin içine girmiş durumda. Bu nedenle, aileler ve öğretmenler olarak üzerimize büyük sorumluluklar düşüyor. Bugün teknoloji, internet bağımlılığı tıpkı uyuşturucu bağımlılığı gibi çocuklarımızı tehdit ediyor" dedi.
Türkiye’de parti içi demokrasi olmadığı için tüm milletvekilleri parti genel başkanlarına hoş görünmek mecburiyetindeler. Bu nedenle de zaman zaman genel başkanlarının söyledikleri ne kadar yanlış ve tehlikeli olursa da olsun, o cümlenin aynısını kurarlar ve “genel başkanımızın söylediği gibi” demeyi de ihmal etmezler. İşte bu nedenledir ki, Türkiye de demokrasiyi kurtarmak istiyorsak öncelikle,  Kurtarıcı beklemekten vaz geçip, kendimizin kurtarıcısı olmak zorundayız.
 Türkiye’de muhalefet partilerinin üyeleri, iktidarı eleştirirken oligarşik bir yapının oluştuğunu, ülkenin totaliter bir rejime kaydığını söylerler/söyleriz.
Ama hiç birimiz de çıkıp ülkede demokrasiyi kurtarmanın ilk adımının mensubu ya da  sempatizanı olduğumuz partilerde parti içi demokrasiyi tesis etmekten geçtiğini söylemeyiz.
Türkiye’nin tarihine bakın demokrasinin kesintiye uğradığı bütün dönemlerde partilerde ve özellikle de iktidarda bulunan partilerde lider sultasının olduğunu görürsünüz.
İşte Bakan Kaya’nın daha doğrusu genel başkanının  gençlerin teknolojiyi kullanmasından duyduğu endişeni nedeni, teknolojiyi kullanmaya başlayan genç neslin iktidar tarafından kullanılamayacak, kandırılamayacak olmasıdır.
Seçim sonuçlarına baktığımız zaman bu korkunun sebebini anlarız. Zira AKP’nin aldığı oylar  eğitim düzeyinin artmasıyla  ters orantılıdır. Korkunun sebebi budur. Teknolojiyi kullanan gençler artık hurafelerle, boş laflarla kandırılamayacaklardır.
AKP genel başkanı ve onun atadığı milletvekillerinin teknolojide korkularının sebebi budur.
Teknolojiyi iyi kullanan gençler ülkemizde ve dünya da olan olayları kendi gözleriyle göreceklerdir. O zaman iktidar gerçekleri ne kadar çarpıtırsa çarpıtsın artık etkili olmayacaktır.
Yalnız AKP Genel başkanının söylediği, bakanın ona atfen söylediği ve teknolojiyi zehir olarak nitelediği “Bugün teknoloji, internet bağımlılığı tıpkı uyuşturucu bağımlılığı gibi çocuklarımızı tehdit ediyor” sözü ciddi bir tehlikeyi işaret ediyor.
Dünya da totaliter ya da totaliterleşme eğiliminde olan rejimler zaman zaman internet kullanımını yasakladılar. Bunun en yakın örneği İran’dır. İran’da mollalar bunu yapmışlardı.
Dünya da 12 ülkede interneti yasaklamıştı. Bunlar Suudi Arabistan, Myanmar, Çin, Kuzey Kore, Küba,Mısır, İran, Özbekistan, Suriye, Tunus, Türkmenistan ve Vietnamdır.
Dikkat edilirse bunların hepsinde totaliter rejimler hüküm sürmektedir.
AKP genel başkanının söylediği bu sözler, Türkiye de ekonominin çöktüğü, gerçek enflasyonun çift hanelere tırmandığı, dünya da yalnızlaştığımız, bakanların aldığı rüşvet söylemleri yabancı mahkemede söylendiği, yabancı basında Türkiye lehine tek bir haberin çıkmadığı bir ortamda söylenmiş olması ve bunlara yazılı ve görsel Türk basınında tek kelimeyle yer verilmemesi gezi olayları sırasında olduğu gibi gene interneti engelleyecekler  mi, endişesine sevk ediyor insanı.
Yazılı ve görsel basını susturulduğu için gerçekleri yazamadığı bir dönemde bir de  internet “eve giren uyuşturucu” nitelemesiyle susturulmak istenirse, o zaman bu ülkede mizah tavan yapar.
Bütün otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde mizah,  çoğu zaman muhalefet ya da protestonun bir parçası gibi kullanılmış  ama daha çok sorunun ta kendisi olmuştur. Kulaktan kulağa dolaşan bu insan zekasının ürünü görsel ve yazılı basın gibi susturulamazda. Yayılır gider.