Kaset operasyonuyla
CHP yönetimine getirilen kadrolar, partiyi “Yeni CHP” olarak tarif ediyorlar.
CHP’nin değerlerine
bağlı devşirme olmayan gerçek CHP’liler bu söyleme çok içerliyorlardı.
Ancak yaşananları
gördükten sonra, bugünkü yönetimin
elindeki CHP’nin, kaset operasyonundan
önceki CHP ile hiçbir ilgisi olmadığı aşikar.
Ülkemizde yolsuzluk
iddiaları hiç bitmez, hele belediyeler de, kent rantını vergilendirmediğimiz
için de bu soysuzluk, hırsızlık her gün artarak devam eder.
Özellikle de son
yıllarda ülkemiz ve toplumumuzun gündemini, haksız ve yolsuz kazanç elde
edenlerin iç karartıcı görüntüleri oluşturmaktadır.
Kaset operasyonundan
evvel ki CHP yönetimi 2000 yılında herkese örnek olacak bir karar almıştı.
Karar da “Yolsuzluk yaptığı, haksız kazanç elde
ettiği, rüşvete veya bu tür işlere bulaşan kişiler ve kuruluşlarla işbirliği
içinde olduğu belirlenen her kademedeki
CHP’li üyeler ile Yerel Yönetimlerdeki başkan ve meclis üyelerinin CHP ile ilişkilerinin derhal kesmelerine,
istifa ederek bulundukları görev
yerlerini boşaltmalarına, bunu yapmadıkları takdirde haklarında en çabuk, en
hızlı yoldan gecikmeden her türlü
yaptırım ve disiplin işleme uygulamasına” denmişti.
Bu karardan sonra
CHP’li bir Belediye ile ilgili olarak, basında, yolsuzluk, rüşvet ve haksız
kazanç elde etme iddiaları ileri sürülünce, o tarihteki CHP Merkez Yönetimi, vakit geçirmeden, konunun ve iddiaların
incelenmesi gerektiğini vurgulamış, bunun için de, o şehrin Milletvekillerinden
oluşan bir komisyon oluşturulmuştu.
Bu komisyonun verdiği
rapor, o tarihteki yönetim ve Genel Başkan tarafından, bugün ki Genel başkanın
yaptığı gibi, hasır altı edilmemiş, tam aksine kamu yararı olduğu gerekçesiyle
de kamuyla paylaşılmıştı.
Bu davranış, erdem
sahibi, halkına karşı sorumluluk duygusu taşıyan siyaset anlayışının gereğidir.
Ya şimdi ki, yani
“Yeni CHP” yönetimi ne yapmış.
O da Beşiktaş
Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddiaları üstüne, biri hukukçu, biri hesap uzmanı
kökenli ve biri de Belediye Başkanlığından gelen üç milletvekilinden oluşan bir
komisyon kurmuş.
Bu komisyon raporunu
hazırlıyor ve Genel başkan’a sunuyor. Basına yansıdığı kadarı ile tek suret
olarak hazırlanan rapor, Genel başkana sunulmasının üzerinden aylar geçtiği halde açıklanmıyor.
Eğer bu raporda
yolsuzluk tespit edilmemiş olsa, Kılıçdaroğlu bu raporu göğsünü gere gere
açıklar ve böylece de Belediye Başkanı’nı töhmet altında kalmaktan kurtarırdı.
Yapmadığına göre
demek ki kamuya açıklamaktan çekindiği bir şeyler var.
Bu raporu
açıklayamaması bir yana, yurt dışına çıkma yasağı olan bu Belediye Başkanı’nın
annesinin adına Ordu’da yaptırdığı, şaibeli
okulun açılışını yapmaya gitmekten de geri duramıyor.
Kaset operasyonu
öncesi yönetimle, bugün ki yönetimin sade
yolsuzluk karşısındaki duruşları
mı farklı?
Başka konularda
olduğu gibi laikliğe bakışları da farklı.
“Laikliğe karşı gevşek duruş, din üzerinden siyaset, siyasi prim
getiriyormuş! Eksik olsun o siyasi prim” diyen kaset operasyonundan önceki
yönetim, bir de “Laikliği ağzınıza
almayın” diyen şimdiki yönetim.
Bir tarafta dış
politikada ulusal onuru ve ülke yararını göz önünde bulunduran, 1 Mart 2003
tezkeresini reddettiren kaset operasyonu öncesi CHP Yönetimi, bir tarafta
ABD’nin kuyruğuna takılmış giden şimdiki yönetim.
Bir tarafta terör
örgütü ile müzakere edilmez, mücadele edilir diyen kaset öncesi CHP yönetimi,
bir tarafta ne olduğunu bilmediği açılım sürecine destek veren, APO ağzı ile
konuşan şimdiki yönetim.
Sizin ne yolsuzluklar
karşısındaki tavrınızın, ne laikliğe, ne dış politikaya bakışınızın ve ne de
terör örgütüyle ilgili söylemlerinizin, kaset operasyonundan evvel ki CHP
yönetimi ile hiçbir benzerliğiniz yok. Bu
nedenle “Biz ‘Yeni CHP’ yiz” demekte çok haklısınız. Onlar Atatürk’ün
partisini, onun ilkelerine sadık kalarak
yönetiyorlardı, ya siz ……….