Kırk yılını bu
ülkenin diplomasisine vermiş, bildiğim kadarı ile bugüne kadar CHP’den başka
bir partiye oy vermemiş bir dostumun bana gönderdiği mektubunu noktasına
dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Aslan CHP,
güneyindeki gelişmeler bağlamında, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu “beka” sorunun ciddiyetinin farkında
değil belli ki..
Fırat Kalkanı
harekatı üzerine Genel Başkan twitter hesabı üzerinden iki mesaj yayınladı.
Şöyle dedi:
‘Ülkemiz için büyük tehdit olan İŞİD terör örgütü ile mücadele etmek
hepimizin görevidir.’
‘İŞİD’e karşı mücadele veren kahraman askerlerimizin
sağ salim ülkemize dönmelerini diliyorum’
Açıklamanın şekli ve içeriği CHP’nin ve Genel başkanı’nın
konunun ciddiyetinin farkında
olmadıklarını gösteriyor.
Böyle önemli bir konu
twitter üzerinden ‘dostlar alış verişte görsün’ misali mesajlar ile
geçiştirilemez. Etraflı bir değerlendirme ve açıklama yapılır. O açıklamada
harekat elbette desteklenir. Ancak, harekata mecbur kalma aşamasına nasıl
gelindiği, hangi yanlışların arka arkaya
yapıldığı-ve halen yapılmaya devam edildiği-, bundan sonra ne yapılması
gerektiği kamuoyuna anlatılır.
‘İŞİD terör
örgütü ile mücadele etmek hepimizin görevidir’ ne demek? Yani sokaktaki
vatandaş, Kemal Kılıçdaroğlu, herkes İŞİD İle mücadele mi edecek? Ciddiyetsiz
kahvehane kıvamındaki üsluba bakar mısın!
Bu sabah (yani 1
Eylül) Erdoğan Toprak isimli MV Halk Tv’de idi. Biraz dinledim. O ara
söylediklerini duyunca kulaklarıma inanamadım. Şöyle dedi:
‘ Şu an Suriye’nin
toprak bütünlüğünü savunmak gerçekçi değildir. Esad, insan kaynaklarını
kaybetti. Suriye’yi sana verdik’ desek, ülkeyi yönetecek insan kaynağı yok.
CHP’nin önerisi bir uluslararası toplantı düzenlenerek Suriye sorununa çözüm
bulunması. 2012’de bunu söylemiştik, şimdi de söylüyoruz’
Neresinden bakarsan
vahim sözler…
Suriye’nin toprak
bütünlüğünü sonuna kadar savunmanın ulusal çıkarımızın mutlak gereği olduğunu
bu arkadaş bilmiyor mu? Ya Türkiye’nin ulusal çıkarlarının gereklerinin
farkında değil, ya da yapıştığı ABD kuyruğunu bırakmak niyetinde değil…
Suriye’nin toprak
bütünlüğünün korunacağını, ABD dahil bütün taraflar söylüyor. Bunu tartışmaya
açmak CHP’ye mi düştü.
Arkadaş ‘üniter
devlet’ diyeceğine, ‘toprak bütünlüğü’ dediğini varsaysak dahi ikisinin
arasındaki farkı bilmiyor olması da vahim! Suriye’de federasyona yeşil ışık
yakıyorsa, o ayrıca vahim…
Uluslararası
konferans önerisine gelince. O teklif 2012 de de yanlıştı şimdi de yanlış.
2012 de kriz daha yeni
iken, bölge dışı büyük devletleri işin içine davet etmenin bir manası var
mıydı? Öyle çok taraflı toplantılardan Türkiye’nin ulusal çıkarları
istikametinde kararlar çıkarılması mümkün olmayacağı belli değil mi? Nitekim,
olmadı. Önerilmesi gereken çözümün bölgesel ölçekte aranmasıydı.
Şimdi CHP’den
beklenen, çözümün, Bağdat ve Şam ile yakın işbirliği halinde, bölgesel ölçekte
aranmasını önermesidir.
Dış politika
konusunda CHP’de kime rast gelirse, o konuşuyor. Bazen Gürsel Tekin, bazen
Öztürk Yılmaz, bazen Erdoğan Toprak, bazen başkaları. Söylenenler her zaman
birbirini tutmuyor…kafalar karışık.
Çok seslilik bu değil
herhalde”
Söylenenlere itirazı
olan var mı?
CHP’den G-20 zirvesi ile de ilgili ciddi bir açıklama
şu ana kadar gelmedi.
Özellikle Erdoğan ile
Obama görüşmesinde “palis gerçeği” denen, aksi söylenemeyecek “ Türkiye Yalnız
bırakılmamalıdır”, “Türkiye NATO’nun
güçlü bir üyesidir.” Cümlelerini
çıkarsanız Türkiye’nin beklentilerini karşılayacak fazla bir şeyin çıkmadığını
görürsünüz.
Yapılan açıklamalara
bakılırsa o görüşmelerde söylenmeyenler söylenenlerden daha önemli. Örneğin ABD
inkar edilmeyecek bir gerçek olan PKK-PYD bağlantısını hala kabul etmemekte ve PYD’yi bir terör
örgütü olarak görmemekte ısrarlı.
Türk silahlı kuvvetlerinin
Suriye’ye başlattığı ve şimdilerde önemli sonuçlar aldığı operasyon ortadayken
müttefiklerimizin hala İŞİD’le mücadele de PYD’nin en güvenilir güç olduğunu
kabul etmeleri aykırı gibi görünmekle beraber Türkiye buna ses çıkartamaz zira
29 Ekim 2014 de Obama’nın ricası üstüne Barzani Peşmergeleri Türkiye üzerinden
geçirilerek o bölgeleri elimizle PYD’ye teslim ettiğimiz düşünülürse söylenecek
fazla bir şeyimiz kalmıyor.
Bu nedenle CHP’nin
dış politika olaylarında ciddi,tutarlı ve uzun vadeli düşünerek bir şeyler
söylemesi gerektiğini anlaması gerekiyor.